bugün

yavaş yavaş * latin amerika dizileri tadı vermeye başlamış,rtük tarafından yayından kaldırılacağını düşündüğüm yapım.kimin şeyi kimin şeyinde belli değil.2-3 haftada bir canım sıkılınca bakıyorum her baktığımda biri biriyle yatakta.

(bkz: sürekli vuruşuyolar efendim durduramıyoruz)
bakıyorum herkes bu dizi hakkında kimin eli kimin cebinde tarzında entry giriyor.(bende dahil) ama dizi nin isminden anlaşılacağı gibi herkes birbirine aşık oluyor, sevişiyorlar vs vs. çok acımasızca eleştiriyoruz(bende) maalesef.
az biraz daha zorlarsa çarşamba 20:00 kuşağında yayınlanması muhtemel dizidir.
bu bölüm fena bitmiştir. o çiçeğin suya düşüşü falan...
sonra bir sonraki bölümün fragmanı girmiştir. ada'yı göremedik. öldü mü noldu lan?!
*
bu haftaki bölümüyle içimizi buruk burum yapan dizidir. arkasından desti izdivaç yayınlasalar da şenlensek.
sinirlendiren dizidir.

--spoiler--
ulan ayıp be, daha yeni girdi kız diziye hemen öldürdünüz. ileriki bölüm özetinde deniz'i aslıların evinde görmesem yok bayıldı diyecektim de bildiğin aslı'nın yatağında yatıyordu deniz. yazık oldu.
--spoiler--

edit: sinirleniyorum arkadaşım, tamam acayip romantikti sonu şahaneydi ama daha yeni girmiş o kadar iyi bi karakter ölmemeliydi, şahsi görüş tabi.
artık senaryosu standarda bağlamış dizidir. başladığı günden bu yana 1-2 karakter dram modundayken 1-2 karakter şen şakrak; ilerleyen zamanla ilk zamanlarda dramlarla boğuşanların şen şakrak olup diğerlerinin dramlara boğulduğu bir senaryo ilerlemektedir. nostradamus'tan aldığım son bilgilere göre efe ilerleyen bölümlerde arabayı satıp, şirketi kapatıp yeni bir fikir peşinde koşacaktır. mine o barmen elemana verecektir. aslı ve su o evden 2-3 bölüm daha taşınmayacak, taşınmaları da muhtemelen efe, deniz, atakan vs. mahallenin elemanları kavgasından sonra olacaktır.
diziye paso adam eklemesi yapılmaya başlandı, kombinasyonun artacağından korkuyoruz..
bu hafta ada hakkın rahmetine kavuştu lan mine ölsün o kız daha yeni girdi diziye allahsızlar. güzeldi de valla takdir ediyoduk arkadaşlarla.
saçma gidişatı durdurmuş olan ve bence baş karakterlerden biri olabilecek ada'yı denizin kucağında* öldürmüş dizidir.
(bkz: kavad yellenir)*
"tamam mı" kalıbının aşırı fazla kullanıldığı dizi. artık rahatsız etmeye başlamıştır. bu bölüm saydım dokuz kere "tamam mı" dendi.
izmir seferihisarda çekilen gençlik dizisi. bi sezon daha uzarsa diziye yeni insanların girmesi muhtemeldir. doğal olarak arkadaşla, arkadaşn eski sevgilisiyle nereye kadar idare edilir. yeni potansiyel yavuklular gerekir bi gençlik dizisine.
kanımca en iyi bölümü dün yayınlanmış dizidir. (tüm mantık hatalarına rağmen) ilk sezonu izlemedim. 2. sezonda deniz'e demir girip (inşaat demiri) çok ağır yaralanmasına ve aslı'nın onu yüzyıllar sonra bulmasına rağmen, çocuğun 2 bölümde turp gibi olmasına istinaden yaklaşık bir 10 hafta falan yine izlemedim ben bunu.
Ancak, şu ''Ada'' karakteri geldiğinden beri sıkı takip eder oldum. kız, kokuşmaya başlayan diziye yeni bir soluk getirmişti aslında. Bir kere çok doğal oynuyordu. Hatta ek$i'de oynadığı karakterle ilgili bir başlık bile açılmıştı: (bkz: kavak yelleri dizisindeki maceraci kiz tiplemesi).

