bugün

Eminem'in hisli bir şiiri:

Hiç bilmezdim..
Hiç bilmezdim..
Mikrofon kontrolü bir-iki
Hiç bilmezdim..
Kim bilebilirdi ki?
Hiç bilmezdim..
Kimse düşünemezdi
Hiç bilmezdim..
Orospu çocuğunun biri çıkıyor
Hiç bilmezdim..
ve birkaç milyon kaset satıyor
Hiç bilmezdim..
ve diğer or*spu çocukları şok oluyor
Hiç bilmezdim..

Ben siyah müziği yapmıyorum,
beyaz müziği de yapmıyorum
Ben lise öğrencileri için kavga müziği yapıyorum
Arabamı bunun gibi sürdüğümde hayatları riske atıyorum {*lastik sesleri*}
Bunun gibi bir bıçakla hayatları riske atıyorum (AHHH!!)
Kahretsin, muhtemelen benim teybin içinde olduğumu sanıyorsundur
Kamyonunun arka koltuğundayım, elimde gerili bir koli bantıyla,
eğilmiş bir şekilde,
Üstüne atlayıp seni kafandan kaparak onu ağzına yapıştırmayı düşünüyorum,
sonra mı? Tahmin edebilirsin..
Oww - ağzıma dikkat etmemimi istiyorsun, nasıl?
Göz yuvarlaklarımı çıkarıp döndürecek misin?
Bak - Senin evini yakıp yıkarım,
Yanan mobilyalarını dışarı çıkaramayasın diye kazayla da arabamla yangın musluğuna çarparım
(Oh Tanrım! Oh Tanrım!)
pardon, bir yanlışlık olmuş olmalı
Başkan Clinton beyaz sarayda s*kini yalatırken benim şarkı sözlerimi düzeltmemi mi istiyorsunuz?
{*öğğkk*}
S*ktir edin, uyuşturucu alın, fahişelere tecavüz edin
Gay klüpleriyle, makyaj yapan erkeklerle dalga geçin
Farkına varın, uyanın, biraz mizah duygunuz olsun
Müziği sansürlemeye çalışmayı bırakın,
Müzik çocuklarınızın eğlencesi için
Ama küçük Eric terastan atladığı zaman beni suçlamayın
Onu gözlüyor olmalıydınız - anlaşılan siz anne-baba değilsiniz

Çünkü hiç bu kadar büyüyeceğimi bilmezdim
Bu çocuğu etkileyeceğimi hiç bilmezdim
Onun bileğini kesmesine neden olacağımı hiç bilmezdim
Onun bu kancığa vurmasına neden olacağımı hiç bilmezdim
Bu kadar büyüyeceğimi hiç bilmezdim

Peki bu ülkeye silahları kim getiriyor? (Hmm?)
Oysa geçenlerde Londra üzerinden gümrükte bir plastik oyuncak tabancayı bile sokamadım
Ve geçen hafta, bir Schwarzeneggar filmi izledim
Bütün or*spu çocuklarını bir uzi ile vuruyordu
Ön sıralarda iki küçük çocuk gördüm
17 yaşındaki amcalarıyla birlikte öndekilere "yürü lanet olası" diye bağırıyorlardı
Oysa ben onlara bir, "tavsiye gibiyim, iyi biri olmazsanız bakın benim gibi olursunuz diye
Birde ben şiddeti sever misiniz diye sorunca köpüren aynı anne babaları yok mu?"
Kasedimin çocuklarına küfretmeyi öğrettiğini söylüyorlar
Peki 12 yaşındaki kızının yapmasına izin verdiğin makyaj n'olacak? (Hmm?)
Peki bana çocuğunun hiç küfür bilmediğini söyle
Okul servisinin şöförü ona bağırıyor ve onu pis bozuyor
("Otur s*ktiğim bir yere, seni küçük *mına kodumum p*çi!")
Zaten s*k öğrendiğim ilk kelimeydi
Üçüncü sınıfta beden öğretmenime orta parmak hareketi yapıyordum (buna Bak!)
O yüzden anla, nasıl dövüldüğümü
Üstüme işerlerdi, beleş yemek yerdim, ve her 3 haftada bir okul değiştirirdim
Hayatım eski karıma ne kadar da çok benziyor (ne?)
Peki hayat 19 milyon or*spu çocuğu benim gibi olmak için büyüyorsa
Ne kadar kolay olabilir ki?

