bugün

çocuklarım.
ne güzel millet gezmek, tozmak, seyahat, park, deniz falan yazmış allah başka dert vermesin. 7 gün 16 saat sahadayım, karantinada tutulan hastaları kontrol ettiğimden kendimi izole ettim ve 1 aydır çocuklarıma sarılıp onları öpemiyorum. şimdi sorunca anlatayım dedim.
Berbere gitmeyi sevmezdim, onu bile, özledim.
1. Sokağa atılan her adım,
2. Kalabalıklar,
3. Vitrinleri seyretmek.
Sıradan bir sabaha uyanmak.
Zira her şey öyle sıradışı bir hal aldı ki;
Ortada gün, saat hatta hayat kavramı dahi kalmadı.
sevdiğimle, sevdiklerimle, arkadaşlarımla buluşmayı özledim.
dışarıda ki her şeyi özledim vallahi. mesela şu an dışarıda tam bir 23 Nisan, 19 mayıs, ya da bir tarihi bir ilimize seyahat düzenlenecek gibi okul bahçesinde bekleyen çocukların şenliği gibi baharı bekleyen bir hava var. yaza girmeden ki böyle havaları seviyorum. her ne kadar çıkamasak da.
dışarı çıkmayı ve gezmeyi özledim.
Parkta oturmak.
normal hayatımı özledim.
Halinize şükredin sevdiklerinizle beraber aynı evdesiniz. Ya biz ne yapalım, 15 gün karantina, ardından 15 gün aralıksız nöbet. sonda yine 15 gün karantina. Salgın bitene kadar bu böyle dönecek.
yorucu ve sıkıcı ders saatlerinden sonra otobüse binip eve gelirken kulaklığı takıp o bir saatlik yolculukta kafamı dinlemeyi.günün analizini yapıp akşam yapacağım planları gözden geçirmeyi.
Hali sahada maç yapmak.
Mecbur gitmek zorunda olduğum bir işim olmasaydı da keşke tek derdim dışarıyı özlemek olsaydı.
Haftada en az üç kez arkadaşıma giderdim. Özellikle yürüyerek giderdim 40dk falan kulaklığımı takar yürürdüm. En sevdiğim şeydi bu hep akşamları giderdim. Bunu çok özledim işte...
sene başında aldığım açık uçak biletlerimin keyfini sürememek.

ne güzel kafama estikçe sağa sola gezmeye gidiyordum.