bugün

her ne olursa olsun ülke içindeki rekabette fenerbahçeli arkadaşlarını kızdırmaktan geri kalmayan, onlarla akşam muhabbetlerinde atışmaktan zevk alan, yenildği zaman dalga geçmek isteyen, yine de edirneden ötede fenerbahçenin rakip ağlara yolladığı her golden sonra goool nidaları ile ortalığı inleten, dış mihvaklara karşı alınmış her galibiyette fenerbahçeli arkadaşlarına sarılıp sevinen galatasaraylıdır. en has duygunun insanıdır. akıl şirazesini bulmuş, hayatı futbol ekseninde nasıl yaşaması gerektiği öğrenmiştir.

ha bu arada iddaada kendi takımının aleyhine 4+ gollü mağlubiyet oynayan fenerlilere selam ederim.
kafayı yemiş kişidir. akla, mantığa sığmayan işler yapıyor olmalıdır. mürted ilan edilesidir.
(bkz: ajandır ajan)
ellerini yumruk yapıp, kollarını ileri geri üç kez götürüp getiren galatasaraylıdır. manadardır.
fair play örneğidir.
28 yıllık hayatım boyunca sadece 8 nisan 2008 chelsea fenerbahce macinın ikinci yarısında içine dahil olduğum gruptur. önceleri fenerbahçe'nin avrupa maçlarında yenilirse ekime, yenerse s.kime politikasını gütmüştüm. 45 dakikalığına da olsa fenerbahçeyi desteklemek garip bir duyguydu. sonra soda içtim geçti.
haplanmıştır. akabinde tinere de başlar.
bali bile cekiyordur.
galatasaraylı değildir.
ali sami yen eski açıkta üst tarafa çıkarken eskiyen bir duvar parçasının kafasına düşmesi sonucu bu duruma düşmüş kişidir.
Futboldan pek fazla anlamayan, fair play masallarını devamlı anlatan, futbolun yalnız bir oyun olduğunu söyleyen, Fenerbahçe'nin de türk takımı olduğunu ve Avrupa'da desteklememizi söyleyen, desteklemeyen Galatasaraylılar'ı vatan haini ilan eden, Galatasaraylı olmanın ne demek olduğunu anlayamamış, beyin özürlü olduğuna inandığım kesinlikle gerçek Galatasaraylılarla muhatap olmaması gereken mahlukat.

Not:Böyle adamlara pek itibar etmemek gerekir.Bunlar zaten senede 1 kez maç izlerler.
saçma bir tartışma konusu.takım taraftarlığını hayat felsefesi veya ar, namus meselesi yapmaktan doğan önermelerden bir tanesi.*
kaderin oynadığı oyunlar sonucu buna mecbur kalmış galatasaraylı olabilir. mesela ligin son haftalarıdır, galatasaray'ın şampiyon olabilmesi için fenerin o haftaki rakibini yenmesi gerekiyordur. böyle bir durumda sanmıyorum ki kimse fener yenilsin diye dua etsin. buna benzer bir durum yıllar önce fenerbahçelilerin başına gelmişti, fener trabzonla çekişiyordu, galatasaray trabzon ile oynuyordu, galatasaray trabzonu yenerek fenerin önünü açtı. işte o maçta pek çok fenerli galatasaray'ın kazanması için duacıydı. tersi de mümkün.

bu arada bu olaydan sonraki sezon da trabzon galatasaray'ı yenerek yoluna taş koymuş, böylece fener yatış söylentileri çıkararak iki kez şampiyon olmuştu.

avrupa maçlarında ise hala epey galatasaraylı vardır fenerbahçe kazansın isteyen. misal, ben. isterim ki, çeyrek finalin üzerine çıkmamak kaydıyla, bol bol puan toplasınlar ülkemize ki ilerki yıllarda bir takım fazla gönderelim avrupaya. ama yenilirlerse de dalgamı geçerim, affetmem.
samimi olmayan galatasaraylıdır. bu nokta da fenerli taraftarlar bir düşünse galatasaray yenilse mi zevk alırlar , yense mi? ayrıca futbolun keyfi de biraz burada değil mi? ezeli rakibini yenilmiş olarak görmek.
benim diyen galatasaraylıdan daha galatasaraylıyımdır, ne kafama tas dustu, ne bali cektim, ne de haplandım lakin fenerbahcenin avrupa da oynadıgı her macta aklı selim her turk vatandası gibi fenerbahceyi destekliyorum tek fark sonucta ne fenerbahceli arkadasım kadar sevinebiliyorum ne de uzulebiliyorum sadece iyi oynadılar helal dedigimi bilirim.
(bkz: kamera $akasi mi bu)
söz konusu avrupa'da türk başarısıysa, gerisi teferruattır mantıgıyla düşünen galatasaraylıdır. nitekim galatasaray uefa'yı aldıgında fenerbahçe almış gibi sevinen fenerbahçe taraftarlarının varlıgı hatırlandıkça, olması gereken de budur denir.
bakma sonra laf ediyorlar, sataşıyorlar ama bu da bir eğlence olarak futbolun güzelliklerindendir.
evlat olsa sevilmeyecek insandır.
ister "fenerbahce yi destekleyebilen galatasarayli" olsun isterse "galatasaray ı destekleyebilen fenerbahçeli", futbolun özünü ve güzelliğini anlayamamış, garip bir milliyetçilik hezeyanı içinde çoşan insandır. şöyle ki, futbolun güzelliği sadece ve saf olarak futbol olması ve milyarlarca insanı her hafta, her ay, her sene farklı heyecanlar peşinde sürüklemesi, her biten seneden sonra yeni bir coşku yaratabilmesidir.