(bundan sonrası spoiler olsa gerenk):

ve fakat deniz bey'e hayat veren maceracı kızımız, kendisine hayat veremedi. 5 bölümün sonunda, teknede kaptan tarafından nikahları kıyıldıktan sonra, deniz'in kollarında (elindeki gelin çiçeğini elinden kaydırıp boğazın serin sularına düşürerek ) can verdi. ewet, eski türk filmleri tadında bir finaldi yani. Tam bu anda da kanal d'nin bitmek tükenmek bilmeyen kendi programlarını tanıtma - pazarlama sevdası yüzünden ekranda eşek kadar ''okan bizi diskoya götürüyor'' yazısı belirdi. (ki zaten disko kralı'nda da bir başka kanal d yapımı olan ''aşk yakar'' dizisinin reklamı yapıldı bol bol.) neyse efenim, eski türk filmlerini seven biri ve ''ortalama'' bir türk seyircisi olarak ben bu bölümü sevdim diye bitireyim şu garip entryi.
"dawson's creek i ne şekilde servis yaparak sunacaklar acaba?" diyerek izlemeye başlamış olduğum ve son üç bölümünden buram buram sweet november kokusu aldığım ve sanırım başarılı bulduğum * dizi.
en hüzünlü bölümlerinden birini dün yaşatmış dizidir..
bir ölüm bu kadar güzel olabilirmiş ancak, kavak yellerini izlerken hüzünlenebileceğim aklıma gelmezdi ama sonunda bu da oldu..
deniz de bu dizinin şımarık zengin çocuğu değil miydi yahu, resmen acıların çocuguna dönmüş, pek bir derbederdi dün.. ada için çabalayıp durması, üzüntüsü çok gerçekti samimiydi ama yazık, bu saatten sonra iflah olmaz bu çocuk..
mine&burak da tamamdır, yakışmış ben onay verdim, bu ilişki yürür..
kabak yelleri adını alması gereken dizidir. zira kendisi fena halde kabak tadı vermektedir.
son yayınlanan bölümüyle içimizi parçalamaış olan dizidir. her zaman kendi kendime ''ulan şöyle bi kız olsa da hayatımı onunla geçirsem'' dediğim ada nın ölümüyle dumur bir gece geçirmişimdir. ulan hadi kızı öldürüyorsunuz bari müziği koymayın kardeşim.

(bkz: kötüyüm ulan)
kimin eli kimin cebinde belli değildir. kördüğüme dönmüş, gençliğin buhranını karmaşasını anlatayım derken saçmalamış dizidir.
yel şiddetinin doruklara ulaştığı dizidir. isminin kavak kasırgaları olarak değişmesini beklemekteyim. hatta bu dizinin finali gece saat 12'den sonra kavak hortumları* adıyla yapılırsa daha cezbedici olur; yapımcılar da dizinin hakkını vermiş olmanın dayanılmaz hafifliğiyle* zevkin doruklarında seyahate koyulurlar.
finalinde efe ile denizin birbirleriyle ilişkiye girmelerinden korktuğum dizidir, zira dizide birbirleriyle sevişmeyen bi onlar kaldı...
ah saldıray abi ah şimdi sen olacaktın goturecektın bu arkadasları ormana..........
5 kişiden 15 ilişki çıkarmış ve her gözümün çarptığında farklı ilişki varyasyonlarına rastgelip oha dediğim baymış dizi
disko kralı'nı beklerken önümüze sunulan çerez. ya da disko kralı başlamadan önceki ''soğuk başlangıç'' mı desem? * bir önceki bölüm güzeldi, o ayrı.
ne zamandır izlemedigim, dunku bolumunu gordukten sonra iyi ki izlemiyormuşum dediğim dizi. herkes birbiriyle sevgili olmuş.
(bkz: sasırdım)
aslı karakteri de sahsımı sinir etmiştir. bolum boyunca kemiklerim de kemiklerim diye tutturdu. yok iki gun sonra anatomi sınavı varmış, napıcakmış, nerden calısıcakmış mışmışmış... anotomi atlası diye bir sey var degil mi? biz sanki elimizde kazma kurek mezar kazıp kemiklerden calısarak gectik. ac sobotta'yı, netter'i ohhhh miss.
mineyi adam etmeye başlayan ıssız adamda çağan ırmak ın bi parmağı olduğunu düşündürdü bana. valla aynı biz, özdeşleştirdim kendimi onla, herkese duyrulur. *
Reşat Nuri Güntekin'in ancak ölümünden sonra 1961 yılında yayınlanmış olan, kitap halinde basılışından önce ilk kez 1950 yılında Yeni istanbul gazetesinde 1 Haziran-7 Eylül tarihleri arasında tefrika edilmiş romanının ismidir.