bugün

Bu evleri atla bu evleri de bunları da.
Göğe bakalım.
Girilen entryler ne biçim ulan,
Gece gece beynim yanar ulan,
Aklınız nerde sizin ulan,
Hepinizin fişini çekerim ulan.
Konuşuyoruz desem konuşmuyoruz da.
Ayrı ayrı şeyler düşünüyoruz üstelik.
Birbirimize bakarak
Ne seviyoruz ne de sevmiyoruz birbirimizi.
Ne varız ne de yokuz gerçekte
iki lamba gibiyiz, iki ayrı yerinden aydınlatan odayı.
Değilsek de yakın birbirimize
Uzak da sayılmayız büsbütün
Gökyüzünde iki uçurtma başıboş
Yan yanayızdır sadece.
Her çiçek bir çoğulluktur gününe göre
Yalnızlık çoğulluktur.
Sanırım bir giz de yok bu beraberlikte.

 
Bu gece en hüzünlü şiiri yazabilirim
Şöyle diyebilirim: gece yıldızla dolu
Ve yıldızlar, masmavi titreşiyor uzakta
Şakıyarak dönüyor gökte gece rüzgarı.
Bu gece en hüzünlü şiiri yazabilirim
Sevdim ben onu, o da beni sevdi bir ara.
Kollarıma aldım bu gece gibi kaç gece
Kaç defa öptüm onu sonsuz göğün altında
Sevdi beni o ben de bir ara onu sevdim
O durgun, iri gözler sevilmez miydi ama

Bu gece en hüzünlü şiiri yazabilirim.
Yokluğunu düşünüp, yitmesine yanmakla
Duyup geceyi, onsuz daha engin geceyi.
Ota düşen çiy gibi, düşmekle şiir cana
Ne gelir elden, sevgim onu tutamadıysa.
Gece yıldız içinde, o yoldaş değil bana
Hepsi bu. uzaklarda şarkı söylüyor biri.
Yüreğim dayanmıyor yitmesine kolayca
Gözlerim arar onu, yaklaştırmak ister gibi
Yüreğim arar onu, o yoldaş değil bana

Artık sevmiyorum ya nasıl, nasıl sevmiştim
Sesim arar rüzgarı ulaşmak için ona
Ellere yar olur. öpmemden önceki gibi.
O ses, ışıl ışıl ten ve sonsuz bakışlarla
Artık sevmiyorum ya severim belki yine
Ne uzundur unutuş ah ne kısadır sevda
Böyle gecelerde kollarıma aldım çünkü
Yüreğim dayanmıyor yitmesine kolayca

Belki bana verdiği son acıdır bu acı
Belki son şiirdir bu yazdığım şiir ona
Sevindiğim anda sen üzülürsün.
Sonbahar uğultusu duymamışsın ki
içinden bir gemi kalkıp gitmemiş,
uzak yalnızlık limanlarına.
Aykırı bir yolcuyum dünya geniş,
Büyük bir kulak çınlıyor içimdeki.
Çetrefil yolculuğum kesinleşmiş.
Sakın başka bir şey getirme aklına.
Aysel git başımdan ben sana göre değilim,
ölümüm birden olacak seziyorum,
hem kötüyüm, karanlığım biraz, çirkinim.
Aysel git başımdan seni seviyorum...
mutsuzluktan söz etmek istiyorum
dikey ve yatay mutsuzluktan
mükemmel mutsuzluğundan insansoyunun
sevgim acıyor

biz giz dolu bir şey yaşadık
onlar da orada yaşadılar
bir dağın çarpıklığını
bir sevinç sanarak

en başta mutsuzluk elbet
kasaba meyhanesi gibi
kahkahası gün ışığına vurup ta
ötede beride yansımayan
yani birinin solgun bir gülden kaptığı frengi
öbürünün bir kadından aldığı verem
bütün işhanlarının tarihçesi
bütün söz vermelerin tarihçesi
sevgim acıyor

