türbanlıların sorduğu sorudur. cevabı ise;

tabiki var.

(bkz: iran)

iyi yolculuklar. güle güle. oradaki şeriatçı kardeşlerine benden selam söyle.

not: bu yazıyı eksileyecek olanlar 90'lı yılları hatırlasınlar. türban yasak değilken türbanlı kızların refah partisi mitinglerinde şeriat istiyoruz diye bağırdıklarını da unutmasınlar.
"hele bir beynini aç da içine az biraz oksijen girsin" diyerek cevap verilebilecek olan soru öbeği.

edit: bu entrynin bu kadar eksileneceğini bilseydim o eskilere layık olmaya çalışırdım. çok mu ağır geldi sahi?
ilim müminin yitik malıdır. cenabı allah ilimi isteyene veririm buyurmaktadır. fakat atatürk rejimi bu noktada kendi kendini tongaya düşürmekte ve demokrasiyi ayaklar altına almakatadır. götümüze cop sokanların anayasasını değiştirmeyi teklif eden büyüklerimizi ise hala atatürk ve cumhuriyet karşıtlığıyla suçlanmakta.
-üniversite harcını yatıramıyorum, eğitim hakkım yok mu benim?
-şehir dışında kalacak kadar param yok, eğitim hakkım yok mu benim?
soruları cevaplandıktan sonra düşünülebilir. önce daha ciddi sorular olan bu gibi soruların cevaplanması gerekir.
(bkz: hassiktir lan)

Başını örten kapalı değildir.
Başörtülüler iran' a gitsin diye afkuranların zihni kapalıdır.
iç burkan bir sorudur. dönüpte kendi okuduğum okulun koridorlarına baktığımda kendini podyumda sanan ve eğitimle hiçbir alakası olmayan, tamamen kendisini beğendirmeye okula gelen ve bunları da aldıkları notlarla tasdikleyen, toplumumuz ahlakını bozacak düzeyde açık saçık giyinen onca adına öğrenci denilen kız sürüsü varken sadece vicdani ve manevi olarak kendilerini rahat hissettikleri türbanı taktıkları için eğitimden mahrum kalmaları kabul edilemez bir durumdur. ama kimse merak etmesi er ya da geç, siz ne derseniz deyin türbanlı arkadaşlarımız eğitim haklarını söke söke alacaklardır.
(bkz: kemalizm ilerlemeden cok gerileme demektir)
biraz mantalite sendromu yaşatacağım.

kusurlu sözcüklerimin yarattığı darptan ben mesul değilim.
onu hakeden siz beş dakika sonra keseceği koyunun kafasını okşayan kasap psikolojisindeki insanlarsınız.
80'lerden itibaren düzenlenen tüm türban veyahut başörtüsü eylemleri ki buna boğaz köprüsü zinciri eylemi de dahildir, tüm kadınlar coplandı. çünkü ;o dönemlerde orak çekiç sembolune tapan siyasetçiler modaydı. yani polis amcalarınız işçi haklarını savunanlara cop takarken bu kadınlara elma şekeri dağıtmadı.

çelişiyorsunuz; kadın haklarını ihitiva eden entryler giren, tekel işçilerini mağdur gösteren demeçleri artılara boğulan sizler bir yerde kendi bokunuzda boğuluyorsunuz. gönül isterdi ki ,herkes sahip çıktığı değeri nara atmadan hakedebilsin ama yok.
sizler; döpyeslerinizle, rugan ayyakkabı ve balyazjlı saçlarınızla kariyer basamaklarını yalarken onlar hala eğitim hakkı diyorsa kusurlu sürücü onlar değil sensin yada ben. ne farkeder. burada hangimiz daha çok hak kazandığı mı hesap edelim. çalışan kadın, zeki kadın, kariyer yapan kadın, para kazanan kadın yolunda kullandığınız emniyet kemeri konumundaki saçlarınız kendini süpürge ediyor olabilir.inancında tanrı kavramı belki de yoktur. buna diyeceğim yok o da sendeki fikri fırsata çevirme zekası ama bu kadınların hala adı niye örümcek beyinli?
ki türbanlıya zaten hergün eylem.
başörtülerindeki çatal iğnelerini çözmek için kuytu aramak bu ülkede yapılan baba eylemdir arkadaş.!.

eğitim hakkı diye bağıran yosmaysa lugatınızda onlar, kusura bakmayın sizler de kabutone kumaştan yapılmış laiklikliği üzerine geçirmeyi elzem sayan dayatma laydi ve lordlarsınız.
(bkz: kardeş kusura bakma ama allah belanı versin)
(bkz: bi siktir git çay koy)
90'li yillardan beri hic anlamadigim, hic de anlayamayacagim tartismadir.

