bugün

efendim hepimizin bildiği üzere fenerbahçe'mizin şuan şampiyonlar ligi'nde gözardı edilemez bir başarısı vardır. şampiyonlar ligi kupası'nı alsın ya da almasın, yine de ülkemizi en iyi biçimde temsil ettiğini görmek güzeldir. ne yazıktır ki türk ligi'ndeki bazı fenerbahçe rakipleri bu durumu içlerine sindirememiş ve fenerbahçe'nin başarısız olması için adeta psiklojik bir kampanya başlatmışlardır.

halbu ki fenerbahçe bir türk takımıdır. tıpkı galatasaray, beşiktaş v.b gibi. nasıl ki galatasaray uefa kupasını kaldırdığında rakip takım olduğunu unutmuş ve bir türk başarısı olarak görüp, gururlanmışsak, fenerbahçe'nin de başarısında diğer rakip takım taraftarlarının * bu mutluluğu tek yürek olarak coşkuyla karşılamamız gerektiğinin bilincinde olmamız gerekir, birer türk birey olarak.

türkiye ligi'nde yine rakip olalım, yine kendi takımlarımızı destekliyelim, kavga yapmadan, tribünlerdeki koltukları sökmeden, rakip takım otobüslerinin camlarını indirmeden, başka insanların canına zarar vermeden.. içimizdeki çirkinlikleri spora taşımayalım arkadaşlar, spor bir eğlence, bir hobi. tatlı rekabet dururken bu kin, bu nefret niye?

milli takım mücadelerimizde, türkiye ligi'nde oynayan karma futbolcuların bir arada toplandığı çatıyı nasıl destekliyorsak, yine aynı hassasiyetle davranmamız gerekir. yabancı değil fenerbahçe arkadaşlar, bildiğiniz türk takımı..
tanım: türk olup da fenerbahçe'nin avrupa başarısını kaldıramayan bazı türk rakiplerimizin içindeki bulundukları yakışıksız vaziyet.
ne yazık ki futbolu hayatının merkezine oturtmuş, sabah, öğlen ve akşam futbolla yaşayan aşırı fanatiklerin bakış açısından kaynaklanandır. bu tip insanlar sadece ligde ve kupada değil, avrupa' da da ezeli rakiplerinin yenilmesini ister, galatasaraylı fenerbahçeliye, fenerbahçeli galatasaraylıya hep düşman zannederler. oysa, futbolu gerçekten seven ve tüm gollerden zevk alan biri futbolun düşmanlıkla izlenmesinin zaman kaybı olduğunu bilir, futbolu seyrederken zevk alır.
öte yandan, fenerbahçe' ye bir nebze de olsa antipati duyulmaktadır, bunun sebebi de fenerbahçeli saygıdeğer yöneticilerin bazen aşırı kibirli davranmalarıdır.
şarkı bile yaptırmıştır bu düşmanlık, sözlerini de yazayım da tam olsun...

hey sevilla !
şu fenere 3 tane (oooo)
3 de yetmez 5 tane
beş yetmez 8 tane
at at at aaaat
at sevilla at...

türk futbolunda fenerbahçe'nin yükselttiği çıtaya yetişmek yerine, fenerbahçe'yi kendi sevilerine, yani lağım çukuruna çekmek için can atanların içinde bulunduğu gaflet ve dalalet durumudur, boşa kürek çekmeyin, kendi pisliğinizde boğulacaksınız !

