bugün

babadan zengin insanlarda bulunmayan kaygı.
üniversiteyi bitiren gençlerin bu ülkede olağan şüphesi.
yavaş yavaş azalıp daha sonra kaybolan, yaşayacağın tüm güzellikleri mahveden lanet his.
ülkemiz insanında 15 yasından itibaren baslayan kahrolası şey.
sürekli planlar yapmakla başlar, bu 3-4 saat sonraya olsa bile.
zamanla büyür de büyür, plan yapmadan adım atmamaya kadar gider. anı kaçırmalar zaten almış başını gitmiştir.

ve gelecek kaygısı zaten başından beri vardır, devam eder sizin yanınızda da artarak.
ülkemizde artık düşünebilen her bireye sıçramış olan kaygıdır. yeri gelir liseli arkadaşımız dahi düşünmekten kendini alamaz.
Lisede okuyan gençten 50 yaşındaki adama herkeste bulunur. High hopes şarkısı beyhude yazılmadı.

Sürekli planlar, 5 sene sonrasını düşünmeler falan. Kanımca zekadan önemli bir şey var, o da çalışkanlık. Çalışkanlığında çeşitleri var. Benim gibi insanlar fiziksel olarak çalışmayı severler mesela. Kalas taşırlar, futbol sahasında 90 dakika koşarlar, poşet taşırlar, badana boya yaparlar, ekmek almaya kendileri inerler. Ama eline alıpta 5 test çözemezler lise vaktinde. insan içinden gelmeyen birşeyden tam randıman alamaz. Doğasında yoktur bu. Başka insanlarda fiziksel olarak çok aktif değildir ama adam günde 1 usta işi sudoku kitabı bitirir üzerinede ygs kitabını yarılar. O adamın doğasında bu vardır. insanlar çeşit çeşittir. A klasmanında, B klasmanında, C klasmanında insanlar var. Biz hepsini A klasmanında insanların başarılı olacağı sınava sokuyoruz. B ve C klasmanındaki insanlar alanlarında ilerlemek istiyorsa A klasmanının olayında başarılı olmak zorundalar. Mantıklı mı ? Değil.

Ben kafama takmam mesela. Sağlıktan ötesi olmasa da olur. Paran olmayabilir. 10000 lira kazanamıyorum diye asla ağlamam. 1000-2000 neyine yetmiyor ki ? Mesela iphone şart değil. Ekmek şart, et keyif, patates güzel. Kira derdim yoksa, o para bana yeter. Sahip olduklarımın bana sahip olmasına izin vermem çünkü. Bir sevdiğimde var, hayat bana güzel. Sağlık yerinde olacak. Milyon dolara hükmeden ruhundur, ruh bedeni terk edip cesede dönüştüğünde milyon dolar değildir baki kalan. Yaşanmışlıklardır. iyi adamdı deniyorsa hakkında, olay orada tamamdır. Sağlıklı bir insanın çok parası varsa kendini mutlu zanneder. Parasını kaybederse mutsuz zanneder. Ta ki sağlığını kaybedene kadar. O zaman olayın gerçek yüzünü görür insan.