1. Insanlarin ve hatta bir zeka sahibi olan hic bir varligin algilayabilecegi bir bilgi bu varliktan esirgenemez. ister basini kapar, ister ciplak gezer, isterse baska herhangi bir dis gorunuse burunebilir. bundan korkan rejim gotunden korkuyordur, yanlis zemin uzerine basiyor olmalidir; bu baska turlu izah edilemez.

2. Insanlara egitim haklari verildikten sonra kurumlar yapilari geregi gerekli kurallari koyacaktir. ancak bu demek degildir ki, milleti okutalim, sonra hic bir is bulamasin. hayir, bu dupeduz terbiyesizlik olurdu; kimin ne hakki var insanlari kandirip dort bes sene universite egitimi almalari arkasindan "ortulusun, bu ise giremezsin" demeye? bugunden yarina, belli iktidardan oburune degismeyen meslek prensipleri olacak, ve meslekler keyfi olarak insanlarin dis gorunuslerine gore ise alma/almama yapamayacaklar. ancak ayni meslekler, kisilerin islerini tam yapmasini saglayacak tedbirleri de alacak; eger asiri bir ornek vermek gerekirse, bas ortulu bayan urolog olarak mezun olup erkeklerin cinsel organlarini muayene edebiliyorsa kimse buna karsi cikamaz. yarin savas olsa, cepheden yarali askerler gelse basortulu bir doktor "ben bunlara dokunmam" diyebilir mi? demez. ve gundelik hayat ta bir cesit savastir zaten.

3. Eger siz "bu basortusu universiteye girerse butun kizlar basini ortmeye baslar" diye bir mantik ile rejim korumaya calisiyorsaniz, kusura bakmayin ama, bastan kaybettiniz demektir. mesela basortulu birinin basi acik biri ile tanisip ta basini acma sansi yok mudur? eger "yok" diyorsaniz, o zaman siz basi acik kizlariniza ulkelerinin gerceklerinden uzak fildisi kulelerde ayricalikli ve narin cicekler muamelesi yapiyorsunuz. sizin bu kizlariniz da sizden devraldiklari tedirginlik ve guvensizlik ile davranacaktir.

4. kendi elinizle rejim dusmanlari yetistiriyorsunuz. cunku baslari kapali oldugu icin egitim alamayan insanlara "bu rejim sizi istemiyor" diye acik mesaj veriyorsunuz. bu insanlarin sistemi benimseme sanslarini ellerinden aliyorsunuz. basortusunun karsisina "ataturk"u veya "cumhuriyet"i cikaranlar basortusu takan insanlar olmadi hicbir zaman: ancak bu kavramlar bu insanlarin karsisina ozgurluklerini engelleyen birer agirlik, birer barikat gibi dosendi. ne ataturk'un "basortusu takanlar universiteye giremez" diye bir beyanati oldu, ne de "cumhuriyet" rejimi ancak ve ancak acik basli insanlari kapsar diye bir usul vardir. uydurdunuz bunlari, simdi icinden cikamiyorsunuz.

5. uzak tutulan ve bastirilan bir sorun, sorun olma ozelligini kaybetmez. turkiye laik yapisi ile diger hicbir musluman ulkede yasanmayan bir gerilimi yasamaktadir; bu dogru. ancak bunu korkmadan cozume ulastirabilecek ulke de yine bu ulke olmak zorundadir. yoksa tarihte kendisi icin hazir bekleyen madalya orada oylece durmaktadir: "beceremedi". bunu mu soyletmek istiyorsunuz? ve beceriksizlik sadece laikligi kaybedip ulkeyi seriata teslim edince verilmiyor, ayni zamanda rejimin insanlarina saglayamadigi, ulastiramadigi haklar ve olanaklar varsa, bunlar da o "beceriksizlik" madalyasini hak ediyor.

