bugün

kanmakla manası belirginleşendir.
yalana inandırılmaktır.
(bkz: kanmak)
savunmasız bırakılmak .. elinin ayağının kesilmesi , kelimelerin boğazında düğümlenmesi.. beklenmedik anda beklenmedik kişidense gözün kararması , yerin ayağın altından çekilmesi.. düşmek.. hiç bir zaman tekrar kalkamayacağını hissederek düşmek..
(bkz: aldatılmak)
ancak "güvenmek" durumunda başa gelebilir.
* her an her saniye yaşadığımız olay. şu dünyada bir güç dengesinin içinde yaşayıp gidiyoruz. * *.kimler mi bu güçler; çocukken her oyunda mızıkçılık yapıp, zırlayan, yakar top oynarken hep yumurta çizen, her oyunda ortada sıçan olan, bu yüzden hep fasülyeden sayılan insanlar..bunlar büyüyünce noluyor, genlerindeki adaletsizliği, ruhlarındaki mızıkçılığı açığa çıkarıyorlar. bush oluyorlar, saddam oluyorlar, mossad oluyorlar ve bizi kandırıyorlar. her yaptıkları iğrençliğe bir kılıf bulup bizi kandırmayı çok güzel başarıyorlar. ne için gtlerine sürecekleri paralar için, belki masum insanları öldürmekten zevk aldıkları için, küçük bir çocuğun canından daha değerli saydıkları petrol için.
kim bilir daha nelerle kandırılıyoruz. ulan cem uzan bile nasıl bir sürü insanı kandırdı zamanında..
ama belki de en acısı da ne biliyor musunuz dostlar...insanın sevdiği tarafından kandırılmaya çalışılması. *.bir gün aşkından ölüyorum ayakları yapıp, ertesi gün kıçını dönüp çekip gittiğinde gayet açık bir şekilde anlarsınız. bu, aldım verdim ben seni yendimci insanın gitmesine üzülmezsiniz, hatta buna sevinirsiniz. oh kimse kimseyi yenemedi diye sktir edersiniz. üzücü kısım insanın bu yalan lafları duyması, inandırılmaya çalışılması. bir insana gerçekten güvenene "ahahha salak salak!" muamelesi yapıldığını bile bile bir an için güvenilmesi.*
her şey para, uçkur ve menfaat için mi allasen?
olay soncunda insanın kendine zerre kadar güveni kalmaz.bir nevi aldatılmak
farkedildiği anda, insanı en derinden yaralayan durumdur. hayattaki en acı hadiseler anketinde ilk 3te yerini alacak olandır. çok sevdiğiniz bir insan tarafından kandırılıyorsanız, onun üzüntüsünü üzerinizden atmanız uzun zamanlara mal olabilir.
hasta ruhlu insanın gerek menfaat beklentisine, gerek eğlencesine, gerekse sadizmine maruz kalmaktır. aşağı yukarı insana benzer bir organizma olan, beyni gaz sancısı çeken, beyindendaşşaklılar familyasının kemirgenler kategorisinden olan bu aşağılıkların ruhları erekte olmuştur ve kendi cinslerini değil de, düzgün insanların ruhlarını iğfal ederler.
insana acı verecek en büyük hislerden biridir kandırılmak.
güvenirsin, en yakınında hissedersin, birlikte nefes almak istersin...
sonrası kocaman bir boşluk,hayal kırıklığı,içten içe kendine söylenmeler...
düşünürsün yalandır,hem de hepsi.düşündükçe acıtmaz seni nefret ettirir üstelik.
gururun ve onurun ayaklar altına alınmasıdır da bir yerde.
Kocaman zaman dilimi boşa geçmiş aslında hep yalan varmış dersin önce sonra salak yerine konulduğunu anlarsın için burkulur .
güveni yok etmektir.

büyük sıkıntılara neden olur, ruhu bozar.

kendin gibi bildiğin birine, en saf, en korunmasız halinle yaklaşırsın ama ne yazık ki samimiyetsizlikle karşılaşırsın.

böylesi durumlarda insan en çok kendisine kızıyor, "nasıl inandım, bu insana niye bu kadar sarıldım, ben artık kime güvenirim?" diye tekrar edip duruyorsun.

