bugün

baymaya başlamıştır.
insanı,allam kim bunlar,kim bunlar diye delirttigi dizidir..o dönemi,eh fena deil,bir formatta vermeye çabalayan bir yapım..
26 ekim tarihli bölümünde en etkileyici yeri şüphesiz taylan özgür'ün öldürüldüğü sahnedir.*
ancak şöyle bir çelişki vardır: * deniz gezmiş'in okumuş olduğu ve sonradan atıldığı okul istanbul üniversitesi'dir. arkadaşlarıyla bu yüzden ankara'dan istanbul'a gelmişlerdir. ve taylan özgür okuldan çıkmaya çalışırken öldürülmüştür.
fakat gerçekte deniz gezmiş son mektubunda ''ankara'da 1969'da ölen arkadaşım taylan özgür'ün yanına gömülmek istiyorum.'' gibi bir ifade kullanmaktadır.
(bkz: nasıl bir çelişki bu) *
Mahir Çayan'ı halen göremediğimiz dizidir.*
bütünüyle solculara güzelleme yapmak icin yapilan ama nedense onlarin sürekli güzellestirmeye ve sevimli kilmaya calistiklari dönemin devrimci gencleri her bir bölüm sonunda bende biraz daha tiksinti ve antipati yaratiyor. bence dizinin basarisi bu konuda sorgulanmalidir.
bu dizi izleyeme baslamadan evvel deniz gezmis adi bende daha cok saygi uyandiriyordu. simdi ise, kliselerden ve sacmaliklardan baska birsey konusmayan bir lüzumsuz izlenimi yaratiyor.
bir ara yasemin'in yaşlılığını hülya avşar oynayacakmış söylentileriyle izleyici kitlesinin çoğunu kaybetmenin eşiğinden dönen dizidir.
siyasi gelişmelere biraz daha değinmesi gereken dizi. ahmet ile yasemin'in aşk öyküsü iyice baymaya başladı.
ya benim kafam karıştı ya da bugünkü bölümünde feci bir zaman hatası oldu. ahmet'in annesi gece vakti, eve geldi, hala orada otururken, sabah oldu, takas gerçekleşti, grev başladı, sonra tekrar eve döndüğümüzde ahmet'in annesi hala oturuyordu gece vakti. ya ertesi gün de tekrar geldi, ya da ben bir noktayı kaçırdım diye düşünüyorum.
sonradan aklıma birşey daha geldi; grev başlıyor. millet halayda falan..gündüz oluyor bu olaylar..sonra ordaki adam ayla'nın yanına gidip siz de gelmez misiniz diyor, ama tam odaya girmeden önce ayla, ahmet'in annesi ile konuşuyordu ve vakit geceydi. hatta ayla "gece gece rahatsız ediyorum" diye girmişti söze.

gene de güzel bir bölümdü, önceleri efendi çocuk bravo dediğimiz yaşar'a da ufaktan gıcık olmaya başladık dur bakalım.
her izleyisimde bana sürekli yabancilasma efekti yasatan dizi. kardesim bir defa nedir bu bacaklar böyle; hepsi sütün gibi. üstelik hic mi kapanmaz bu bacaklar... bir kere olsun...

sonra efendim, tüm türkiye abaza dolasirken, bu dizide herkesin bir yavuklusu var, üstelik de mütemadiyen bu yavuklular bulduklari her yerde yiyisiyorlar. hangi ülkeden bahsediyor bu dizi alla'sen
ülkemin çok sevgili güzel insanları tarafından karşısında hayatı durduğu dizilerden sadece bir tanesi...
sevim mehmet'le evlenirken kooperatifteki eve geçeriz diyordu. tek katlı kooperatifi de icat etmiş oldular.
izlediğim son bölümü itibariyle kararım odur ki yasemin denilen angutumsu karakter safi mal ve hatta inekimsi terliksi hayvan. ha sahi karakter demişken esasında siz de hak verirsiniz ki karaktersizin önde gideni... neyse onu da geçtim o yaşar dallaması var ya ulan ne şin var faşistlikte hakikaten batı uydurması avanak kalabalıkları bölük pörçük etmek için fitne aracı olan bu safsatanın safında nasıl yer alırsın... ama ışık ablaya iyi bakıyorusun hem de tam olması gerektiği gibi ki buraya "nokta" koyalım. ama o senarist denen dallamaya da iki çift lafımız olmalı ya şimdilik neyse diyelim. deniz çıkıntısına gelmeden yapamayacağım. son bölümdeki halin hiç hoşuma gitmedi kesin dayak yemeli sahicisinden dayak... deniz yavuklusu olcak şırfıntıya hiiiç bi şey demiyorum denize ancak öylesi yakışırdı zati... nerde ışık nerde o şırfıntı...

