bugün

nedir ki bu? ciddi manada, yıllardır beynimi kemiren soru. hep "sen iyisin. bilgilisin. çekicisin. karizmasın..." pohpohlamalarından sonra, "ama seni arkadaş olarak seviyorum" cümlesini duyduğumda içimi kemiren kriterler.
nedir ki, bir insana aşık olmanın kriteri? ilk görüş? saygı? bilgi? gülümseyiş? nedir a dostlar?

var mı bunun bir şifresi? formülü? tarifi? var mıdır? sen olduğun sürece, kaç kişi sen olduğun için sana aşık olur? ya da iyilik, iyi olmak? bir kriter midir? aşk'ta en büyük ölçüt?

sanmıyorum a dostlar!

yalan söylüyor birileri. ya, "sen iyisin, hoşsun, temiz bir adamsın" diyenler. ya da, aynalara küs olan şu yürek. bir terslik var ama bir yerlerde. bir de hep acele edip de geç kalmaların nedeni nedir acaba?

yeri gelmişken söyleyeyim. mutlu olmak için tüm organlarımın yarısından vazgeçebileceğimi belirtmiştim. yıllar önce. organ bağışlama merkezine gidip de. görevli genç kız gülümsemişti. şaka yaptığımı sanmıştı belki. "mutluluk karşısında, tüm organlarımın yarısını size verebilirim" dediğimde, kahkahayı basmıştı.
ciddiydim ama ben. o kadar ciddiydim ki, birilerinin inmek için çabaladığı o en dipteydim. vurgunlar yiyordum. ciğerlerim sökülüyordu. kan kusuyordum. kabuslarla uyanıyordum geceleri. rüya göremiyordum. kendi kendime konuşuyordum. şarap şişesiyle konuşuyordum. poker oynuyordum geceler boyu. oyun fişleri kaderimdi. ben hep rest diyordum bir şeylere. hayatı kumar sanıyordum.

"beyefendi, tanrı'dan istemeniz gereken şeyleri bizden istiyorsunuz. üzgünüz" diyen görevli kızın küçük ağzını izlemiştim o sabah. ülkemin başkentinde. sinir katsayım, trilyonlarla çarpıldığında, ellerimi masasının üzerine koyup, hafifçe doğrulmuştum. sonra, kulağına fısıldamıştım:

"o zaman bana tanrı'yı getir!"

o günden bugüne, ne gelen var ne de giden!
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar