şoktayım sevgili ulusözlük okurları! cidden şoktayım. meğerse o hayranlıkla dinlediğimiz kerem aslı hikayesinin emanuelleden tek farkı aksiyon eksikliğiymiş de yüzyıllarca boyunca yalnızca bizim haberimiz olmamış.

daha önce hiç kafa yormamıştım bu işe, keremin sazı, aslının nazı... aşk, meşk, ihtiras sanmışız olanı biteni, oysa keremin hisleri yüzde yüz olarak seksüel dürtülere dayalıymış...

hikayeyi muhakkak ki dinlemişsinizdir. bir adet ibneden bozma keşiş var, insanların mutluluklarına engel olan şerefsizin, itin teki olarak tanıtılıyor her müddet... yufka yürekli, evlat sevgisiyle dolu, ileri görüşlü bir keşiş bu halbuki... körpecik kızı aslıyı, kerem adlı yedi başlı ejderin pençelerinden kurtarmak istiyor... her yeşilçam filminde olduğu gibi, destanlarda da rastlanır onun bunun işine maydonoz olan gaflet ve dalalet içindeki hulusi kentmenlere... işte böyle bir vali de bu zavallı keşişin, gözleri önünde evlendirivermiş aslıyı keremle. sonra keşiş üç kulhü bi elham okumuş, elbise büyülenmiş falan filan...

sapık kerem büyülü elbiseyi açmaya uğraştıkça düğmeler geri kapanmış. testosteron patlaması yaşamış kerem, sabaha kadar uğraşmış ama nafile... doğduğundan beri karı kız yüzü görmemiş olan kerem, abazanlığından yanmış tutuşmuş. aslıda da kaşarlık varmış biraz tabi... o da yanmış erkeksizlikten. oysa kerem gayet de aslıya sarılıp ayışığını seyredebilirmiş geceler boyu. ama aklı fikri uçkurundaymış... yanmışlar, duyulmuş adları. belli ki bir yandan da, kameralara oynamışlar...
sevişmek eyleminin sevmekten geldiğini düşünürsek yanlış olmayan, aksine doğru olan önermedir.
aslı için dağları deldi kerem,
aslıysa vermedi ki bir kerem.
aslıyı sevdi kerem
aslı için dağları deldi kerem
aslı vermedi bi kerem
ben böyle aşkı s.kerem diye devam ettirilebilecek önerme.