yazık sevgime diyor birisi
güzel gözlü bir çocuğun bile
o kadar korunmuş bir yazı yoktu
ne denmelidir bilemiyorum
sevgim acıyor
gemiler gene gelip gidiyor
dağlar kararıp aydınlanacaklar
ve o kadar

tavrım bir şeyi bulup coşmaktır
sonbahar geldi hüzün
kış geldi kara hüzün
ey en akıllı kişisi dünyanın
bazen yaz ortasında gündüzün
sevgim acıyor
kimi sevsem
kim beni sevse

eylül toparlandı gitti işte
ekim falan da gider bu gidişle
tarihe gömülen koca koca atlar
tarihe gömülür o kadar.

Turgut Uyar.
görsel
Ağlamak için gözden yaş mı akmalı?
Dudaklar gülerken, insan ağlayamaz mı?
Sevmek için güzele mi bakmalı?
Çirkin bir tende güzel bir ruh, kalbi bağlayamaz mı?
Hasret; özlenenden uzak mı kalmaktır?
Özlenen yakındayken hicran duyulamaz mı?
Hırsızlık; para, mal mı çalmaktır?
Saadet çalmak, hırsızlık olamaz mı?
Solması için gülü dalından mı koparmalı?
Pembe bir gonca iken gül dalında solmaz mı?
Öldürmek için silah, hançer mı olmalı?
Saçlar bağ, gözler silah, gülüş, kurşun olamaz mı?

Victor hugo.
mavi gök orda mı
bakıyorsun kuşlar
hazır
sokak lambaları yanık unutulmuş
bir kadıköy vapuru hınca hınç insan
çok geçmeyecek
martılar beyhude turlar atacak
kıyılar lağım konserve kutuları
mısır koçanları

sevgi aranabilir yine
korkusuzca say koskoca kederlerini
bir kuyu bulunabilir

aklımdan çıkmıyorsun
sen hala dizüstü
bunca anıyı besleyerek
sokaklarda avaz avaz konuşarak kendi kendinle
mektupları öpebilirsin kırmızı dudaklarınla
görür gibi olarak açıp baktığımı
bense şöyle diyorum
buradan bir acı kanamış boyuna

kuşlar hazır
öncü havalanmak üzre
şehri gelen bir mevsime bırakıyorlar
o vapur hala hınca hınç
kimbilir herbiri hangi dünyaya sağır
çok geçmez aradan

kadınlar kapı önlerinde
ellerinde meşalelerle
aydınlatırlar gelip geçen erkek suratları
yorgun bir sarıyla ben de
geçeceğim önlerinden

aklımdan çıkmıyorsun dedim
başka türlüsünü yorgunum anlatmaya
telefonlar yan hücrede çalışıyor
bense kurşunî bir dere
ağaçlar hayvanlar bile kaygılı
onu bir mersedesten indirdi kalçasına kadar açılarak
mavi gök orda mı

yapayaşlı bir rum kadın
her şeyde yanıp sönen bir kıyamet algısı
haydi koşayım diyorum belki dağılır
koşuyorum
sancağımda kendi rüzgarımla ölgün kıpırtılar
hayır daha sevgili daha sevimli değil
ne başka bir gün ne başka bir zaman

çok geçmeyecek aradan
şöyle diyeceğim
bulutlar açmadı
mavi gök orda mı?
Bir 45’lik lütfen; plak ya da tabanca.
Stresli bir gangster başka ne ister?
Aşiretim kötürüm çetem komada
Hareketli bir hedef gibi Jüpiter.
Ölünceye kadar seni bekleyecekmiş.
Sersem.
Ben seni beklerken ölmem ki..
Beklersem.
Merhaba

Dünyanın ucunda bir gül açılmış
Efil efil esen yele merhaba
Karanlığın sonu bir ulu şafak
Sarp kayadan geçen yola merhaba

Gün be gün yüreğim ulu yalımda
Engel tuzak kurmuş bekler yolumda
Zulümlerde işkencede ölümde
Bükülmeyen güce kola merhaba