6- teknolojiden yararlanin, teknolojiyi benimseyin. bugun klasik universiteler artik sembolik kurumlardir. yarin daha da semboliklesecektir. insanlar artik egitimlerinin cogunu internet'ten sagliyor, okula sadece diploma almak icin ihtiyac duyuyorlar. sokakta ve televizyonda karsiniza cikan insanlari bu sembolik kapilardan sokmamak ve onlari cezalandirmak sadece gereksiz bir gerilimdir. bati da bir cok universite simdiden online universite egitimi vermeye basladi, yarin bunlarin sayisi beton binalarin ogrenci sayisini asacak. bu ulke icin ayakta kalan tek sembol sekilcilik olacak.

7- universite kurumunun esas sorunu, derdi, tasasi, belasi "ne kadar bilim uretip uretmedigidir." geriye kalan her sey universite anlayisina, fikrine, tarihine, susuna busuna yabancidir, egretidir. molekul parcalama kapasitesine sahip bir insanin saci basiyla ugrasirsaniz daha az insan molekul parcalar, memlekette yayimlanan bilimsel makale sayisi dusuk olur. bu ulke kurulurken okullar da "ilim irfan yuvasi" ve "hayatta en hakiki mursit bilimdir" dusturlariyla kuruldu. ancak cumhuriyetin tum vatandaslari icin. siz bu rejime sahip ciktiginizi iddia ederken, aydinlanma saglamasi gereken kurumlari siyasi arenaya ceviriyorsunuz, esas amaci bozuyorsunuz.

insan aydinligina ve bu aydinlanmanin mantigina guvenen bir anlayis hicbir seyden cekinmez, kendisinden suphe etmez. boyle bir sorunu yirmi senenin ustunde bir zamanda cozemeyen bir ulke peki bu zaman zarfinda olayin sosyal ve kulturel boyutu ile ilgili bir calisma yapmis midir? o basortusune kapatilmis universiteler toplumun yasadigi bu gerilimin nedenleri ve cozum yollari uzerine bu zaman suresince bilimsel tahliller gelistirebilmis midir? nerede bu kurumlarin saygin ve kabul edilir raporlari? acin okuyalim; nerede bu aydinlanma?
bir müslüman toplum olma gerçeği evet aramızda kapalı olanlar var,bu topraklarda belkide en çok baskı altında oldukları dönemi yaşıyoruz sebebi ise demokrat parti iktidarı sonrasında ilk kez tek bir partinin yüklü bir miktarda oy patlaması yapması ve demokrat partiden farklı olarak başbakan'ın vakit namazlarını kılacak kadar dindar olması ve zamanında hatta şimdi din vurgusu yapılarak oy toplayabilmesi, akp iktidarı kemikleşmiş milli selamet partisi oyuna sahip olamasa da yandaş medyası sebebiyle akp'ye oy atan bütün herkesin birincil sorununun baş örtüsü olarak yansıtılması sanırım parti yönetimini de zorluyor,oysa ki islami elit bu probleme yurtdışında okutma yoluyla çözüm bulmuş iyi eğitimli bu kızlarını iyi ailelerin çocuklarıyla evlendirerek iş problemine bir son vermiştir, halk ise bambaşka bir çelişki içindedir iyi eğitmli bir kapalı kızın özel ya da kamu düzgün bir işe girebilme şansı nedir, sahi islami burjuvanın böyle bir problemi olmuşmudur hiç,

