bugün

bilinmeyen şey korkutucudur ve çoğunlukla da nefretin yöneltildiği obje işlevi görür. türkiye'deki tüm siyasal akımlar da, tarihi süreklilik içerisinde, bilmedikleri liberalizminden nefret ettiler, onu mutlak bir kötülük sembolü olarak sundular.

ister sağda, ister solda yer alsın bütün akımlar, liberal ilkelerin savunulmasından rahatsız oldular ve liberalizme karşı büyük bir tiksinti duydular. sol siyaset yapanların indinde liberalizm, aşırı bireyciliğin, bencilliğin, köşe dönücülüğün ve sömürünün adıydı.

milliyetçi-muhafazakarlar için liberalizm, batı taklitçiliği ve kültürel köksüzlük demekti. devlet erkanı; liberalizmden, ortadan kaldırılması gereken bir düşmanı anlıyordu.

nitekim 1930'lu yılların başında, dönemin chp genel sekreteri recep peker, liberal demek vatan haini demektir derken, otoriter devlet geleneğinin, liberalizme hayat hakkı tanımayacağını net bir şekilde ifade ediyordu. işin daha da vahimi liberal olma iddiasındaki siyasal partilerin bile, sadece ekonomik alanda liberalizmi savunduklarını, ama kültür ve siyasette milliyetçi-muhafazakâr bir bakışa sahip olduklarını belirtmeleriydi.

özetle, ne sağa ne sola yaranan liberalizm, türkiye'de iki cami arasında binamaz kaldı.
(bkz: objektivizm)
(bkz: ayn rand)
(bkz: http://www.bencil.org)
hakkında bilgi sahibi olmaksızın üzerine çok konuşulmasına müteakip oluşmuş durumdur. liberalizm insan ve ona ait her şeyi kapsar.
takım tutar gibi parti ve ideoloji tutan yurdum insanını zorlayan liberalizme (gerçek liberalizmden bahsediyorum tabii ki) ithaf edilmesi, liberal düşünceden birşey götürmeyecek olan durumdur.