futbolun en güzel yanı da "taraftarlık"tır. bir takımın taraftarı olmak, onu sımsıkı benimsemek, yenilince ölesiye üzülmek, kazanınca sevinçten geceleri uykusuz kalmak... bunlardır futbolu futbol yapan. taraftar olmayan bilemez bunu. öyle "ben x takımı tutuyorum ama kadroyu say desen 2 kişi sayamam vallahaa ehe ehe" diyen adam taraftar değildir, sempatizandır. sempatizanlar içinse futbol bayağıdır, öylesinedir, olsa da olur olmasa da.

futbolun en fazla içine edense en başta bahsettiğimiz "milliyetçilik hezeyanı"dır. işte taraftar olmayan bunu da bilemez. ya da taraftardır, iyi bir taraftardır ama etrafına sempatik görünmek için "valla ben avrupa maçlarında türk takımı desteklerim" ayağı yapar. 3. seçenek olarak da taraftardır ama futbolun o bahsettiğimiz güzelliğini, kendi içinde yaşattığı dinamiğini, sadece ve sadece futbol olduğu için sevilmesi gerektiğini farkedememiş, futbola meydan muharebesi gözlüğü ile bakmaktadır. milliyetçidir, sancaktar olma düşüncesi ile yanar tutuşur, milli dava herşeyden önemlidir ve futbol da milli bir davadır onun için.

fair play ile falan yakından uzaktan alakası yoktur bu ruh halinin. fair play şudur; fenerbahçe'nin avrupa'da oynadığı bir maçta bir galatasaraylı iyi şanslar dilerse ya da galatasaray'ın önemli bir avrupa kupası maçında bir fenerbahçeli aynı temennide bulunursa, futbolcular kendi maçından önce "ezeli rakibimize avrupa'da başarılar dileriz" gibi bir pankartla sahaya çıkarsa, taraftarı benzer bir pankartı tribünde açabilirse, yöneticisi röportaj yaparken bu temenniyi herkesin önünde yineleyebilirse, işte o fenerbahçeli ya da galatasaraylı fair play ruhuna sahiptir. taraftara da elini sıkıp başarı dilemek düşer. bu iki takımın taraftarı birbirleri ile yaptıkları maçlarda tribünden rakip takımı alkışlayabilirse, futbolculara pet şişe ya da korner atışı kullanacak futbolcuya yumurta yağdırmazsa, kendi sahasında yenilse bile maç bitiminde tribünden rakip takımı alkışlarla gönderirse işte bu fair playdir. bunun taraftara yansıması yine elini sıkıp tebrik etmek şeklinde olabilir.

şimdi bakalım bu dediklerimiz yapılabiliyor mu türkiye'de. bu fair play tanımına uyan kaç tribün, kaç futbolcu, kaç taraftar, kaç yönetici, kaç taraftar grubu lideri var türkiye'de? öyle "avrupa maçında türk takımı desteklerim argadaşşş" demekle olmuyor fair play. o tavır anca milliyetçiliğe dayanan fanatikliği, holiganlığı getirir. türkiye'de olan da budur.

kızdırmak da, dalga geçmek de, dalga geçildiğinde kaldırabilmek de, tebrik etmek, başarı dilemek de... bunlar olsa yeter, futbol budur çünkü!

edit: fair imla...
maçı izleyebilmek için fener tribününe oturmuş galatasaraylıdır. köprüyü geçesiye kadar dayı diyecektir, yoksa hali bedevilerden beter olacaktır.
Takım tutmanın bir tutku olduğunu, asıl olayın ülke değil takım adı olduğunu bilmeyen insandır.
Kupa maçlarının milliyetçilikle alakasız olduğunu bilmez ve sadece milli takım maçlarını izlemesi tavsiye olunur.
(bkz: yalancı)