Çünkü hiç bu kadar büyüyeceğimi bilmezdim
Bu çocuğu etkileyeceğimi hiç bilmezdim
Onun bileğini kesmesine neden olacağımı hiç bilmezdim
Onun bu kancığa vurmasına neden olacağımı hiç bilmezdim
Bu kadar büyüyeceğimi hiç bilmezdim

Hiç bilmezdim..
Yeni bir evim ve arabamın olacağını
Birkaç yıl önce sizden daha fakirdim
Ağzım o kadar bozuk değil, değil mi?
S*ktir bok göt kaltak a*cık, shooby-de-doo-wop (ne?)
Skibbedy-be-bop, Christopher Reeves
Sonny Bono, skiler atlar ve birkaç ağaca çarpıyor (HEY!)
Kaç salak beni dinleyecek
ve bir hocaya, oğlana, kıza sinirlendiğinde okula gidip ateş edecek?
"Ben değildim, eminem kasedinde yap dedi!"
Kahretsin! Bir kalemle ne kadar zarar verilebilir ki?
Sizin kadar benimde moralim bozuk
Siz benim yerimde olsaydınız hanginiz bilebilirdi ki?
Eminem aldığınız bir madde gibi olacaktı
Sonra size silah aldırıp bir polise ateş ettirecekti
Ben gene sadece dedim ama ne kadar geri zekalısın ve onu yapar mısın yapmazmısın bilemem...

Çünkü hiç bu kadar büyüyeceğimi bilmezdim
Bu çocuğu etkileyeceğimi hiç bilmezdim
Onun bileğini kesmesine neden olacağımı hiç bilmezdim
Onun bu kancığa vurmasına neden olacağımı hiç bilmezdim
Bu kadar büyüyeceğimi hiç bilmezdim..
Kadınlar,
Güzel kadınlar.
hepside,
Tam bir üzüm salkımı,
En lezzetli taneler,
Hep çöplere asılı.

Uzun bir şiirimden
Bir parça.
Gözlerim maviliğin ruhudur.
Fecirlerin tebessümü içer.
Berraklığında ilah çocukları uyur
Ve emer sükutu beyaz gölgeler.

Ahmet arif.

Yaz mevsiminde beyaz gölgelerin seyri zor. Gece uyumamamız bundan. Belki bir beyaz gölge doğar odamızın tam ortasında, perdeleri yırtmamızın hayali ile doğar. Bir de konuşsak tam olacak. Tam olacak hürriyet!
Türk Oğullarına

Düşman yine öz yurduna el attı,
Mezarından ata'n kılıç uzattı,
Yürü diyor, hakkı zulüm kanattı,

Attilâ'nın oğlusun sen unutma!
Medeniyet deme, duymaz o sağır;
Taş üstünde taş kalmasın durma kır:
Kafalarla düz yol olsun her bayır,
Attilâ'nın oğlusun sen unutma!

Koş, Pilevne yine al bayrak taksın,
Gece gündüz Tuna suyu kan aksın,
Yaksın kahrın, bütün Balkan'ı yaksın;
Attilâ'nın oğlusun sen unutma!

-Ziya Gökalp
Cep delik cepken delik.
Çarık delik potin delik.
Sabah akşam sade ekmek,
Yanında katık bitik.
içtiğin su parayla.
Alın terin bedava
iki gülmek bir pirzola,
Doyuyoruz kahkahayla.
Felek biz sana ne ettik.
Değerimiz bir metelik.
Koskoca bir handa,
Bir zorbanın kölesiyik.