Acıda kahırda çekmiş geliyor
Güneşten boşanmış kopmuş geliyor
Bir ışık selidir sökmüş geliyor
Nazım usta coşkun sele merhaba

Alınacak Anadolu'nun öcü
Yerde kalmıyacak çekilen acı
Açıldı geliyor şafağın ucu
Şu doğdu doğacak güne merhaba

Selam olsun dört bir yana merhaba
Akan kana düşen cana merhaba
Hesap sorulacak güne merhaba
Türküler söyleyen dile merhaba

Yaşar Kemal
Sevgileri yarınlara bıraktınız
Çekingen, tutuk, saygılı.
Bütün yakınlarınız
Sizi yanlış tanıdı.

Bitmeyen işler yüzünden
(Siz böyle olsun istemezdiniz)
Bir bakış bile yeterken anlatmaya her şeyi
Kalbinizi dolduran duygular
Kalbinizde kaldı.

Siz geniş zamanlar umuyordunuz
Çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek.
Yılların telâşlarda bu kadar çabuk
Geçeceği aklınıza gelmezdi.

Gizli bahçenizde
Açan çiçekler vardı,
Gecelerde ve yalnız.
Vermeye az buldunuz
Yahut vaktiniz olmadı.

behçet necatigil
ISSIZ

Sokaklarda sessiz sedasızım
Bir ağır yürek ellerimde
Kulağımda çığlığı yalnızlığın
Bugün günlerden pazar diyor
Giderek artıyor ıssızlığın.

Nostradamusunkabusu
Uzat bir havaya güvercin kollarını
Uzat bir havaya "gözleri hareli"
Birisinin "olsaydı"larında
Sana dünya kadar yer ayrılır .
labaratuvar beslemeleri ringten kaçar
10.000$ ağır mı gelir kasa?
bas derin bırak bas derin yaşa
biraz koşup elinden tutana

bastır bastır dostum hadi dayan
bu işi başaracak her seti tamamlayan
boğazına hakim olan gırtlağını tutan
xxxx hocanın tavsiyesine uyan
'Irmaklarından şaraplar akacak' diyorsun Cennet-i alâ meyhane midir? 'Her mümin'e iki huri' diyorsun Cennet-i alâ kerhane midir? Tanrı bize cennette vaat ettiği şarabı Niçin haram etsin bu dünyada, akla sığar mı? Bir sarhoş arap, devesini vurmuş Hamza'nın Peygamber de yasak etmiş arap'a şarabı Beni özene bezene yaratan kim? sen Ne yapacağımı da yazmışsın önceden Demek günah işleten de sensin bana O zaman nedir o cennet cehennem? Kim senin "yasa"nı çignemedi ki söyle? Günahsız bir ömrün ne tadı kalır söyle. Yaptığım kötülüğü kötülükle ödetirsen eğer Seninle benim aramda ne fark kalır ki söyle Tanrı bizi çamurdan yarattıgında Biliyordu bu dünyada ne işimiz olacak işlediğim günahlar hep onun emriyledir O halde cehennemde beni niçin yakacak? isyan edip karşında duracağım, neredesin? Karanlığı, ışığa yoracagım, neredesin? ibadete karşılık cenneti alacaksam 'Bağış mı ticaret mi' diye soracağım,neredesin? Kör cehalet çirkefleştirir insanları. Suskunluğum asaletimdendir. Her lafa verecek bir cevabım var elbet Lakin bir lâfa bakarım laf mı diye,Bir de söyleyene bakarım adam mı diye Dünya, üç beş bilgisizin elinde Sanırlar ki tüm bilgiler kendilerinde Üzülme, eşek eşeği beğenir Bir hayır var sana kötü demelerinde Sen bu dünyanın sırrına eremezsin Erenlerin dilini de sökemezsin Öyleyse iç şarabı, cennet et dünyayı Öteki cennete ya girer, ya giremezsin Niceleri geldi, neler istediler Sonunda dünyayı bırakıp gittiler Sen hic gitmeyecek gibisin değil mi? O gidenler de hep senin gibiydiler için temiz olmadıktan sonra Hacı hoca olmuşsun kaç para Hırka, tespih, post, seccade güzel Ama TANRI KANAR MI BUNLARA Sen sofusun hep dinden dem vurursun Bana da sapık dinsiz der durursun Peki, ben ne görünüyorsam O'yum YA SEN NE GÖRÜNÜYORSAN O'MUSUN Sen içmiyorsan içenleri kınama bari Bırak aldatmacayı iki yüzlülükleri ŞARAP iÇMEM DiYE ÖVÜNÜYORSUN AMA YEDiĞiN HALTLAR YANINDA ŞARAP NEDiR Ki.. Ey kara cübbeli senin gündüzün gece Taş atma dünyayı bilmek isteyenlere ONLAR YARATANIN SANATI PEŞiNDELER SENiNSE AKLIN ABDEST BOZAN ŞEYLERDE.... Ben kadehten çekmem artık elimi; Tutmam senin kitabını minberini. Sen kuru bir softasın, ben yaş bir sapık CEHENNEMDE SEN Mi DAHA iYi YANARSIN, BEN Mi?.. Seni kuru softaların softası seni Seni cehenneme kömür olası seni Sen mi haktan rahmet dileyeceksin bana ? HAKKA AKIL ÖĞRETMEK SENiN HADDiNE Mi? Yaşamın sırlarını bileydin Ölümün de sırlarını çözerdin Bugün aklın var, bir şey bildiğin yok YARIN AKILSIZ NEYi BiLECEKSiN Ey kör! Bu yer, bu gök, bu yıldızlar, boştur boş ! Bırak onu bunu da gönlünü hoş tut hoş ! Şu durmadan kurulup dağılan evrende BiR NEFESTiR ALACAĞIN, O DA BOŞTUR BOŞ
SiZ AŞK'TAN N'ANLARSINIZ BAYIM?

