bugün

"...yalnızım, evet yalnızız. yani, bak, büyük kalabalıkların ortasında, insan denilen sosyal varlık kendi iç dünyasının mahpusu halinde, şifasız bir yalnızlığa mahkum. yalnızım, evet herkes yalnızdır, yalnızız. bütün ihtilaflarımızda yalnızlıklarımız çarpışıyor. hatta kendi kendimizle mücadelelerimizde bile kendilerimiz birbirine karşı yalnızdır..."
Besim çay yudumunu emerken lezzetin dil ve damak arasındaki tat merkezine doğru gidişinin hiçbir anını şuursuz bırakmak istemiyor ve gözlerini yumuyordu.
Uçurtma avcısı. "senin için bin tane olsa yakalarım."
''eşyasını, yeni satın aldığı bir bavula doldurdu ve trene bindiler. ikinci mevki için bilet almışlardı. olric'e bilet alınmıyordu..''
oğuz atay-tutunamayanlar.
görsel
görsel
ne diye bu kadar hızlı içiyorsun? diye sordum. noel sabahında bir çocuğun tüm sevinciyle gülümsedi. hepiniz keyif almak için sigara içiyorsunuz. bense ölmek için içiyorum.
Seni görmediklerimi yaziyorum hep; harf harf duman ortalik. sana azaldiklarim nerede birikecek? "Git" demek varmiyor. Uzun kollu bir siir var sana. Gör bak döndügünde ne isik olacak ortalik. Güzel bir gökyüzü giyinmissin sen, kimseye es degil kalbimin varis noktasi. Varligin su götürmez bir gercek bende. iki bir eder, bir aynada kendini iki izler.

Sen benim aklimsin, sahip cik.
"sana ihtiyacım yok ki benim! insan yalnız da mutsuz olabilir çünkü."

kürk mantolu madonna - sabahattin ali
“Raskolnikov 'Acaba neredeydi?' diye düşündü. 'Nerede okumuştum, hani bir idam mahkumu, ölümünden biraz önce şöyle söylemiş ya da düşünmüştü: 'Yüksek ve sarp bir kayalıkta, ancak iki ayağımın sığabileceği, dar bir çıkıntıda, dört bir yanım uçurumlar, okyanuslar, sonsuz bir gece, sonsuz bir yalnızlık ve hiç bitmeyecek bir fırtınayla sarılmış vaziyette yaşamak zorunda olsam ve bütün ömrümce, bin yıl boyunca, hatta sonsuza kadar o bir karış toprakta durmam da gerekse, o şekilde yaşamak, şu anda bir saat içinde ölecek olmaktan çok daha iyidir?' Yeter ki yaşasındı, sırf yaşasın! Nasıl olursa olsun, ama yeter ki yaşasın!..” (Suç ve Ceza, Dostoyevski)
Ölümdür tek başına yaşanan
Aşk, iki kişiliktir.
"beni öldürdüler wane hala."
"intihar etmeyeceksek içelim bari."
"attaya?"
Belirli bir şey, bir çöküntü falan değil, bir çeşit, keyfimi yeniden bulamama sıkıntısı. (...) Yaşam benim için gittikçe daha zorlaşıyordu; beden keyifsiz oldu mu, yürek de ölgünleşir. Bana öyle geliyordu ki, hiç öğrenmemiş olduğum, ama yine de çok iyi bildiğim bir şeyi, yani yaşamayı unutuyordum.
"Sefalet, fakirlikten daha beterdir efendim!
Bir insanın artık gidecek bir yeri olmaması ne demektir bilir misiniz?
Çünkü,muhterem efendim,her insanın dara düştüğünde çalacağı bir kapı bulunmalı değil midir?
Eğer,çalacağınız bir kapı yok ise; sefalete düşmüssünüzdür demektir..."

suç ve ceza
“Sana verdikleri ismi biliyorsun,
sahip olduğun ismi bilmiyorsun.”

Jose Saramago
Bütün Isimler adli benim çok sevdiğim yalnizlik ve cogul dusuncelerin bolca oldugu Jose Saramago kitabinin ilk sayfasinda yer alır.
insanların artık hiçbirseyi anlamaya vakitleri yok. Onlar herşeyi tüccarlardan alıyor. Ama dost satan tüccar olmadığı için artık insanların dostları yok.

Kücük prens~ Antoine de Saint-Exupéry
kederden ölüyormuş gibi yaparak yürüdüm karanlığa kederden ölerek.
(bkz: yeni hayat)
"Terk edilmek ve özlemek başka başka acılar yaşatıyordu, kaybetmenin acısıyla kavuşamamanın acısı birbirine benzemiyordu"

Ahmet Altan - Kılıç Yarası Gibi.
(bkz: bir insanı tanımanın zorluğu) üzerine:

insanlar birbirini ne kadar iyi anlıyorlardı… bir de ben bu halimle kalkıp başka bir insanın kafasının içini tahlil etmek, onun düz veya karışık ruhunu görmek istiyordum. dünyanın en basit, en zavallı, hatta en ahmak adamı bile, insanı hayretten hayrete düşürecek ne müthiş ve karışık bir ruha maliktir!.. niçin bunu anlamaktan bu kadar kaçıyor ve insan dedikleri mahluku anlaşılması ve hakkında hüküm verilmesi en kolay şeylerden biri zannediyoruz?

niçin ilk defa gördüğümüz bir peynirin evsafı hakkında söz söylemekten kaçındığımız halde ilk rast geldiğimiz insan hakkında son kararımızı verip gönül rahatlığıyla öteye geçiveriyoruz?”
(bkz: kürk mantolu madonna)
"""hem her şey insanın kendi elinde, hem de insan yalnızca korkaklığı yüzünden ne fırsatlar kaçırıyor... bu artık yadsınamaz bir gerçek, bir belit. ilginç bir şey, acaba insanlar en çok neden korkarlar? atacakları yeni bir adımdan, kendi söyleyecekleri yeni bir sözden herhalde...."""

(bkz: suç ve ceza)

(bkz: dostoyevski)
çok şey gördüm...
beni yüzüstü gömün...
Yarar yok bu dünyada! Ölüm varsa yarar yok! Ölüm bütün sihri bozar. Kurtardığın hayatlar da ölür. Aldığın Nobeller de paslanır. Doğduğun evler de yıkılır. Bin yıl yaşa, görürsün!
haddimi bilmiyordum yani. ama aşk biraz da böyle bir şey değil midir zaten? haddini bilmemek, hudutların ötesine geçmeye azmetmek

ustam ve ben
"elleriniz ne kadar soğuktu!" dedim.
Tereddütsüz cevap verdi:
"ısıtın!" ve her ikisini birden uzattı.
görsel
Paragraf ile cümle arasındaki farkı bilmeyen suserleri ortaya çıkarmış başlıktır.