Bana ait.
Kandilli'de, eski bahçelerde,
Akşam kapanınca perde perde,
Bir hatıra zevki var kederde.

Artık ne gelen, ne beklenen var;
Tenhâ yolun ortasında rüzgâr
Teşrin yapraklarıyle oynar.

Gittikçe derinleşir saatler,
Rikkatle, yavaş yavaş ve yer yer
Sessizlik dâima ilerler.

Ürperme verir hayâle sık sık,
Hep bir kapıdan giren karanlık,
Çok belli ayak sesinden artık.

Gözlerden uzaklaşınca dünyâ
Bin bir geceden birinde gûyâ
Başlar rü'yâ içinde rü'yâ.

Yahya Kemal.
Kaç bin yıllık hasretimin koncası,
Gözlerinden,
Gözlerinden öperim,
Bir umudum sende,
Anlıyor musun?
Beden ölür çürür cana bakın siz
Kim kiminle yürür ona bakın siz
Bırakınız dönsün dönme dolaplar
Haktan hakikatten yana bakın siz

(bkz: Abdurrahim Karakoç)

ruhun şad, mekanın cennet olsun...
Duruyorum,
Bazen olduğum yerde.
uzun uzun dalıyor gözlerim.
Fırtınalar kopuyor içimde.
Yuvarlanıyorum,
Birden çok derinlere.
saplanıyor böğrüme bir sancı.
Kan kusturan bir ciğer marazı.
Sıkıştırıyor her tarafımı,
Bazen bir kalp ağrısı.
Yırtıyor her yanımı,
Onarılmaz derin bıçak yarası.
Sanki kazandığım,
Son ekmek parası.
Sevgimin bedelisin,
Bu günümün sebebisin.
Sen, benim başımın belası.

Bana ait.
"Bak göğün balkonlarından geçmiş seneler
Eski zaman esvaplarıyla eğilmişler
Hüzün yükseliyor güler yüzle, sulardan

Seyret bir kemerde yorgun ölen güneşi
Ve uzun bir kefen gibi doğuyu saran
Geceyi dinle, yürüyen tatlı geceyi"
uzunca zamandır görmeyeli seni
bir başka kadın, bir hoş olmuşsun
kollarıma alıp sarmayalı seni
beyaz peynir gibiydin kaşar olmuşsun.
Söner şimdi, manzûr olurken demin
Hayûlâsı karşımda bir âlemin

Açılmaz ne bir yüz ne bir pencere
Bakıldıkça vahşet çöker yerler

Geçer baş sokaktan hayalet gibi
Şitabân u pûşide-ser bir sabi

O dem leyl-i yâdımda, solgun, tebâh
Sürûr bir kadın bir rıda-yı siyâh

Tevfik fikret.
ki kalp arasında en kısa yol:
Birbirine uzanmış ve zaman zaman
Ancak parmak uçlarıyla değebilen
iki kol

Merdivenlerin oraya koşuyorum,
Beklemek gövde gösterisi zamanın;
Çok erken gelmişim seni bulamıyorum,
Bir şeyin provası yapılıyor sanki.

Kuşlar toplanmışlar göçüyorlar
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.

cemal süreyya
Cep delik cepken delik.
Çarık delik potin delik.
Sabah akşam sade ekmek,
Yanında katık bitik.
içtiğin su parayla,
Alın terin bedava.
iki gülmek bir pirzola,
Doyuyoruz kahkahayla.
Felek biz sana ne ettik,
Değerimiz bir metelik.
Koskoca bir handa,
Bir zorbanın kölesiyik.