Çok şey öğrendim geçen üç yıl boyunca
Alt katında uyumayı bir ranzanın
Üst katında çocukluğum...
Kâğıttan gemiler yaptım kalbimden
Ki hiçbiri karşıya ulaşmazdı.
Aşk diyorsunuz,
limanı olanın aşkı olmaz ki bayım!

Allah'la samimi oldum geçen üç yıl boyunca
Havı dökülmüş yerlerine yüzümün
Büyük bir aşk yamadım
Hayır
Yüzüme nur inmedi, yüzüm nura indi bayım
Gözyaşlarım bitse tesbih tanelerim vardı
Tesbih tanelerim bitse gözyaşlarım...
Saydım, insanın doksan dokuz tane yalnızlığı vardı.
Aşk diyorsunuz ya
Ben istemenin Allahını bilirim bayım!

Çok şey öğrendim geçen üç yıl boyunca
Balkona yorgun çamaşırlar asmay
Ki uçlarından çile damlardı.
Güneşte nane kurutmayı
Ben acılarımın başını
evcimen telaşlarla okşadım bayım.
Bir pardösüm bile oldu içinde kaybolduğum.
insan kaybolmayı ister mi?
Ben işte istedim bayım.
Uzaklara gittim
Uzaklar sana gelmez, sen uzaklara gidersin
Uzaklar seni ister, bak uzaklar da aşktan anlar bayım!

Süt içtim acım hafiflesin diye
Çikolata yedim bir köşeye çekilip
Zehrimi alsın diye
Sizin hiç bilmediğiniz, bilmeyeceğiniz
ilahiler öğrendim.
Siz zehir nedir bilmezsiniz
Zehir aşkı bilir oysa bayım!

Ben işte miraç gecelerinde
Bir peygamberin kanatlarında teselli aradım,
Birlikte yere inebileceğim bir dost aradım,
Uyuyan ve acılı yüzünde kardeşimin
Bir şiir aradım.
Geçen üç yıl boyunca
Yüzü dövmeli kadınların yüzünde yüzümü aradım.
Ülkem olmayan ülkemi
Kayboluşumu aradım.
Bulmak o kadar kolay olmasa gerek diye düşünmüştüm.
Bir ters bir yüz kazaklar ördüm
Haroşa bir hayat bırakmak için.
Bırakmak o kadar kolay olmasa gerek diye düşünmüştüm.

