Hep yanlış anlaşılan birisi.
Bir yiyeceğin veya içeceğin sağlıklı olması, lezzetli olmasından daha önemlidir benim için. Bu yüzden çoğu insanın sevmediği şekersiz bitki çayını, sebzeleri, yeşillikleri severim. Eğer yüksek kalorili bir yemek yediysem, bir sonraki öğünde bol su içip sıvı tüketerek dengelemeye çalışırım. Çok yemektense, aç durmayı tercih ederim. Çok yediğim zaman, kendimi kötü hissediyorum. Az ve sağlıklı yemek, bazen hiçbir şey yememek beni mutlu ediyor. Çünkü yemek biraz fazla yenilince, hafif de olsa bir şişlik oluşabiliyor ve aç durunca o şişlik olmuyor. Bu, beni daha iyi hissettiriyor. En sevdiğim ve en çok satın aldığım içecek: su.
Bir de ince olmayı ve kilo almamak için çaba harcamayı seviyorum. Egzersiz yapmayı seviyorum; Ama kaslandırıcı egzersiz sevmiyorum. Çünkü kas, bende kalın bir görüntü oluşturuyor ve kendime fazla kas yakıştırmıyorum. Başkalarına kas yakışabilir; Ama kendimde ince olmayı seviyorum. Hatta tenise gittiğim dönemde yapılması gereken şınav hareketlerini yapmıyordum. Çünkü bileklerimin ince olmasını seviyorum; bileklerimin kalınlaşmasını istemiyorum.
Bir de beni uzun boylu sanıyorlar; Ama elektronik cihazda boyum 156 ve kilom 43 çıktı. (Edit: Türkiye'de tekrar tartıldım ve 44.800 gram çıktım. Neredeyse 45 kiloyum. Yani Kibrıs'ta elektronik cihazda eksik çıkmışım.) Uzun değilim; ama çoğu kişinin neden bana manken gibisin dediğini bilmiyorum. 156 boyunda manken mi olur? Bir de kendim ile ilginç bir özellik daha: 1 Mayıs ile 19 Mayıs tarihleri arasında doğmam beklenirken, ben 4 nisanda ve ters gelmişim. Başımdan değil; Ayaklarımdan geliyormuşum; Bu yüzden beni sezaryen doğum yöntemi ile almışlar. 1,5 aylık iken sırt üstü sürünerek koltuktan düşmüşüm ve annem şok olmuş. Beni koyduğu koltuğun üzerinde sırt üstü sürüne sürüne en uca kadar gelmişim ve yere düşmüşüm, bir daha beni koltukta bırakmamışlar. Çok hareketliymişim. annem hala 1,5 aylık bebeğin nasıl sırt üstü sürünerek düştüğünü anlamadığını söylüyor. Bir de en ilginç olan, normalde bir insanın hemoglobin seviyesi 8'in altına düşerse kan verilmesi gerekiyor; Ama ben 7,2 hgb seviyesiyle egzersiz yapıyorum, sorun olmuyor. Tabi ağırlık kaldırmıyorum; Kardiyoegzersiz yapıyorum. Belki ağırlık antrenmanı yapsam, sorun olabilir mi, bilmiyorum; Ama sadece kardiyo yaptığım için sorun teşkil etmiyor.
Genelde, iyi hissetmek için Kendime küçük sürprizler yapmaya çalışırım ama hep sürprizi kaçar...
aslında sesim güzeldir amma sevmediğim insanlara şarkı söylemeyi sevmediğimden çirkinmiş ayağına yatarım. He birde kolay kolay gitar çaldığımı söylemem.
Dünyalılardan tiksiniyorum.
çok ilginç bir bilgi veririm ama bir rezalet çıkmasından endişe ediyorum.
Bir gün için de 3-4 defa Türk kahvesi içiyorum ve bunun en az 2si çay bardağında.
Neden yalnızsın diyorlar cunki ne evim ne arabam var.
ıspanak ile pırasayı karıştırırım.
uludağ sözlük ile geri dönüşüm kutusunu karıştırırım.
Yemek yapmayı hiç beceremeyen ben enfes pilavlar yapıyorum. Öyle tane tane, öyle kıvamında oluyor ki kendimi kameraya alacağım pilavı yapan ben miyim yoksa ölen bir aşçının ruhu içime mi kaçıyor o sırada bakacağım.
Sapyoseksüelim.
40 cm. sağ kolum 39.
Gözlerimi titretebiliyor oluşum bunu görenler tarafından oldukça ilginç karşılanıyor.
Beğendiğim beyleri hemen damatlıkla hayal ederim.
Nerden bildiğimi bilmediğim hisler biliyorum.
Yarın iş var ben yarak gibi buradayım ve bu entryi giriyorum. ilginç işte.
11 yaşımdan beri saçlarımı kendim kesiyorum.

9 yaşımdan beri iç çamaşırı kullanmıyorum.
baharatları bilmem, hangisi hangisidir karıştırırim.
20 yaşında olup kalp pili takan sayılı insandan biri olduğumu düşünüyorum nispeten he bide saatten daha çok ses çıkaran mekanik kalp kapağınıda ekliyim.
mesleğimle alakasız olsa da antik çağ paralarında uzmanım..
Yaşayan bir Loser'im.
Ellerimin üzerinde yürüyebiliyorum.
obsesif kompulsifim. Kilitledigim dolabı yatakhanemden , hatta yurttan çıktıktan sonra bile dönüp kontrol etmisligim var. "acaba kapattım mi?" Diye. Kıyafet dolabim, buzdolabı ya da kilere, saatlerce ayakta dikilip bakabilirim. Evet gerçekten yapabilirim bunu. Bir çeşit transa geçme hali oluyor benim için. Astral seyahati denemedim ama bunu saatlerce denesem herhalde farklı boyutlara geçerim. Bakın ciddiyim. Garip şekilde kendimi %100 odakladigim tek şey bir noktaya uzun uzun bakmak. Sanki bunu yaparken beyin fonksiyonlarim %200 daha hızlı çalışıyor, sanki Nirvanaya ulaşmış gibi huzur buluyorum.
Herhangi bir durumda yenilmeyi hazmedemeyenlerdenim. Yenildiğim zaman çıldırıyorum. Fazla mı egoluyum acaba.