konuya chp ya da diğer kendini merkezde sayan partiler açısından bakacak olursak olay ironik bir hale giriyor onlarda kendilerine başörtüsü gibi pirimer bi konuyu düşman seçmek zorunda bırakıldı,islami reflekslerin karşısında durulmalı ve tabana bilhassa devletin ve askerin kemalist kadrolarına bu konunun takipçisi olduğu imajını vermeliydi,oysaki başörtüsü kısa zaman öncesine kadar anadolu kasaba insanın pazar vs gibi yerler çıkarken giydiği kolay giyilebilir bir anane ya da örf iken mevcut baskılar sebebiyle iyice dinsel bir şemaya oturmuş ve hali hazırda türban problemini ortaya çıkarmıştır,kapalı olmak demokratik bir haktan ziyade dinsel bir haktır ve din neyi emrediyorsa inanan tatbik edebilmelidir.buradan yola çıkarak insanlara bu dini simgedir bu siyasi simgededir gibi bir ayrım yapacak bir göz olmadığından bu sorun yeni bir devlet kuruncaya kadar iktidarlar değişdikçe devam edecektir.benim ailemde kapalı yok akp'ye oy vermedim ama dinin ya da bırakalım dinsizliğin insanların önlerine set çekilecek şekilde yaptırım aracı olarak kullanılması bölünmüşlüğün ta kendisidir.
Türbanın din sömürüsü yapılmaktan çıkarıldığı an olacaktır.
(bkz: zaman alacak intikamımı)
içinde kötü niyet olan sorudur. bu soruyu soranlar, okullarda mescid isteyip, ezan okununca dersi terkeden öğrencilerdir.
'sadece başın mı kapalı yoksa beynin örümcek mi bağladı?' sorusuyla karşılık verilmelidir.
yasaklayanların mantıklı bir cevap veremediği sorudur.
kapalısın, barlara ve bir çok eğlence yerlerine başını kıçını açıp giriyorsun da, okula girerken açmak mı koyuyor sana? diye sormak istediğim kişi söylemidir.

park bahçede, orana burana ellettirirken hiç etrafından çekinmiyorsun ya da kapalıyken suratına bir ton makyaj sürüp parfümü üzerine dayayıp dolaşmaktan hiç utanmıyorsun bunlar da bizim zorumuza gidiyor mesela onu nasıl yapacağız?
hayır.
amerika- avrupa- hatta afrika´da bile okuyabilirsin.
ama vergisini ödediğin, babanın amcanin uğruna savaştığı kan döktüğü şehitler verdiği kendi vatanında ne yazık ki okuyamazsın!
- kapalıyım eğitim hakkım yok mu benim?
- önce beynini aç az oksijen girsin.
- benim başımdaki örtü beynimin çalışmasına engel değil. senin ki açıkken üşümüş galiba.
- uzatma kardeşim başını örtenlerin hepsi şeriatçi, o kadar istiyorsanız iran'a gidin.
- tamam. ülkemi alıp gidiyorum o zaman. sana da yaşayacağın ülke falan kalmaz.
- türkiye bizimdir. kimse bir yere götüremez. cumhuriyeti biz kurduk.
- siz hep azınlıktaydınız. silahı elinize alıp diktatörlük kurdunuz. artık demokrasi geliyor. çoğunluk ülkeyi dilediği yere götürür.
dile getirilmeye bıkılmamış olan söylem. halbuki, biz dinlemekten sıkıldık.

kapalıların eğitim hakkı var, kimse bunun önüne geçmiyor. bir yandan da, bazı kurallar var. o kurala uy, ve oku. çok mu zor?
sadece neden öğrencilerin isyan etmekte olduğunu anlamış değilim. o zaman devlet memurları da isyan etsin. (bkz: kapalıyım çalışma hakkım yok mu benim) hatta lise öğrencileri de isyan etsin. kapalı olanlar da kapalıyım diye kendini sütten çıkmış ak kaşık sanmasın. başörtülü insanların kapalı olmayan insanlara karşı ön yargılarının olduğu ve hatta bunları incitici şekilde dile getirdikleri de apaçık. o zaman seni nasıl o okula kargaşa yaratmayacağından emin olup soksunlar. madem dinine bağlısın, bak ne güzel örtünmüşsün de, günahını devlete bırak aç saçını oku okulunu. devlet düzenini bu tür boş işlerle bozmanın da alemi yok.
olmaz mı? hele bir de imamhatip mezunuysan filan babası var.avrupa da okullar kucak açmış seni bekliyor sadece beynindekilere bakıp üstündekilere bakmayarak.bırak türkiye laik kalsın beyin göçü kimin umrunda.
(bkz: laikliği götünden anlamak)
bu özgürlükçü, çağdaş, laik ülkede nasıl olsun?
refah partisi mitinglerini türbanlıların üniversiteye giremeyişine bahane olarak gösteren sivri zekalılara, ömründe bir kez bile milli görüşün partilerine oy vermemiş olan kuzenimin, istanbul üniversitesinden 28 şubattan sonra çevik kuvvet eşliğinde çıkarılmasından bahsetmek isterimde... ne gerek var ya.
okumak istiyorsan eğer:

(bkz: gel bi koyayım da açıl)