Kimi gün öylesine yalnızdım
Derdimi annemin fotoğrafına anlattım.
Annem
Ki beyaz bir kadındır.
Ölüsünü şiirle yıkadım.
Bir gölgeyi sevmek ne demektir bilmezsiniz siz bayım
Öldüğü gece terliklerindeki izleri okşadım.
Çok şey öğrendim geçen üç yıl boyunca
Acının ortasında acısız olmayı,
Kalbim ucu kararmış bir tahta kaşık gibiydi bayım.
Kendimin ucunu kenar mahallelere taşıdım.
Aşk diyorsunuz ya,
işte orda durun bayım
Islak unutulmuş bir taş bezi gibi kalakaldım
Kendimin ucunda
Öyle ıslak,
Öyle kötü kokan,
Yırtık ve perişan.

Siz aşkı ne bilirsiniz bayım
Aşkı aşk bilir yalnız!

DiDEM MADAK
Gidelim buradan... Göğsünü sıkan, içini daraltan o laneti geride bırakıp gidelim. Burada yağmur bile güzel yağmıyor artık. Yağmuru güzel yağan bir yerlere gidelim.

Gidelim buradan... Burası bizim değil. Nasıl başederiz bu kadar saçmalıkla? Her şeye sıfırdan başlanabilecek bir yerlere gidelim.

Gidelim buradan... ilaçlarını yanına alma. Kitaplarımı almayayım ben de. Biraz da onlar çıldırtmıyor mu bizi? Havası ilaç, denizi kitap bir yerlere gidelim.

Gidelim buradan... Bıktım tepemizde sallanan manasız sorulardan. Soru sorma artık bana. Soru sormayayım sana. Her türlü sorunun tedavülden kalktığı bir yerlere gidelim.

Gidelim buradan. Burada insanlar kötü. Hep bir şeyler anlatmamızı bekliyorlar, hep bir şeyler anlatmamızı isteyecekler, bitmeyecek bu hiç bitmeyecek. Kimseye bir şey anlatmak zorunda kalmayacağımız bir yerlere gidelim.

Gidelim buradan... Bak uyuyamıyorum yine. Senin de uykuların defolu, bölük pörçük. Huzur içinde uyuyabileceğimiz bir yerlere gidelim.

Gidelim buradan. Ya sen bana gel ya da ben geleyim sana. Sonra gidelim. Hadi...
(bkz: ali lidar)
Dün rahmetli olan vedat türkali'den gelsin.

950'den Notlar

Yüce dağ başları dumanlı dumanlı
Irmaklar yorgun ağır
insanlar yapayalnız
Nedir üstümüzdeki bu karanlık bulut
Irgatın akşamlara kadar düşündüğü nedir
Yabancı bandıralar bayraklar emirler
Ne maviliklerde ferahlık ne toprakta güven
yurda ölüm tüccarları kurulmuş
Bu vatan bu millet bu bayrak
Satılmaz diyenden hesap sorulmuş
Yollar fabrikalar tarlalar
Bir hançer altında amansız
Dağ taş haber bekler hürriyetten
Nedir bu toprakların bitmeyen çilesi
Nedir nedir nedir
Bu gün karanlıkta apansız
Bir çığlık yükseldi memleketten
Ben bayraksız hürriyettsiz neylerim dedi
Kınalı keklikler uçtu düz ovalardan tabur tabur
Yabancı bu memlekette işin ne
Yerin altında damar damar madenlerimiz var
Bizi bekler
Götürüp top dökemezsin
Dağlarımız ırmaklarımız bize göredir
Tarlalarımız bize kadar
Ekemezsin
Bizim bu toprak için
Bu topraklarda dökülecek kanlarımız var
Elini kolunu sallayarak bu memlekette
Giremezsin çıkamazsın
Biliriz yağmaya geldin yabancı
Senin bu memlekette işin ne

