Ahlâk, insan ilişkilerinde iyi veya doğru veyahut kötü veya yanlış olarak adlandırdığımız değer yargılarını ifade eder. Bazı ahlâk kuralları hukuka temel oluşturabileceği gibi hukuk kuralı haline de gelebilir. Ahlâk anlayışında sosyal, kültürel ve diğer faktörlerin etkisiyle toplumdan topluma farklılıklar olmasına rağmen, ahlâkı tamamen rölatif bir zemine oturtamayız. Normatif ahlâk kuralları, insanlığın başlangıcından günümüze kadar vahiy süreci ile teyit edilen, insan fıtratından kaynaklanan, din, felsefe, mistisizm ve tasavvuf ile derinlik kazanan evrensel bir boyuta sahiptir. iman-ahlâk ilişkisi açısından, Tanrı'nın varlığından ahlâki tecrübeye veya da ahlâki tecrübeden Tanrı'nın varlığına gitmeye yönelik çabalar insanlık tarihinin en eski dönemlerine kadar gitmektedir. Hayatın anlam ve gayesini sorgulamayan, sadece "nasıl?" sorusuyla uğraşarak formüller içerisinde boğulmuş bir aklı, ruhunu yitirmiş, mekanik ve soğuk bir akıl olarak görmek mümkündür. imanî destekten yoksun bir ahlâkî prensip duygu planında yeterince temellenmemiş olup toplumda kolektif bir şuurun oluşturulmasında yetersiz kalır. Kur'an, oluşturmayı amaçladığı insan ve toplumla ilgili değerleri ikame ederken, önce bu değerlerin üzerine kurulacağı bilgi ve iman zeminini oluşturmakta, ontolojik olarak hayat, evren ve insan varlığının anlam ve gayesi ile ilgili doğru bilgilendirmeyi esas almaktadır. Kur'an, insanların akıllarına hitap ettiği kadar gönül dünyalarına da hitap etmiştir. Kur'an'da ibadet ve muamelat (fıkıh) konuları iman ve ahlâkla iç içedir. islâm'da hiçbir ibadet ve muamelât prensibi yoktur ki iman ve ahlâkla bütünleşmemiş olsun..
allaha yakınlık amin dinimiz . hacca gidilirse olur bir de.