fazla abartmamaya gerek olmamakla birlikte, bu gibi girişimlerin fenerbahçe cumhuriyetinden kahkahalar eşliğinde izlenmekte olduğunu da belirtmekte fayda var...
(bkz: tilki erişemediği uzüme koruk dermiş)
(bkz: kedi erişemediği ciğere mundar dermiş)
(bkz: kedi köpek kardeşliği)
(bkz: it urur kervan yurur)
Fenerbahçe'nin daha iyi bir noktaya gelmekte olduğunun kanıtıdır.
aynada aksinin kendisini ürperten insanların ne gariptir yaptıklarının kendilerini bulması. yıllarca galatasary avrupa da başarılı işler çıkartırken edirne den öteki tarafa geçemeyen taraf olan fenerbahçe nin kazanılan başarılara tesadüf diyebilecek kadar şuursuzlaşması akabinde bu sene ki orta halli futbollarıyla avrupada ilerlemesi malesef ki kendilerinin dışlandığı yolda bir düşünceyi doğurmuştur.fenerbahçe kendi taraftarları hariç yurdumda tek hazedilmeyen takımdır.ama her türk vatandaşı bilir ki avrupa da türk takımı desteklenir ve her daim desteklenecektir.aksini yapan şuursuzdur.şuursuz olan da ne olduğunu bilmeyendir.
bir besiktaslı olarak akrep insanı'nı anormal derecede rahatsız etmektedir. takımın gögsündeki türk bayragını hiçe saymaktır. assagilık psikolojisidir. sözlükte yazılması yasak kelimelerdir.
yahudilerin de böylesi hastalıklı bir psikolojiyle tüm dünyanın kendilerine düşman olduğunu zannettiklerini yazardı kitaplar da anlamazdık şimdilerde kafamızda berraklaştı bu husus çok şükür. yine aynı yahudilerin paranın hastalıklı büyüsü ardında tüm dünyayı yönetmek gibi gülünesi bir iştihalarından bahseder aynı kitaplar; kendilerini herkesin üstünde görmekten pek bir keyif alırlar onlar da; hani şu gülünç yığının 'bir gün herkes fenerbahçeli olacak' derken gösterdikleri şeytani kibirde bu kadim ırktan bir şeyler görmemek mümkün değildir.

hem birazcık gözlem yeteneğine sahip olan herkesin tecrübe etmiş olduğu muhakkaktır: herkesin beyaz dediğine inatla siyah demekte ısrar eden bir yığından bahsediyoruz beyler; böylesi bir fanatizm ya hala değişmemekte ısrar eden hasidiklerde ya da zamanın en büyük terör grubu olarak dünyayı inletmiş hasan sabbah fedailerinde mevcuttur (özellikle şam taraflarında ün salmış olan sinan bin selman'ın fedailerinde bkz: haşhaşiler,bernard lewis) memleket sathı mailinde kendilerini tüm hakların sahibi olarak görme hastalığı bugünlerde çok yaygındır efendim; bu güzide takımımızın taraftar profili de bu hastalığın kaynaklarının ya da en fazla neşvü nema bulduğu coğrafyanın nerede olduğuna dair apaçık delildir; görene ve bilene. birilerine düşman olmak ya da düşman sahibi olmak pek de matah bir şey değildir elbet, bilenler bilir. lakin kurnaz bir yahudi gibi kendisine evvela düşman yaratıp sonra da bundan nemalanmaya çalışan köylü kurnazlarına müstehziyane bir kaç kelam etmek, yeri geldiğinde kendilerine bilgece ve ironik bir tavırla itin mabadını hatırlatmak da hem erkekliğin hem insanlığın şanındandır.

bir de tabii bir cumhuriyet meselesi var, ülkenin herhangi bir zümresinin, mesela bir trabzonsporun ya da diyarbakırsporun böyle bir iddiayla sahneye çıkması halinde kopacak yaygaraları düşündüğünüzde mezkur yığının fecaatte ve hezeyanda nasıl bir terakki -pardon tereddi olacaktı- içinde olduğunu gözler önüne serer. tabii hala utanmadan böylesi bir iddianın müddeisi olmak bile hamakatin ve hamasetin ne boyutlarda olduğunu gösterir ki; şüphesiz bugün ülkemizin üzerindeki kara bulutların hamulesi bu iki ezeli hastalıkla meşbudur. ehh şimdi kendileri gibi akıldan ve ferasetten nasibini alamamış yığınların gülünesi düşmanlığıyla övünmek ya da yerinmek hamervah güruhların işidir vesselam.
'fenerbahçe'nin büyüklüğünün adı konulamaz' diyenleri bir kez daha sevgiyle anmamıza neden olan feci kıskançlık ürünü düşüncedir.
taraftarlığı haddinden fazla abartmaktır.
sporcunun zeki, çevik ve ahlaklısının giderek azaldığı şu günler taraftarın da ahlakından ödün vermeye başladığının bir göstergesi.

bir maç sırasından yuhalanan fenerbahçe, galatasaray, beşiktaş * takımı oyuncularının maç sonu türkiye adına milli takım kampına gitmesi mi yalan? ya da türkiye futbol tarihinde ilk kez alınan bir kupa için 'tesadüftü' * *, ay-yıldızlı formayla ülkeye galibiyet getiren oyuncuya "o türk değil ki bi kereee" söylemlerinin çirkefliğin dik alası olması mı?

kaybeden rakiple dalga geçmek her daim eğlencelidir. lakin ayarı tutturmak, bkunu çıkarmamak lazımdır. zira "en son ne zaman türkiye kupası almıştınız sizz?" diyene "sizin hiç 100. yıl kupanız oldu mu?" cevabının verilmesi de normaldir.

