bugün

ukte

acı çekmeyi daha doğrusu acıların içinde yoğrulmayı seven insandır.

nerden mi biliyorum? bende aralarındaydım bir zamanlar.

ne zaman bir sevgilim beni terketse yaratıcılığım tavan yapardı. ne şiirler yazmıştım onlara, ne düz yazılar. hiç birini hatırlamıyorum tabi şimdi. zaman bu. gerçekten en iyi ilaç.

hüzünle beslenen insan deyince aklıma yusuf hayaloğlu geliyor. akçay'da hep aynı otelde hep aynı zamanlarda bulunur. yanında birası, duruma göre rakısı, kaptırır kendini.

mazoşist desen değil. aşık desen işte o. çok çeken insanlar. sevilmeyi beceremeyen insanlar. sürekli bir şerefsize rastlayan insanlar.

ama birde şu var. her aşka olmayacak ruhuyla yaklaşırlar. bir neden ararlar. neden ben?

(bkz: merhaba nalan) (bkz: yusuf hayaloğlu)
hayatta insanin gercek anlamda kişiyi yasattiran sey hissetmektir. insan bu alemde hissetiği kadar yasar. ister hüzün, ister kin ister hüzün farketmez. zaten bunlari hissedemediği ve duygu kötürümlüğüne ttuldugu vakit kişi yasayan bir ölü yani zombi olur.
hüzünle karışık
kadın tokluğuna çalışan erkek