bugün

bunun dahada rezili vardır.

Güzel umutlarla gidilen halı saha maçında sıçma rekoru kırıyosunuzdur. Ayağa her gelen top rakibe hediye olmaktadır. Rakip oyuncular sizi maymuna çevirmiştir. Takım arkadaşlarınızın da size güveni sarsılmıştır.

Zil çalmış ve maç bitmiştir. Skor beraberedir. Atan kazansın denir. Herkes ok leşir. O gazla ulan bugünkü rezilliği bir golle süslüyeyim dersiniz. Öküz gibi koşup pres yaparsınız, her topa ayağınızı uzatırsınız. Hatta avuta giden topa bile. Sonra o avuta giden top sizin ayağınızdan kalenize gol olur.

Takım arkadaşlarınız sizi Sivok a benzetir. Yer yarılır, ama siz hala yeryüzündesinizdir.

(bkz: Utanıyorum sözlük)
(bkz: rezalet oynamak)
şu baskı yok mu baskı... çok pis bi şeydir. en olmadık, en hazırlıksız zamanınızda yakalar sizi.

ben masa tenisi oynarım. çok da iyi oynarım normal şartlar altında. gel gelelim bi sıçıp sıvama korkusu sinmesin üzerime... gerçekten sıçarım o vakit, gerçekten sıvarım.

halı sahada gaza gelmek de aynı şekilde. sahaya "lionel messi lionel messi" tezahüratları eşliğinde çıkarsın ama elin ayağına dolanır. bu kadar da üzerimize gelmeyin kardeşim.

önemli olan kitle galiba böyle durumlarda. izleyenler arasında hoşlandığın kız falan olmayagörsün bir yol... mümkünatı yok gaza gelip sıçacağına dalalettir bu.

yalnız masa tenisi mevzuuyla neden başladım onu anlayamadım. internet mahir falan değilim, yanlış anlaşılmasın. takım elbiseyle de oynamam, kravatla hiç oynamadım, böyle.