atlatması uzun zaman alır kesinlikle. yer eder, unutulmaz.
üzücüdür. kandırıldığında görürsün ki değmezmiş.
bir nevi aptal yerine koyulmaktır. çok sevilen biri tarafından yapılırsa feci acıtır.
kandırılanların büyük bir çoğunluğunu kadınlar oluşturur.*
Çok sevdiğin ve onunda seni sevdiğini sandığın bi kişi tarafından yapılırsa acısından kıvrandıran durum.Kendinizi hipopotam tarafından s.kilmiş tırtıl gibi hissedersiniz ve hiç unutmazsınız...
kişi sadece kendisini kandırır.
mutlaka hayatta basa gelendir. lakin konudan konuya etkisi degisir.
en derin etki gosteren kandirilma durumunu ele alirsak:
guzeldir yalanlar cunku ne soyleyen ne soylenilen farkinda degildir dogrunun ya da gizlenmistir. finale atilan adimlar yogunlastikca yalan, icinde kivranilan bir batakliga donusur. soyleyen, soylenen karisir. tek bir teselli dogar. ya da vardir hep.
-o vardir ya.. yeter.
yetmez iste. onca seye katlanilmistir artik. hayat sadece onunla guzel, onsuz bogucu ve yipraticidir.unutulan en onemli sey onsuz dunyaya gelinmistir.onunla sonsuza kadar yasanmak icin daha cok erkendir. gelisimini tamamlayamamis bir kalp kirilirsa telafisi elbet zor olacaktir. lakin gectir artik. kandirilmistir insan. ve bununla beraber kandirmaya mahkum birakilmistir.
kliselesmis veya dunyada herdaim yanki halinde olmus; ask kandirilmanin en masum yoludur, olacaktirda.
sonsuzu bilmeyen insanoglu birbirlerine sonsuza dek soz verecekler, yarini bilemeyen insanoglu on yil sonraki evlerinin duvarlarinin rengini dusunecekler ve daha niceleri yapilacak asik halde.
belki de guzeldir hala kandirilabiliyor olmak. *
evlenme vaadiyle kandırılmak en kötüsüdür.
ilk önce doğumla ölüm arasında beyhude geçen bir zamanla kandırılmadık mı hepimiz? sonra zaten ardı arkası kesilmedi kandırılmaların. önceleri bir çikolatayla, sonra bir oyuncakla, daha sonra çeşitli vaatlerle, sonraları ise bir tebessümle, sıcacık bir bakışla kandırıldık. ama en çok da umut denilen o duyguyla kandırıldık hepimiz. belki de bu yüzden bizi en çok kandıran yine kendimizden başkası olmadı, olamadı hiçbir zaman..
acı acı koyar insana. hiçbir şeyin farkında olmazken her şey iyiydi de, farkedince kötü oluyor işte.
beyin hemen geçmişe dönüyor yüzünü, kurcalamaya başlıyor.
daha önceleri yaşanmış ama bir türlü neden-sonuç ilişkisine bağlanamayıp "amaan neyse" denilen her olay film şeridi gibi geçiyor gözlerden.. sonra o ilişkiler tek tek kuruluyor, taşlar yerine oturuyor yavaşça. her şey o kadar net ki artık, her şeyin bir sebebi olduğu aşikar.
sonra üzülüyor insan. kandırılışına değil de, salaklığına. belki de güvendiği için. "bir daha kimseye güvenmeyeceğim" denir her kandırılışın ardından, adettendir.
yine güvenirsin, yine kandırılırsın. bu da adettendir.
Oy vermişsin... Seçmişssin yani... Kandırıldığın hissi içindesin.

Bir de karşında durmuş dalga geçiyorlar. “Ne oldu, pek kararlıydın, çok emindin? içine mi kaçtı sesin“ diyorlar.

Kandırıldığını düşündüğü ve kendine sinirlendiği, kendine bilendiği o anlar var ya... Öfke ile üzüntünün harmanlandığı, pişmanlıkla nefretin buram buram tüttüğü o duygularıyla oynanmış genç kız duruşu...
mühim bir mesele değildir. insan kandırabilir de kandırılabilir de hayat bu hep iyi hep güzel geçecek değil ya biraz da kötü tarafından yaşamak lazım yoksa olmuyor, boş kalıyor bi taraf.
güvenilmemesi gereken kişilere güvendikten sonra gerçekleşen eylemdir.