Gelecek kaygısı. zamanı 100 eşit parçaya bölersek, 1 parçanın yarısını gelecek için kaygılanmaya harcayın. Bugünlerde dünlerin geleceği, çoğumuz planladığımız yerlerin fersah fersah ötesinde yahut gerisindeyiz.
anladık türkiye'de yaşamayan yok. bu kesin hatlarla çizilmiş bir doğru ona eyvallah.
bitmiyor arkadaş, azalarak bitsin diyoruz ya, olmuyor işte, tersine bir yönde hareket ediyor.
5 yıl sonra, 10 yıl sonra, bir adım sonrası? tamamıyla muamma.
isterdim ben de standart bir hayatım olmasını ki zaten onun için çabalıyorum. allah biliyor ki lükse kaçmadan da olsa bir çok gencin istediği şeylere hiç özenmedim. bir arabam olsun demedim ya da fiyakalı bir evim.
olmasın, arabasız da yaşarım. evsiz yaşayamam o kadar da değil de, sitede değil de kenar mahallede otursam ne olur?
sonumuz kara toprak değil mi?
ben sadece bir bakıştan, bir ima edişten, nazarların bana çevrilmesinden kurtulmak istiyorum.
biraz büyümek sadece. tamamen özgür olmak.
ama ileriye baktığımda gayet karanlık her yer.
bu kaygılarla yaşamaya alıştım, bittiği gün bir boşluğa düşeceğim ve yeniden büyümeye başlayacağım, bitsin artık...
Geleceğe dair ne olcam ben düşüncesinin yarattığı doğal korku.Hayatında bu kaygı Olmayan kişinin daha rahat boş amaçsız huzurlu (!) yaşaması da göz ardı edilmemeli .
Ev araba alabilicekmiyim, kızım olacakmi kaygısıdir.
bazen insanın hayallerine set çeken kaygıdır. yaşamak istediğinin tam tersi bir yerde olmak istediğinin tam tersi bir şey olmana neden olur.
geceleri göze uyku sokmayan,kara kara düşündüren kaygı.
bekarlarda daha çok olan durumdur.
gereksiz bir kaygı olmasına rağmen, hepimizin içine düştüğü kaygıdır. neticede en fazla 70-80 yıllık bir ömrün sonunda öleceğiz. yani mal, mülk, çoluk çocuk için çalışmak aslında ne kadar da gereksiz. fakat dünyanın kuralı bu. aslında hepimiz ölmek için çalışıyormuşuz gibime geliyor.
20'li yaşlarda herkeste görülen bir korkudur. genelde başarılı olacak mıyım, sevdiğim insanla mı olacağım yoksa mantıklı bir evliliğim mi olacak gibi sorular sordurtandır.
gelecek kaygısı sorumluluktur. Sorumlu her insan da doğal olarak kaygılanır.

Eğer ki alt, orta yakın veya orta gelir seviyesindeki bir ailede büyümüş sorumlu bir insansanız bu hayatınızı düzene sokana kadar bir süre olacaktır.

