Başıma gelendir. Sadece patronun altına yattığı için şirkete terör estiren kız çocukları, hiç bir eğitimi olmayan, yaptığı işi alaydan öğrenmiş, zır cahil, haset üretim müdürü, daha faaliyet belgesi almayı beceremeyen muhasebecisi, fotokopi çekemeyen fotokopicisi, sadece patronun torpillisi olduğu için hayatında hiç satış yapmamış satış temsilcisi. Ve hepsinin size karşı olması, arkanızdan konuşup, kuyunuzu kazıp, olmayan senaryolarla patrona şikayet edip, yüzünüze gülüp kanka ayağı yapmaları.

Allah belanızı versin.

Tiksiniyorum iş hayatından sizin yüzünüzden.
Yurdum insanında dürtmeden iş yapmama sendromu var.

Kendi işine bile sahip çıkmıyor adam. Doğru düzgün işini yapan insan sayısı çok az.
her türlü çirkefliğin, rekabetin döndüğü fare kapanından tiksinme durumu. normaldir.
iş olmazsa AŞ olmaz.
El işinde çalışmak zordur. ilk başlarda hevesli olursunuz ama zamanla tiksinme başlar. Bu başlık vesilesiyle gençlere seslenmek istiyorum. Baba meslekleri varsa devam ettirsinler. Marangozluk, mermercilik, tamircilik vs. işi öğrensinler o işi yapmaktan gocunmasınlar ve o iş için gece gündüz çalışsınlar. En azından sabahın karanlığında kalktıklarında kendi işleri için kalkmış olurlar. Tanımadığınız adamın yanında çalışırsanız sadece o adamın hayallerini gerçekleştirirsiniz.
Türkiyede iş hayatının özeti: torpil, adam kayırma, çalışan adamı ezip az maaş, yatan adamı koruyup çok maaş, egosu everest'e ermiş yönetici bozuntuları, işinle tehdit eden karakter yoksunu şerefsizler... Bunun gibi şeyler işte. Bir de kalifiye eleman sıkıntısı çektiklerini söyleyen ordinaryus çocuğu patronlar... Keşke bütün işletmeleri yahudi, japon veya almanlar yönetse. Böylece bu saydıklarımın hiçbiriyle karşılaşmazdık. Gerçi diplomasız birinin yönettiği ülkemizde adaletten bahsetmek biraz tuhaf oluyor. Emek dünyadaki en kutsal yüce değerdir. Emeğin kıymeti yoksa, gerisini iptir et gitsin!
Ben tanımıyorum; ama şahsen ben de senin sözlerine aynen katılıyorum "bacına yapsam..." kardeş.
her Allahın günü 9-5 çalışırsan gayet normal olan durumdur.

böyle bir hayat yaşamamak için elimden geleni yapacağım.
Çoğunlukla sevmediği işi sırf hayatta kalmak için yapan yurdum insanının derdi.

Arkadaş çevresi yok, rekabet had safhada. Ne güvende hissedebilmek mümkün ne mutlu olmak.
kendi işin değilse hepsi aynı lacivert sadece tonları farklı.

aile şirketi ise daha zor akrabalarla çalışmak daha boktan birşey.
(bkz: size gelen hediyeye el koyan yönetici)
esas tiksinmemek enteresandır.
iş hayatından tiksinmeyen de ya patron yalakasıdır ya da patron çocuğu..
O tiksinçlikte de gizli bir zevk vardır.
Birbirinizi yerin dibine hatta itin g*tüne sokmak. işte o anda vücut fena deşarj oluyor. iş arkadaşıyla Kavga etmek ama 2 saat sonra:
aga gel molaya çıkalım kahve içelim... demek.
Bir süre sonra utanma arlanma kalmıyor.
işte bu yüzsüzlük hayatta çok şey öğretiyor. swh.