ahmet melankoliği... sana hiiiç bi şey demiyorum belanı bulmuşsun zati, mal herif yaa.

ya necdet olum azıcık "erkek" ol ya... o yasemini o kadar seviyorsun bir kere şöyle erkek gibi kavramadın avradını... yani nasıl desem sende de hata var... yok mu? ama ahmet denen süzmeye on çekersin o ayrı *
o değilde rüya diye dünyalar tatlısı bi bıcırık vardı onu 2 bölümde nasıl kabusa çevirmişler anlamadım.
ekranlarda yayınlanan en kaliteli dizilerden biri.
bir dönemi, o dönem yaşananları, insanlarının fikir mücadelelerini verebilmek için ne zorluklar çektiklerini,o dönemki ilişkilerdeki sıcaklığı çok güzel anlatan dizidir.
güzide ve necdet üniversiteye hazırlanırken, ahmet ve yasemin rüya'ya kardeş yapmaya karar vermişler, zamanı gelmişti doğrusu.
cansel elçin' e her bölümünde bir daha aşık olunan geçtiği zamanın koşullarını ayrıntılarıda unutmadan anlatan, yasemin ile ahmet in aşkıyla göz dolduran pek kaliteli güzel dizidir.
uzun bir bunalım döneminden sonra buram buram ask kokan sahnelerin izleyiciyle buluşacağı dizi. hadi yine iyisiniz.
ahmet'in sesi kimse dublajı kim yapıyorsa çok sevdiğim bu sesi barındıran dizi. aynı ses; yemin'de ve sanırım son olarak kelebek çıkmazı'nda da mevcut.

yarınki bölümde;
--spoiler--
yasemin ve necdet hapse düşüyor. vay anasını sayın izleyiciler. tam biz sevinmiştik oh ne güzel ahmet ile yasemin kavuştu diye. yok azizim sevinmicen hiç.
--spoiler--
dönemin önemli devrimcilerinin uyduruk bir aşk hikayesine meze edildiği dizidir. büyük tarihsel hatalar içermektedir. ya aşk dizisi çekin ya da tarihi doğru anlatan belgeseller. olmamış!
dün izlediğimiz bölümüyle yine kalpleri fethetmiş dizidir. bir ara fena korktuk, ahmet-yasemin aşk yörüngesine kayacak toptan diye ama neyse ki topladı kendini dizi. he arada da hatalar olmuyor değil.olsun; ama yine de müzikleri ve şarkılarıyla cillop gibi dizi.
ahmet ve rüya alışımına maruz kalacağız bu önümüzdeki birkaç bölüm.
yasemin ile necdet gibi suya sabuna dokunmayan iki insanın suratlarının halini görünce aranan gençlerin başına gelenleri hayal dahi etmemize imkan vermeyen ve bize "aslında o dönemlerde yaşamadığımız iyi olmuş canım " diye düşündürten dizidir. Ha bir de denizlerin idamını canlandırırken hıçkırıklara boğması beklenen, bu ülkenin ziyan edilen evlatlarını ve hiçten idam sebeplerini ekran başında ki ilgisiz milyonların evine, gözlerine sokması istenen dizidir.
hiç değilse, devrimcileri "haklı" gösterdiğinden - ki "haklı göstermekte haklıdır" - beğenilen dizi...

(bkz: dizilerde bile faşistlerin tipsiz olması)
dönemin toplum polisinden bir defa daha nefret etmemi, edilmesini sağlamış dizidir. ayrıca mahir çayan, ibrahim kaypakkaya gibi isimler ne zaman görülecek diye de merak ettiren dizi olmuştur.
hepimiz necmettin'iz sloganları, ikea perdeler, araya sokuşturulması unutulan eski kelimeler.. iyice özensiz bir hal almaya başlamış dizi.

ayrıca, ahmet karakterine artık kıl olmayan erkek kalmıştır merak edilesidir.
Lale mansur gibi başarılı bir oyuncuyuda kaybetmiş dizidir. yayınlanan son bölümünde jenerikten adı çıkarılmıştır.