Küçükken görmüşsünüzdür, aileniz mali bozukluk nedeniyle ay sonunu zor getirmiş, kötü gecekondunun kirasını zor ödemiştir. ilköğretim boyunca aileniz parasızlık nedeniyle size hiç harçlık verememiştir. Kantinden bir şeyin nasıl alındığını bile doğru düzgün bilmezsiniz. Lisede verilen mecburi harçlıkla bir hafta kıt kanaat geçinmişsinizdir. Üniversiteyi kendi birikim paranızı dersaneye harcayarak kazanmışsınızdır. işte bu yüzden üniversitede sizi bu kaygı gelir yakalar. Ömrün boyu gördüğün zor mali şartları hatırlarsın. Her şey senin suratına bakar. Üniversiteyi bitirir bitirmez işi bulmak zorundasındır. Çünkü başka çaren yoktur. Suç atacağın, sorumluluk yükleyeceğin, laf söyleyebileceğin kimse yoktur. Her şey sendedir. Bu yüzden iyi bir iş bulmaya kesinlikle ihtiyacın vardır. Para, pul umrunda değil sadece geçmişinde gördüğün o sıkıntılı zamanları görmemek için iyi para kazanmak istersin. Sadece insanca yaşayabilmek, kaliteli yaşayabilmek için. Çünkü küçükken o soğuk gecekonduda sürekli hasta olanın bir başkası değil bizzat kendinin olduğunu bilirsin. işte bir daha hasta olmamak için, insanca yaşamak için iyi para kazanmaya ihtiyacın vardır. Sadece insanca yaşamak için...
Geceleri uyutmayan, gündüzleri ders çalıştırmayandır. Tek kurtuluş yolu ise her insanın isteyip de bir türlü kendi başına cesaret edemediği ölümdür.
Genelde yumurtanın kapıya dayanma evresinde meydana gelir.
adamı koyun yapar. yalaka yapar ikiyüzlü riyakar yapar. hep kötü şeyler yapar yani. iyi değildir. göt korkusu yapar..
özgürlüğü kısıtlar.
kpss magduru herkes yaşar.
Her bireyde olması gerekendir.
Beynin vücudu dertle sıçması durumudur.
--spoiler--
DÖRDÜNCÜ NÜKTE
Yirmi Birinci Sözün Birinci Makamında beyan edildiği gibi, Cenâb-ı Hakkın insana verdiği sabır kuvvetini evham yolunda dağıtmazsa, her musibete karşı kâfi gelebilir. Fakat vehmin tahakkümüyle ve insanın gafletiyle ve fâni hayatı bâki tevehhüm etmesiyle, sabır kuvvetini mazi ve müstakbele dağıtıp, halihazırdaki musibete karşı sabrı kâfi gelmez, şekvâya başlar. Adeta-hâşâ-Cenâb-ı Hakkı insanlara şekvâ eder. Hem çok haksız bir surette ve divanecesine şekvâ edip sabırsızlık gösterir.
Çünkü, geçmiş herbir gün, musibet ise zahmeti gitmiş, rahatı kalmış; elemi gitmiş, zevâlindeki lezzet kalmış; sıkıntısı geçmiş, sevabı kalmış. Bundan şekvâ değil, belki mütelezzizâne şükretmek lâzım gelir. Onlara küsmek değil, bilâkis muhabbet etmek gerektir. Onun o geçmiş fâni ömrü, musibet vasıtasıyla bâki ve mesut bir nevi ömür hükmüne geçer. Onlardaki âlâmı vehimle düşünüp bir kısım sabrını onlara karşı dağıtmak divaneliktir.
Amma gelecek günler ise, madem daha gelmemişler, içlerinde çekeceği hastalık veya musibeti şimdiden düşünüp sabırsızlık göstermek, şekvâ etmek, ahmaklıktır. "Yarın, öbür gün aç olacağım, susuz olacağım" diye bugün mütemadiyen su içmek, ekmek yemek ne kadar ahmakçasına bir divaneliktir. Öyle de, gelecek günlerdeki, şimdi adem olan musibet ve hastalıkları düşünüp, şimdiden onlardan müteellim olmak, sabırsızlık göstermek, hiçbir mecburiyet olmadan kendi kendine zulmetmek öyle bir belâhettir ki, hakkında şefkat ve merhamet liyakatini selb ediyor. Elhasıl, nasıl şükür nimeti ziyadeleştiriyor; öyle de, şekvâ musibeti ziyadeleştirir. Hem merhamete liyakati selb eder.
Birinci Harb-i Umumînin birinci senesinde, Erzurum’da mübarek bir zat müthiş bir hastalığa giriftar olmuştu. Yanına gittim. Bana dedi:
"Yüz gecedir ben başımı yastığa koyup yatamadım" diye acı bir şikâyet etti.
Ben çok acıdım. Birden hatırıma geldi ve dedim:
"Kardeşim, geçmiş sıkıntılı yüz günün, şimdi sürurlu yüz gün hükmündedir. Onları düşünüp şekvâ etme. Onlara bakıp şükret. Gelecek günler ise, madem daha gelmemişler; Rabbin olan Rahmânü’r-Rahîmin rahmetine itimad edip, dövülmeden ağlama, hiçten korkma, ademe vücut rengi verme. Bu saati düşün. Sendeki sabır kuvveti bu saate kâfi gelir. Divane bir kumandan gibi yapma ki, sol cenah düşman kuvveti onun sağ cenahına iltihak edip ona taze bir kuvvet olduğu halde, sol cenahındaki düşmanın sağ cenahı daha gelmediği vakitte, o tutar, merkez kuvvetini sağa sola dağıtıp, merkezi zayıf bırakıp, düşman ednâ bir kuvvetle merkezi harap eder."
Dedim: "Kardeşim, sen bunun gibi yapma. Bütün kuvvetini bu saate karşı tahşid et. Rahmet-i ilâhiyeyi ve mükâfât-ı uhreviyeyi ve fâni ve kısa ömrünü uzun ve bâki bir surete çevirdiğini düşün. Bu acı şekvâ yerinde ferahlı bir şükret."

Lem'alar, Sayfa 17

--spoiler--
belli bir yaştan sonra ya sağlık ya para ya da başka şeylerle ilgili olarak kaygılar başlar. Ölene kadar devam eder. Kaçışı yoktur.
güncel Önemli Başlıklar