Bana ait.
Öyle yıkma kendini,
Öyle mahzun, öyle garip...
Nerede olursan ol,
içerde, dışarda, derste, sırada,
Yürü üstüne - üstüne,
Tükür yüzüne celladın,
Fırsatçının, fesatçının, hayının...
Dayan kitap ile
Dayan iş ile.
Tırnak ile, diş ile,
Umut ile, sevda ile, düş ile
Dayan rüsva etme beni.

(bkz: ahmet arif)
"Güzel kadınları severim
işçi kadınlar severim
Güzel işçi kadınları
Daha çok severim"

Orhan veli.
"fabrika dumanlarında resmin 
kirli ve temiz haritaları doldurmuşsun 
hatırasız ve geleceksiz bir iç deniz gibi 
aşka veda etmiş topraklarda durmuşsun."
Sonbaharda yapraklar gibi,
Sararıp düştün yerlere,
Savurdu rüzgar seni,
Benden alıp başka ellere.

Bana ait
ben anlamam şiirden.
Hasat Beklerken…

Hasat vakti gelmiyorsa hayatın,
Sen ekmeye devam etsen ne fayda.
Bir sevdada geçmemişse hiç adın,
Ömür tüketerek yitsen ne fayda.

Var mısın, yok musun; bir sor kendine,
Her şartta varacak ömrün son güne.
Yarım kalan şarkıların hüznüne,
Kalbini bırakıp gitsen ne fayda.

O yüzden yaşamak, tek seçeneğin,
Dünyada zamanın dolana değin.

29.04.2019 / (bkz: alper şirvan)
hatırlarım bir akşam bir yokuşa durmuştum
iri atlarınız macardı, dantelleriniz alman

ne göksu'da bülbül dinlemek ne abdülhak şinasi bey
ıpılık bir sevgi geçerdi ara sıra içimden o zaman

siz ne zaman öldünüz allah aşkına yani ne zaman
kirli karlar bile erimemişti haber yoktu nisandan

rüştü paşaydı deli rüştüye çıkmıştı adı osmanlı ordusunda
o zaman hamitti padişah kocaman bıyıkları kocaman

o günlerde her şey akıp giderdi biz de şaşardık
hürriyet meşrutiyet otuz bir mart falan filan

gemiler de öyle boğazdan aşağı boğazan yukarı
bıyıklarını burardı umursamazdı paşa kocam o zaman

rüştü paşaydı sakallıydı belki sadece sakallıydı
ki sakallar geçmişinde her halde bir orman

bir oğul bir kız iki gelin bir damat isviçre lozan
nasıl ağladığımı ben bilirim bir yangının ardından

uykularım bölünüyor artık şu konağı bekliyorum
söyle ey muhabbet kuşunun tüyü söyle ölüm ne zaman

hep bir şeylere baktım bir şeyleri korudum kızdım
kızgındı haremi vardı sakallıydı rüştü paşa o zaman

hatırlarım bir akşam bir yokuşa durmuştum
iri atlarınız macardı, dantelleriniz alman

bahriye nazırı tevfik paşa mütarekeler falan
dünya nasıl çekilirdi ayaklarımın altından

annemin sonsuz giysileri bir telaşı bileyen tramvay
ben ne güzel çocuktum yalnızlıkların ardından

yeniköyde bir yalı, fatihte evler, ayışıklı bir zaman
rüştü paşaydı adı, yıldızda ve dömekede kahraman

herkes ne zaman ölür elbet gülünün solduğu akşam
aldım anlayamadım öldüm anlayamadım almadığım bir akşam

daha önce hiç ölmedim temmuzum ve incilerimle
göksuyu ışıklarla teşrif ettiğimiz akşam

ne zaman gülüm solar, ne zaman deniz, ne zaman akşam
ne zaman gemilerdi, ne zamandı paşa kocam

artık başucum dinlendirir bir şamdanın süsünü
söyle ey göksu akşamı hafız burhan ölüm ne zaman

mevlutlar okunur, dalgalar kalır bir geminin ardından
öldüm ben, saffet hanımefendi, salihat-ı nisvandan.

