bugün

boş zamanlarımda, denk gelirsem izlediğim dizi, şey yani yaratıklar.
çok acayip lan, o dizilişleri, yük ve eşya taşımaları, kavga çıkınca hemen toplanıp dalıvermeleri, tüneller falan.
ama ilişki mevzusu sakat. hem 1 tane dişi var hem de hatun kraliçe. etrafında da binlerce erkek.
yanına yaklaşamazsın, burnundan kıl aldırmaz.
yoksa başvurup ben de aralarına katılacaktım bir ara.
ufak, ama ne yaptığını bilen, neredeyse hiç hata yapmayan canlı türüdür. bazı karıncalar, yaprak biti adı verilen böcekleri beslerler, onlardan besin elde ederler. yaz sıcağında büyüteçle onları izlemez eğlenceli olur.
Türk Kooperatifçilik Kurumu tarafından 1934 yılında çıkarılmaya başlanan dergidir.
haklarında hem bilgi almak ve çok iyi bir kitap okumuş olmak için mutlaka bernard werber kitabı olan karıncaların okunması farz olan sistemli mahluk.
okuyun, okutturun.
(#8689623)
bir karınca nedendir bilinmez dört nala gidiyordu duvarda.
pis kokulu küçük çirkin yaratıklar.
çalışma dehası. arılarla yaışırlar kanımca.
siyahi ve sarımtrak ırkları olan, ırkçı hayat tarzının hakim olduğu, sosyal hayatları pek fazla olmayan, anti-sosyal, hayatlarını antenleri ile sinyal alıp sürekli yük taşımaya adamış, ufacık tefecik canlı topluluğudur. her yıl yaz aylarında sırtında ayçekirdeği ile ağustos böceğinin kapısını çalan ve bak birader kış geliyo çalış yemek biriktir diyerek ağustos böceklerinin keyfinin içine eden, sinirden böceklere sazlarını kırdırtan enerji yüklü hayvancıklar.
az önce masamda gördüğüm ufacık canlı. öööyle dolaşıyor. merak ettim, sordum kendi kendime. amacı ne bu karıncanın? şimdi bir çay kaşığı şeker koysam önüne, dönüp bakmaz bile. hep görürüm ben karınca bizim evde, ama bir türlü, onların bu sıradan yaşayışının sırrını çözemedim. uyumuyorsunuz, gözleriniz yok, ve akşama kadar çalışıyorsunuz. kime hizmet ediyorsunuz?
saçmalamaya başladım yine kusuruma bakmayın.
kendi ebatının çok üzerinde yiyecekleri(çekirdek kabuğu gibi) taşımasından mütevellit; hakkında: "çalışkan, kutsal" gibi tanımlamalara gidilen hayvan. kutsallığı şöyle dursun; büyük yük taşıyışı onun çalışkanlığından ziyade: açgözlülüğüne de, işaret edebilir.
yuvasını en çok merak ettiğim canlı çeşidi.

- Müsait bir zamanda... hani diyorum... ben de geliversem... şeyyy... hediye de getiririm... avuç dolusu buğday... olur muydu?
Ağustos böceğiyle olan polemiğinde kendisinin huysuz olduğuna karar vermiştim. Yanıldığımı anladığımda yaz okuluna kalmış olmanın mahcubiyetiyle özür dilemek için kendilerine her gün bir şeker bahşetmeyi aklımdan geçirdimse de yapmadım tabi. Yapar mıyım hiç?
büyük makedonya imparatoru alexander the great' ın, toplu biçimde saldırıp geri çekilme taktiğine ilham kaynağı olmuş canlı türü.
Karınca kolonisindeki işbölümü ve uyum,
kanun, tüzük, yönetmenliklere göre çalışan,
insanlar tarafından kurulmuş hiç bir organizasyonda yoktur.
Ey idareciler,
idare ettiğiniz kurum ,
ne zaman karınca yuvası ve arı kovanı gibi,
sistemli ve ahenkli olur,
o zaman tebrik edeceğim sizi.
komün yasam tarzini benimsemis canli turu. hepsi cok calisir, hepsi esit yer icer. insanlarin ornek almasi gereken canlilardir ama bizde karincadaki kadar akil yok malesef.
geleceğin planlarını her daim düşünmekle meşgul zeki hayvan.
kendisinden 50 kat ağır olan cisimleri kaldırabilecek kuvvette yaratılmıştır ve o kadar çok çalışmasına rağmen gözleri yoktur.
(bkz: örnek alınması gereken hayvancık)
çok çalışıp, herkese kötü örnek olmuş hayvan.bunun bütün nesli böyledir hiç mi bir tane tembeli,yan gelipte ohh! deyip şöyle şöyle yatanı çıkmaz be kardeşim? sinir bozucu öcük, böcük, hayvandır özetle.
Ağustos böceğine bir lokma ekmeği çok görmüş, cimri şerefsizîn teki.
Tembellik hakkından bihaber olan cahil hayvan. Umarım birgün, bütün karıncalar aydınlatılır.
insanların örnek alması gerekendir.
hz. ibrahim (as) ateşe atılmadan önce, ateşi söndürmek için ağzında su taşıyan, azimli hayvan.

Olay şöyle rivayet edilir;

Hz. ibrahim (as) ateşe atılmak üzereyken karınca ağzında bir damla su ile koşa
koşa gidiyormuş. Bir başka karınca onun telaşını görüp: "Nedir bu acelen? Nereye böyle?" demiş.

Ağzında bir damla su taşıyan karınca su damlasını ellerinin arasına alıp,
"Duymadın mı? Nemrud, ibrahim peygamber'i
ateşe atacakmış. Ateşin yakıldığı yere su götürüyorum."

Bu sözleri duyan karınca gülmeye baslamış. "Sen şu ateşe dönüp hiç bakmadın mı?
Ne kadar büyük. Senin bir damla suyun ona ne yapabilir ki?"

Su taşıyan karınca, "olsun, hiç OLMAZSA HANGi TARAFTAN OLDUGUM ANLAşILIR." demiş.
isterlerse 16. kata bile tırmanabilen canlılar, kendilerinden tiskiniyoruz, defetmenin daha etkili yolları olmalı, mesela kimyasal silahlar falan, bir ara küçükken öldürdüğüm karıncalar için suçluluk duyuyordum, ama arsızlıklarıyla yine nefreti ayyuka çıkardılar, sinekler kadar sinir bozucular..

ya hasetlikten gebericeksiniz, hakkaten gebersenize be, ürersiniz falan, ne iğrenç bir dünya..
yuvalarını çeneleriyle kazarlar.

beslenme odaları, bakım odaları, gıdalarını depoladıkları odalar ve kendilerini her türlü dış etkilerden koruyan tuzaklar hazırlarlar.
ısırması aklıma gelince bile ürperdiğim yaratık.