"hepimiz kardeşiz." geyiğinden bağımsız, göğsünde ay-yıldız taşıyan her takımın başarısı ayakta alkışlamaya değerdir gözümde.
(bkz: kıskananlar çatlasın)
aynı düşüncelere fenerbahçelilerin de ezeli rakiplerine karşı sahip oldukları bilindiği için önemsenmeyecek durumdur.
galatasaraylıların fener avrupadayken içinde bulunduğu durumdur.
fenerbahçe yöneticilerinin oturup düşünmesi gereken konudur bu. zira kendilerine şu soruyu sorarak başlayabilirler;

" Bizi bizden başka niye kimse sevmiyour. bunun sorumlusu biz olmayalım..."
(bkz: ha şunu bileydin)
http://www.youtube.com/watch?v=k2iktZ3-S4E

videoda ahmet çakar'In açıkladığı nedenlerden dolayı yapılan harekettir.
fenerbahçe ve fenerbahçeliler diğer takımları düşman gibi görmezse çözülme ihtimali olan sorundur.
bazı kesim fenerbahçelilerin içine soktuğu ya da ettiği durumdur.

mesela, çavuşoğlu ömer den tutun da kill for you * dan çıkın.

ya da mesela bi pulp fiction. o da koyu fenerlidir. her fener galatasaray maçını beraber izleriz. sayar, söveriz bir sürü, kızdırırız ama maç sonunda "tebrikler kardeşim" deriz. hatta en sevdiğimiz tezahuratımız da* "amcam istedi fenerli olayım, dayım istedi cimbomlu olayım, alayına isyan beşiktaşlıyım, amcamın dayımın..." şeklinde devam eder.

bir de şöyle bir şey var (bkz: istanbul since 1453/#282210)
fanatizmin icinde benliklerini kaybetmis, zavalli ve hasta karakterli bünyelerin yaptiklari..
(bkz: fenerbahçe nin türk takımı olması sorunsalı)
efendim sene 2000 gs nam-ı değer avrupa fatihi uefa kupasına şampiyonlar liginden gelmiş leeds united ki o zamanlar feci top oynuyorlar, dortmund o da şuanki krizine daha girmemiş iyi takım velhasıl-ı kelam, neyse en sonunda tatlı niyetine arsenal ki ingiltere deil dünyada saygı görmesi gereken henry'li kadrosu lafı uzatmamyayım son maç işte yurtça maç seyrediyoruz gs'lısı, fb'lisi bunu da ikiye ayıralım adam olanı ama olmayanı demeliyim arsenal'i tutan yoktu desem yalan olur açıkcası. neyse efendim son penaltı atıldı popescumuydu yer sarı gök kırmızı... yıkılacaktı bina. yıllarca takımımı savunamadım avrupada ama olsundu bir türk takımı uefa kupası almıştı 1-2 dallama "avrupada naaptınız bu zamana kadar?" "denizli sizden iyi" aman demen demesin diye tromso'yu tutacak değilim yada leverkusen'i. ama yazıktır yaw fb desteklemeyin zaten gerekte yok ama bir gün anderlectli, birgün interli, birgün psvli, birgün cskalı, birgün sevillalı... kısacası bunlara gerenk yok kendinizi harap etmeyin vesselam... eskilerin olayı özetleyen güzel bir sözü var "başkasının şeyiyle gerdeğe girmemeli" yani avrupada elele, derbide de denk getiren getirene...
böyle olması için mevzubahis takımın yönetimi hayli çalışır, nitekim emekleri boşa çıkmaz.
(bkz: Rüzgar eken fırtına biçer)
Yukarıdaki atasözü bu durumu en iyi biçimde özetler sanırım.Aziz Yıldırım zamanında az rüzgar ekmedi; hatta kıskanıp da galatasarayın aldığı UEFA kupasına tesadüf dedi.Bu sadece galatasaray hakkında söylediği tek bir söz.Diğer takımlara yaptıklarını saymıyorum bile.Sonuçta da fenerbahçe doğal olarak fırtına biçti.