bugün

Geçmişte bırakılmayan ve bu nedenle yalnızca bir sözcük olarak gördüğümdür.
Üzerinden zamanın tozlu rüzgarlarının esmiş olduğu dönem.

Değerliyse hatırlanır, değerler hiç edildiyse anımsanır.
istiyorum demek yetmez. bazen ne kadar uğraşırsan uğraş olmuyor işte.
geçmişse güzeldir. geçmişin güzel anılarını hatırlayıp gülümsemek bile bir şeydir. şükredip inansan da ne intihar edebildiğin ne de hayattan heyecan alabildiğin bir hayat yaşıyorsan geçmiş gülümsetir.
şimdiki zamandan bir şey anlayamıyorum. en azından bir kadının kalbine ve yatağına girmesinin bu kadar zor olduğu bir dünyayı sevmiyorum. eski heyecan yok artık.
kalplerin korkudan sımsıkı kapalı, yatakların ise ardına kadar açık olduğu bir dönemden geçtiğimiz dillendiriliyor diye biliyorum.
Geçmekten geliyor. Geç fiil kökü.
Aslında bir noktada gelecektir. Geleceği oluşturan en küçük yapıtaşlarından birisidir.
En güzeli bazen.
üç türden ibarettir: di'li, miş'li ve geçmemişli.
hatıralar geçmişin işaret taşlarıdır.
insan hatıralarının zenginliğince yaşamış demektir.

salih mirzabeyoğlu
olup bitmiş olayları içinde barındırmış olsa da aslında pek de geçmiş değildir çünkü yaşanan birçok olayın etkisi şimdiyi ve geleceği şekillendirir. Olayları ve sonuçları değiştirememek konusunda geçmiş gitmiştir, yapacak bir şey yoktur. Değiştirmek imkansızdır onu ancak domino taşı gibi geleceği de etkiler. Bundan dolayı daima bir ayağımız geçmişte bir ayağımız gelecektedir. Bir türlü şimdiye iki ayağımız ile basamayız ve anda kalamayız. Geçmiş geçmişte kalmaz. Onun gölgesi peşimizden ayrılmaz bir türlü, evet.
Geçmişte kalmıştır
Bizim geleceğe odaklanmamız lazım.
Tuhaf... Öyle bir an gelir ki geriye dönüp bakarsın hayatına, geçmişin derinliklerine gidersin. Geçmişindeki insanlara, gidenlere ve hala kalanlara sakince bakarsın. Onlardan bazıları çok uzun süre hayatında kalmış, bazılarının farkına bile varmamışsın. Geçmişe baktığında ne kadar doğru ve adil olmaya çalışsan da farkında olmadan, bazen de isteyerek birinin kalbini kırdığını fark edersin. Gözlerini kapatır ve utanırsın. Artık bazı insanlarla mutluluğunu paylaşmak istersin, ama istemezler. Halbuki, bir zamanlar bunun için hayatını feda edebilecek insanlar vardı, ama sen istememiştin. Bazı zamanlar ağlamak istersin, yalnız başına değil. Sana yakın olduğunu düşündüğün birinin yanında, ama o insanlar gözlerinin doluşunu görünce "ağlama, sen güçlüsün" derler. Ağlamayı zayıflık olarak nitelendirirler. Halbuki, bunu sadece rahatlamak için istersin. Çok garip.. Geçmişe baktığında anlıyorsun ki, çevrendeki insanların çoğu sana yalan söylemiş ve bazıları bu yalanı gözlerinin içine bakarak söylemekten çekinmemiş. Garip, evet.. geçmişe bakarak anlıyorsun ki, "insanları tanıyorum" düşüncesi seni ne kadar yanıltmış. "Ömür boyu yanımda olacak" dediğin insanlar zamanla uzaklaşırken, hayatında geçici kalacaklarını sandığın insanlar hâlâ seninle.