bugün

alternatif bir hissizlik durumu için (bkz: vatanın bölünmesi umurunda olmayan cemaatci)

şunu da ilave etmek gerekir ki kemalizmin kurucu atatürk zamanında "filistine el sürülemez" demiştir. ama tarihin hiç bir döneminde cemaatçiler vatanın parçalanmasını umursamamıştır.

okuyalım öğrenelim http://www.timeturk.com/A...rulemez-45107-haberi.html
bir omurgasızın kıçından üfürmesidir. "hardcore" olayını nasıl keşfettiği bilinmemektedir. bu entry'i yazan yazardan öğrenmediği kesindir. kaldı ki bu kardeşimiz olaylara at gözlüğü ile bakmakta bok atayım da nasıl olursa olsun heyecanındadır. filistin konusunda BOP eşbaşkanı olan yetkililerimize bazı sualler sorulmalıdır.
aynı omurgasızlık durumu filisitin meselesinin arap ülkeleri tarafından önemsenmemesi durumu için de geçerlidir. "lan bu suudi arabistan müslüman deği mi onların neden sesi soluğu çıkmıyor ?" diye düşünülmemektedir. yada mısırın filistine giden yardım konvoyuna engel olmasının nedeni bir türlü sorgulanmaz.
darfur'a takılmış olabilir.
hardcore filistinli kemalizmi ne kadar önemsiyor acaba diye sorgulanır.

Türkiye'de " din birleştiricidir" sözü söylendiğinde, arapların yani dindaşlarımızın eziyet gördüğü vurgulandığında, "Din meselesi bu kadar bağlayıcı ise, biz, Osmanlı imparatorluğu'nun dağılma sürecinde, devletin hakim ve en kalabalık unsuru olan " Müslümanlar " dan neden kazık yemiştik; ve Anadolu'da cumhuriyetin ilk yıllarında çıkan ayaklanmaların bahanesi, neden hep " din " olmuştu? " diye sormak istiyorum.

--spoiler--

Sina (Suriye) - Filistin Cephesi

ingilizler 1914 yılı Aralık ayında Türk dostu saydıkları Hidiv Abbas Hilmi Paşa'yı yönetimden uzaklaştırarak, Mısır ve Süveyş Kanalı'na tamamen egemen oldular. Bahriye Nazırı ve 4. Ordu Komutanı Cemal Paşa'nın, 14 Ocak 1915'te 80.000 asker, 25.000 deveyle iki koldan Süveyş Kanalı'na yaptığı harekât (1. Kanal Savaşı) başarılı olamadı.Kanalı şişme botlarla aşmaya çalışan Osmanlı birlikleri ağır makinalı tüfek atışları sebebiyle daha kıyıya varamadan ağır kayıplar verdi. 4 Şubat 1915'te Birüsseba-Gazze'ye geri dönüldü.

1916 yılında Süveyş Kanalı'nı almak için 2. Kanal Harekâtı yapılırken, Mekke Emiri Şerif Hüseyin ingilizlerin kışkırtmasıyla Osmanlı Devletine karşı ayaklandı. Ayaklanmanın bastırılması için 4. Ordu'dan bir kısım birlikler Hicaz'a gönderildi. Ordunun geri kalan kısmıysa, Gazze-Şeria-Birüsseba hattında savunmaya çekildi. 1917 baharında ingilizler, Gazze'ye saldırdı. 1. ve 2. Gazze Muharebeleri yapıldı. ingilizler Türklerin kahramanca savunması karşısında çekilmek zorunda kaldılar. Takviyelerini artırmaya başlayan ingilizlerin Filistin Cephesinde toplanmaları üzerine, Cemal Paşa'nın uyarısıyla Yıldırım Ordularının Irak cephesinde kullanılmasından vazgeçilerek Filistin ve Suriye'de kullanılması kararlaştırıldı. Aynı yıl 7. Ordu Komutanlığına atanan Mustafa Kemal Paşa, Yıldırım Ordular Komutanı General Liman von Sanders ile anlaşamadı. Harbin yönetimini tenkit eden iki rapor yazarak 6 Ekim 1917'de komutanlıktan istifa etti. Mustafa Kemal elde kalan birliklerle ancak savunma savaşı yapılabileceğini, Falkenhayn'ın saldırıya geçme fikrinin tamamen yanlış olduğunu düşünüyordu. Savaş hazırlıklarını tamamlayan ingilizler, 24 Ekim 1917'de 138.000 askerle taarruza başladılar. Birüsseba-Gazze Savaşı'nı kazandılar. 9 Kasım 1917'de Kudüs düştü.

General Allenby komutasındaki ingiliz kuvvetlerinin Mart 1918 başı ile 18 Mayıs arasındaki Telazur, 1. ve 2. Salt-Amman taarruzları başarıyla durduruldu. Yığınaklarını artıran ve mevcudu 550.000'e yükselen ingiliz ordusunun 19 Eylül 1918'de Filistin'de başlattığı taarruz hızla gelişti ve Filistin tamamen ingilizlerin eline geçti.

--spoiler--

filistinliler de hardcore kemalist düşünceler taşısalardı bugün israilin zulmü altında kalmazlardı.

bize saldıran ingilizi çoğu zaman beğenilmeyen liderimiz " ulu önder atatürk " yönetiminde yapılan kurtuluş savaşıyla bu ülke topraklarından sürmeyi başardığımız zaman, filistinliler neredeydi; hatta tüm müslüman dünyası? bizi mi düşünüyorlardı acaba?

ne şamın şekeri ne arabın yüzü yeterli bir tarihi açıklama olur kanısındayım.

din kardeşliği diye bir şey yoktur çünkü.

din sadece birey ile allah arasındadır; gerisi dinin sadece ve sadece kullanılmasıdır.