bugün

yaşam kalım savaşıdır. sevdiğin insanlar için mücadele edersin. okur, eğitim alır, diğer rakiplerinle mücadele edersin. söversin, konuşursun, savunursun kendini; mücadele edersin.

ömür boyu çalışırsın, statü olarak ve hayatta kalmak için mücadele edersin.

ölene dek bitmez.

ölene dek nefes alırsın.

ölene dek yemek yersin.

ölene dek üremeyi istersin kendi isteğin dışında, iç güdüsel olarak.

eğer bunlardan bir tanesini kesersen hayatta kalma şansın azalır.
bazen neşe bazen keder akıp giden.
neden yaşadıklarını bilmeyen insanların yaşadığı yaşam süresi.
bu aralar pek bayat.
400 metre yarışı gibi. Kimisi en arkadan başlar kimisi en önden. Ancak herkes aynı mesafeyi koşar.
hayat=bok
bok=hayat

(bkz: boklu hayat)
5 harflidir.
uzun bir yol belkide kısa göreceli bir şey ve her geçen gün bir önceki günü aratıyor her gün daha kötü olamaz diyosun ama dahada kötüleşiyor, sürekli bir hedefin oluyor gelecekte mutlu olmayı hedefliyorsun bir şeyler için çalışıyorsun ama hiç bir şey daha iyi olmuyor sadece zaman geçiyor ve geçmişe duyulan özlem artıyor. Geçmişe duyduğun özleme karşın geçmişe gidemeyeceğini bildiğin için hayatı gelecekte arıyorsun bu seferde anı yaşayamıyorsun ve her geçen gün artık senin geçmişin oluyor bu şekilde günler günleri kovalıyor işte hayat bu kovalamacadır.
hayatı dinleyerek değil yaşayarak öğrenirsin.
dert etmem gereken o kadar çok şey varken şuanda tek derdimin acıkmış olmam olması beni garipsenecek boyutta güldürüyor.
Namazsız ezanla ezansız namaz arasındaki bölümdür hayat.
Harun'un da dedigi gibi;

Hayat,

herkes evindeyken, her sey yolundayken dur diyendir.
Artik eskisi gibi hayal kurmuyorum senin uzerine arkadasin dunyada bir sahtekar ikinizi de yok sayiyorum artik bir insani bu kadar yipratip atamazsiniz sizi tanidigim günün amk.
Size her an ihanet edebilecek kadar adidir. Her an mutlu edebilecek kadar iyidir. Karaktersizin tekidir.
bokum gibi.
görsel
garip, anlaşılmaz bir şey.

başını zaten hatırlamıyoruz hiçbirimiz. anne karnındaki süreç, doğum, o ilk nefes, sonrasındaki ilk yıllar. hafızamızda bunlar yok. hayal meyal 3-5 erken çocukluk anısı o kadar...

ölüm, zaten başlı başına bir muamma. ne zaman olacak, nasıl olacak? belki aklımıza bile gelmiyor ama bir gün birimize bir bıçak saplanacak, birimiz bir kazada başımızı bir yere vurup öleceğiz, birimiz belki 10. kattan düşüp paramparça olarak ölecek. bir kalp krizi, yaşlılık sonunda solunum durması... böyle uzun bir liste, daha kötüsü sonrasında ne olacak onu da bilmemiz imkansız.

belki de hayatımız öleceğimiz gerçeğini unutmak için geçirdiğimiz sancılı bir süreç.

ilgili olarak,
doğum (bkz: #26509593)
ölüm (bkz: #26508858)
Meyvenin bir daldaki serüvenine benzer. Olgunlaşan meyveler çoğunlukla daldan kopar ve düşer ve yerde çürümeye başlar. Kimi zamansa meyve dala sımsıkı tutunur. Cürüse bile dalda çürür. Rüzgar savurur, yağmur bastırır ama o dala sımsıkı tutunmuştur.
Elbet bi gün çürüyeceğiz. Yerde veya dalda. Ama nasıl çürüdüğümüz önemli. Hayat bize farklı konumlar, zorluklar, tavizler sunabilir. Yağmur herkese yağar, rüzgar herkesi savurur. Biz görmesek de bu böyledir. Hiç kimse instagram, twitter, facebook da gördüğümüz gibi bi hayat yaşamıyor. Görmemizi istedikleri hayatlarını paylaşıyorlar yalnız. Dertlerimiz olmasa mutluluğun kıymetini bilir miydik?
Güneş batmasa aydınlığın, özlem duymasak vuslatın kıymetini bilir miydik?
Hepimizin ayrı bi sınavı var. Sen benimkini görsen de görmesen de var. Yağmur fazla zorlamaz beni ama rüzgar da hiç eksik olmaz tepemden.
Mühim olan nerede, nasıl çürüdüğündür. Sen savaş ve hayata tutun ve unutma hayat yağmur ve rüzgardan ibaret değildir, meyveyi besleyen ağaç da hayattır.
su an hayatım bukalemün alacağım rengine karar veremedim kıvamında geçiyorken bir de çözmek istediğim bir mesele var aslında benim korkum olması aşikar olan ama birçok insanında düşünmeden kendini alıkoyamadığı lan bu kadar didiniyoruz bu hayat için lan zaten öleceğiz ? çok anti-modern gelebilir geceyi gündüzü ibadete vermek, ki aç kalır bir namazın secde bölümünde ruhunuzu teslim edebilir insan. burası mı orası mı karmaşası içinde hayatı sürdürmek çok zor ya da ben hakikatı tam anlayamadım ama hayatın çok da ciddiye alınmaması zarar doğurur çok da ciddiye alınmasıda zarar doğurur herşeyi ayarında yaşamak olağan birşeyken biz bunu beceremiyoruz bundan dolayı hayatın karmaşasında yuvarlanıp zedelenerek yol alıyoruz.
tercihlerden ibaret.
Hayat bisiklet surmek gibidir, dengede kala bilmek icin devam etmelisniz, yoksa dusersiniz.
bazen fırtına bazen de güneş eşliğinde ilerlediğimiz yol.
biz planlar yaparken tanrı nın yukarıdan gülümsediği oyun bahçesi.
Bataklıkdır hayat.
Kimi en dibinde başlar bu bataklıkta yaşamaya, kimi daha yeni düşmüştür. Çırpınmak daha derine iter.
Hayat denizdeki dalgalar gibidir.
Karşı koymaya çalıştıkça yorulursunuz, kendinizi dalgaların kollarına bıraktığınızda hangi kayaya vurulduğunu zu göremezsiniz, nasıl bir canavara dönüştüğünüzü fark ettiğinizde, siz artık o denizin canavarısınızdır.
Hayat, hiçbir seçiminize önem vermeyen, sizi sevmeyen bir müdür gibidir. Istediği zaman sizi silebilir, onun için ne kadar önemli bir şey yaptığınızın hiçbir önemi yoktur. Aslında herkes biraz hiçtir bu hayatta, önemli olan p*ç olmamak.
bileti alınmış ama kaçırılmış trenin ardından başkaları ile yolculuk etmek gibidir. ayrıca mor ve ötesinin bir şarkısıdır.