gelinlikle girdiğin evden kefenle çıkarsın

hayatı boyunca sığındığı tek felsefe ya benimsin ya kara topragin olan ataerkil bir toplumun yetiştirdiği erkeğin kadına söylediği akıllara zarar,cehaletin insana neler yaptıracağının en güzel örneklerinden biri olan söz.

nikahina beni cagirma sevgilim
sahidin falan olamam senin
canimi sokakta bulmadim ben
ufak ufak gideyim bir an önce

eski zamanlarda kız evlendiğinde 'ne olursa olsun evine sadık bir hanım olacaksın, baba ocağına dönmek yok, geleceksen tıpkı şimdi olduğu gibi beyazlar içinde gel fakat bu beyazlar kefenin olsun, kızım allah hayırlı uğurlu etsin' denir ve bu söz söylenirmiş. gelin kızdan sadakat beklemenin, evinin hanımı olmasını istemenin söylenmesi.

bosanmak isteyen kadina verilen M.Ö.yillardan kalan cevaptir.

(bkz: gerdek gecesinde ölen kadın)

Erkeklere kadınlar üzerinde istedikleri gibi tasarruf imkanı veren , hemde bu imkanın kızın babası tarafından sağlandığı eti senin kemiği benim mantığı. Tamamen aşacağımız günler özlemle beklenmekte.

ya benimsin,ya toprağın
ya sev,ya terket
imaj hiçbir şeydir,susuzluk herşey
fener,zenci sever

bağnazlığın çağdışı kalmışlığın ifadesi söz. bayanları insan adledmeyip onların kişisel görüşlerinin, duygularının olamayacağını; olsa bile bunlara göre ahareket edemeyeceğini anlatır cümle.

(bkz: beyaz sevenler derneği)

evlat sevgisi ve sorumluluğu olmayan nadan ebeveynin duygusuz ve sevgisiz oluşunu belirten tembih. cahil söylemidir. evlat sevgisi çocuğunu herdem koruyup gözetmeyi gerektirir, ki sorumluluktur. bu duygu asla başka birine devredilemez. her şey insan içindir. kutsal olan insandır, millettir, duygudur. din, inanç, töre, adet, devlet, gelenek ve sair daha sonra gelir.

''gelinlikle girdiğin evden kefenle çıkarsın'' diyen kocaya, eşin''aynı şekilde senin de bu eve insan olarak girip evrim geçirmediğin sürece burada kalacağımdan emin olabilirsin'' demesi akıllıcadır.

ama feminizm çok yanlış anlaşılıyor. yanlış yerlerde büyüyüp gelişmeye çalışıyor. feminizmi bilen insanlar zaten toplumda belli bir yerde konumlanmış haklarını bilen insanlar. asıl feminizmden nasiplenmesi gerekenler ailede baskı gören koca dayağıyla yaşayan ve bunu normal olarak gören kadınlar kızlardır.

not: feminizm erkek düşmanlığı değil, kadın erkek eşitliğidir.

bu zihni-etin yaptı(rdı)ğı evlilik zaten pekçok genç kıza mezar oluyor. ha yaşarken o evlilik içinde her gün ölmüş, ha namus meraklısı babasının, ağbisinin bir kurşunuyla ölmüş..

o kendi annesinden babasından ne görmüş ki çocuğuna ne öğretsin? o'na sorsan evladı için en iyisini yapıyor. kızını mal gibi satıyor ama sırf o rahat etsin diye. sırf annesi gibi her gün dayak yemesin diye. onlar yaptıklarının doğru olduğunu düşünüyor. aslında anne hep biliyor, köyün ağasına da gelin gitse delisine de gelin gitse aynı şey. ömrü o köyün sınırlarında bitecek.

seçme şansı yok işte o'nun. yolun sonu hep aynı yere çıkıyor. sevdiği adamın elini tutamadan, gözlerine bakamadan.. hatta istediği zaman pencereden dışarı bile bakamadan..

ya ağbisinin kurşunuyla, ya kocasının dayağıyla ya da bilmemkaçıncı çocuğunu doğururken. ya traktör altına kalacak, ya 32 yerinden bıçaklanacak ya da nehirde boğulacak.

ilave: ayrıca sadece evden değil ülkeden de sağ çıkılamıyor bu topraklarda, eğer üzerinde gelinliğin varsa. *

-gelinlikle girdiğin evden kefeninle çıkarsın...bu bizde böyledir kızım..
-tamam da baba ben oraya tüm kıyafetlerimi yollamıştım?! *