Biliyorum bir gün karanlıkta
Kesecekler yolumuzu
Ya siz çocuklar
Nasıl anlatmalı sizlere olup bitecekleri
Çocuklar bizim dediğimiz
Yüzümüze utanç duymadan bakmaktır
Mal değil mülk değil istediğimiz
Size namuslu bir dünya bırakmaktır.
Aysel git başımdan ben sana göre değilim
Ölümüm birden olacak seziyorum.
Hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim
Aysel git başımdan istemiyorum.

Benim yağmurumda gezinemezsin üşürsün
Dağıtır gecelerim sarışınlığını
Uykularımı uyusan nasıl korkarsın,
hiçbir dakikamı yaşayamazsın.
Aysel git başımdan ben sana göre değilim.
Benim için kirletme aydınlığını,
hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim

Islığımı denesen hemen düşürürsün,
gözlerim hızlandırır tenhalığını
Yanlış şehirlere götürür trenlerim.
Ya ölmek ustalığını kazanırsın,
ya korku biriktirmek yetisini.
Acılarım iyice bol gelir sana,
sevincim bir türlü tutmaz sevincini.
Aysel git başımdan ben sana göre değilim.
Ümitsizliğimi olsun anlasana
hem kötüyüm, karanlığım biraz, çirkinim.

Sevindiğim anda sen üzülürsün.
Sonbahar uğultusu duymamışsın ki
içinden bir gemi kalkıp gitmemiş,
uzak yalnızlık limanlarına.
Aykırı bir yolcuyum dünya geniş,
Büyük bir kulak çınlıyor içimdeki.
Çetrefil yolculuğum kesinleşmiş.
Sakın başka bir şey getirme aklına.
Aysel git başımdan ben sana göre değilim,
ölümüm birden olacak seziyorum,
hem kötüyüm, karanlığım biraz, çirkinim.
Aysel git başımdan seni seviyorum...
Büyük fransız şair Charles Baudelaire'nin ölüm yıl dönümü bugün onun gecesi.

Nice Kapanış

Uslansana, acım benim, dinlenip dursana artık.
Akşam gelse derdin hep; geldi bile Akşam; bak, işte:
Bütün kenti kapkara örtüsüyle sarar karanlık,
Kimine kaygı salmış, kimineyse mut getirmiş de.

Ölümlü kalabalık, dışardaki pis kalabalık
Hazzın, yavuz celladın kırbacına boyun eğmiş de
Devşirmeye koyulmuş rezil bir şölende pişmanlık,
Acım benim, elini elime ver; şöyle gel işte,

Onlardan öteye. Geçmiş yılların, bir gör yakından,
Sarktığını eski giysilerle gök balkonlarından;
Hüznün gülümseyerek sudan yükseldiği yer yer;

Güneşin bir kemerde durduğunu, can vereceği,
Ve, Doğu'ya sürüklenen bir uzun kefene benzer,
Gece'yi dinle, canım, ilerleyen güzel Gece'yi.
Bırak dedin öyle kaldı işte,
Ne sahil ne el ele yürüme hayalleri,
Hepsi uçtu gitti.
Sevdiklerin kadar iyisin
Nefret ettiklerin kadar kötü
Ne renk olursa olsun kaşın gözün
Karşındakini gördüğüdür rengin
Yaşadıklarını kar sayma
Yaşadığın kadar yakınsın sonuna
Ne kadar yaşarsan yaşa
Sevdiğin kadardır ömrün
Gülebildiğin kadar mutlusun
Üzülme, bil ki ağladığın kadar güleceksin
Sakın bitti sanma her şeyi;
Sevdiğin kadar sevileceksin.
bitmeyen geceyi izlediğim o tepede ,
doğmayan güneş kadar uzak ve gri,
kolları cılız bi karınca kadar da güçlü
fakat gönlümde yaşayamayacak kadar narin bu gece umut. Kalmadı içimde .