bir gün "hürriyet" üzerine bir kitap yazarsam kitabın başlığı "hürriyet, meşrutiyet otuzbir mart falan filan" olacak. ya da girişte o beyti vereceğim direk.
sesinde ne var biliyor musun, hatırlayamadığım şeyler var

sesinde ne var biliyor musun, hayaller kurup bir kuşa anlatmak var.
Ben miyim bu şeylerin sahibi?
Kafamda bir çocuk var, meraksız.
iç âlemim oyuncaktan farksız;
Odam, içime bir ayna gibi.
Bir ışık oyunu var tavanda
Gölgeler seslerle birleşiyor
Ve bir karga beynimi deşiyor
Azaplar kemirdiğim bu anda.
Kardeşini öldürüyor Kaabil,
içimde bir yalnızlık duygusu,
Ölüm kadar uzun yaz uykusu,
Sıkıntı ile geçilen sahil.
Bağlanıyor bir iple, bir sürü
Düşünce köyleri birbirine,
Çöküyor her şeyin üzerine
Hülyam boyunca kurduğum köprü.
Ve doluyor sessiz, ordularım,
Durmadan dinlenmeden odama.
Urbam içinde yatan adama
Hayretle bakıyor dört duvarım.
Kardeşini öldürüyor Kaabil,
içimde bir yalnızlık duygusu,
Ölüm kadar uzun yaz uykusu,
Sıkıntı ile geçilen sahil.
Ve delirmenin tatlı vehmini
Sessizlik odama dolduruyor.
Kargam hâlâ başımda duruyor
Bulmak'çün beynin cehennemini.
Düşüp yatağın dalgalarına
Günlerce sürüyor bu yolculuk.
Durmadan akıtıyor bir oluk
Korkuyu sükutun mezarına.
Kardeşini öldürüyor Kaabil,
içimde bir yalnızlık duygusu,
Ölüm kadar uzun yaz uykusu,
Sıkıntı ile geçilen sahil.
Dünyaya tek gelen insan gibi
Atılıyorum bir Hint dağına.
Giriyor kafamın darlığına
Kimsesiz dünyaların sahibi
Gidip gidip gelmede aynı his
iskeleye ulaşmıyor çima
Dikiliyor ansızın karşıma
Boynum kalınlığındaki ceviz.
Kardeşini öldürüyor Kaabil,
içimde bir yalnızlık duygusu,
Ölüm kadar uzun yaz uykusu,
Sıkıntı ile geçilen sahil.

Orhan Veli Kanık.
ben az konuşan çok yorulan biriyim
şarabı helvayla içmeyi severim
hiç namaz kılmadım şimdiye kadar
annemi ve allahı da çok severim
annem de allahı çok sever
biz bütün aile zaten biraz
allahı da kedileri çok severiz hayat trajik bir homoseksüeldir
bence bütün homoseksüeller adonistir biraz
çünki bütün sarhoşluklar biraz
freudun alkolsüz sayıklamalarıdır siz inanmayın bir gün değişir elbet
güneşe ve penise tapan rüzgarın yönü
çünki ben okumuştum muydu neydi
biryerlerde tanrılara kadın satıldığını
ah canım aristophones barışı ve eşek arılarını hiç unutmuyorum
ölümü de bir giz gibi içimde
ölümü tanrıya saklıyorum
ve bir gün hiç anlamıyacaksınız güneşe ve erkekliğe büyüyen vücudum
düşüvericek ellerinizden ve
bir gün elbette
zeki müreni seveceksiniz
(zeki müreni seviniz)

Arkadaş zekai özger.
"...
Ben senin en çok bana yansımanı sevdim.
Bende yeniden var olmanı, benimle bütünleşmeni,
Mertliğini, yalansızlığını, dupduruluğunu sevdim.
Ben seni sevdim, ben seni sevdim, ben seni…"