bugün

(bkz: nevizade geceleri)
yenisi gelir.
son gece sarılır sıkıca yatarsın, içinde gitmesine daha pek çok saatin olması sevinciyle ama o saatler geçer gider, gözünü açtığında o sevimsiz sabaha hala içinde vardır mutluluk kırıntısı çünkü vardır daha gitmesine hala bir kaç saat. uyuyordur o, bir süre izlersin daha sonra dayanamaz öpersin, gözlerini açar sana bakar, gülümser küçücük... gidersin onunla birlikte uğurlamaya, son saniyeler "bu son öpücük hadi git!" lerle geçer. ve otobüs kalkar gider, ne kadar kendine güvenen güçlü biri olsan da eksilmişsindir o an, mp3 playerı takar, kendince sosyal ortamlara girersin gitsin diye o boğazındaki burukluk... akşam eve gidersin, oda son bıraktığınız gibidir, yorganda koku, yastıkta uzun bir saç teli... işte bu en büyük kabustur giden sevgilinin ardından.
bir dakika daha dur...
sadece bir dakika...
söylemek istediğim bir şeyler var sana, ve ilk cümleyi bulamıyorum ben...
'gitme' diyeceğim mesela, 'beni bırakma'....'ben sensiz de yaşarım haklısın, belki sen bensiz daha mutu olacaksın, kim bilir...'ama gitme diyeceğim sana, gitme... nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum.. bir dakika daha dur lütfen..
seni seviyorum da demem gerek.. nasıl söyleniyordu? bekle biraz.. olmuyor işte beceremiyorum.. ağlamam lazım bir de bunu söylerken.. yağmur yağmalı ya da... ben yağmura karışmış gibi silerim gözyaşımı... seni seviyorum derim bir kaç kez kesik kesik cümlelerle... evet evet.. '' seni seviyorum... seni seviyorum... lütfen gitme...''
sen ağlamaya başlarsın birden, belki de ağlamazsın... yağmura karıştırırsın gözyaşlarını benim gibi... bana sarılırsın sıkı sıkı... fısıltıyla karışık bir ''ben de seni...'' yeter. sessizlik daha iyi..
gitme.. bir dakika daha dur.. sadece bir dakika... sen giderken birşeyler söylemem gerek... yağmur da yağmıyor ki...
Hep biz olduk el sallayan diye devam edecek cümledir.
Su dökülür. Benden iyisini mi bulacak su gibi tez gelsin miydi neydi.
Ağlayamam ben böyle yas tutamam Her sözde her gözde şefkat aramam.. diye tamamlamak geldi içimden.
(bkz: önceleri sessizdir ayrılanlar)
*
(bkz: ayrılık)
belki o yeşil gözlerine bakabilirdim bir ömür. kimbilir belki de elele yürüyorduk şimdi, yağan karın altında. belki bir sinema salonu ısıtırdı bizi, sen başın omzumda seyreylerken perdeyi.sabah kahvaltı hazırlardım belki, uyanınca mutlu bir güne başla diye.sana sözüm vardı hani; bir beste de senin için yapacaktım. sözlerini yazmaya başladım haberin olsun. bırakıp gitmeseydin; belki sana olan aşkımı anlatacaktım. ama bir ayrılık şarkısı daha yapıyorum sayende..
evden çıkmadan önce onu öpersin ,akşama görüşürüz der ve çıkarsın , işe geldiğinde aradan 3 saat geçmiştir ve cep telefonuna mesaj gelir ,ben ankara'ya dönüyorum , istediğim yaşam bu değil , kendi ayaklarımın üstünde durmak istiyorum , burada kendimi yabancı hissediyorum , izmir'e alışamadım , seni çok seviyorum, seni hiç unutmayacağım der ve bütün şahsi eşyalarını sende bırakır ve gider .miden bulanır, kusmak istersin ,başın döner .bu kaçıncı dersin, artık kesin bitti, giderse gitsin der ve unutmaya çalışırısn. ama unutamazsın, kalbine saplanmıştır adeta. odasının kapısını açmak istemezsin, yerdeki saç tellerini süpürge ile hemen yok edersin, kokusu evden çıksın diye üşüsen bile camları kapatmazsın. iştahın kesilir, kendini eve hapsedersin. sana cevapsız sorular ve acaba ben mi hatalıydım suçluluğu bırakmıştır kocaman hem de hiç çözemiyeceğin ve sırtında taşımaktan ezileceğin. ve aradan 15 güm geçer yine boktan ve yalnız geçen bir gecenin sabahında işe gitmeye hazırlanırken cep telefonuna bir mesaj gelir ondan. seni hep rüyamda görüyorum, sabahları melankoli içinde kalkıyorum, senin yanındayken kıymetini bilemedim, şimdi anladım, günün, gecen, işlerin çok iyi geçsin dileğinde bulunur. ve şu an ne yapacağını bilemeden kendine sorarsın, peki şimdi ne yapmam gerekir diye?.
giden aşklarımın ardından,
ağlayamam; ben böyle yas tutamam...
kırıyor kalbini sonunda nasıl olsa da ben diyim bari.
ikinci durak tekel bayidir.
başını kuruladığın havlumdaki saç tellerini tek tek topladım. hala bende duruyor. havluya gelecekolursak bir kere halıya çay dökülmüştü, oraya bastık. sonrasında da yer bezi olarak hayatını devam ettirdi.
gelene kapı gidene sapı denir.