bugün

üzerinizden çıkaramadığınız ateşten gömlektir. çoğu zaman bu gömleğin üzerine üşüdüğünüzde bir depresyon hırkası geçirirsiniz. ve onu neredeyse hiç çıkarmaksızın giyersiniz. üzerinizdeki bu farkındalık gibi boktan şeyin ağırlığını hissederek her defasında tırnaklarınızla bedeninizi tırmalar durursunuz. yalnız olduğunuzu düşünürek devamlı bir acıyla farkındalıklarınıza yine yalnızlığın o içten samimiyetine inanarak, yalnızlığı terk edemeyip bu defa yalnızlığınızı daha da büyütürsünüz. işkence daha da uzun ve şiddetli olmaya başlar.
ve bu farkındalık gibi insanın başına dert olan şeyden kurtulmanın yollarını arayarak mala bağlamaya çalışsanız bile bir çaresi yoktur. o artık sizinle beraberdir. ve niye bir mal olarak doğmadığınızı daima sorgularsınız. bazı şeyleri görmezden gelerek, çevrenizdeki insanların sizin bunu görmediğinizi sanmaları için elinizden geleni yaparsınız. o kadar çok sıkılırsınız ki bu durumdan artık farkındalıklarınızdan kaçar hale gelirsiniz. farkındalıkları fark etmemek gibi bir alışkanlığın olduğunu zannederek bu kalışkanlıktan kurtulmaya çalışır ve umarsız davranışlara meyil verirsiniz. bu defada umursamazlıkla etiketlenir ve değersizleştirilirsiniz. sonuçta her ne kadar umarsız bir insan olarak görünüyor olsanız bile bu sizin için en iyi ayakta kalma yöntemidir. tavsiye edilir...
sosyal, kültürel, eğitim ve tecrübe birikimi ile artan/büyüyen olgudur.
resmin; farkındalığı düşük olan kişilere göre çok daha büyük çözünürlükte görülebilmesi, birikime göre 3-5-8... adım sonrasını hesaplaya bilme durumudur.
Ülke totalinde toplam farkındalık ne kadar yüksek ise hakkını arama, kaliteli hizmet alma, demokrasinin olması gereken işleyişine yaklaşma gibi yaşam/toplum verimide o kadar yüksek olur.
okumak ve kültürel birikim bu hede hödöye katkıda bulunuyor evet ama asıl başlatanın ne olduğunu hiç bilmiyorum. ne tek başına zeka yetiyor ne de tek başına külliyatlarca kitap okumak. bilmiyorum neyin nesidir bu hede hödö...

idrakin aczini idrak, idrakin ta kendisidir. (ebubekir)
şahsi kanaatim herhangi bir izme saplanıp kalmaktan çok çok daha onurlu bir düşüncedir ki hiç bir şey yapmamak bazen çok şey yapmaktır tek incelik "her şeyin farkındayım" sözünde!

tabi herkes farkında olduğunu zanneder hangi ana demiş ki benim kızım çirkin? neyse konuya girecek olursak, hiç bir izme bağlı kalmamaktır ama hepsinden biraz almaktır hepsini "acaba nedir, ne değildir?" diye önüne almaktır sonra alacağını alıp elinin tersiyle kenara koymaktır. şimdi can alıcı noktaya geliyoruz şudur ki "bu görüşe bile saplanıp kalmamaktır bazen de..." işte böyle ahmet telli şiirindeki gibi "özgür sayılırdı belki, ama bağlanmazdı özgürlüğe de..." işte tıpkı böyle farkındayım dediğiniz an onu bile eleştirebildiğiniz zaman bir şeyler yolunda gidiyor demektir!

gel gelelim tıkandığımız bir kaç noktaya. şimdi farkındalık dediğiniz şey bazı şeylerin düzensizliğinin ya da anlamsızlığının farkında olmak ise ya anlam katma çabasına girersiniz ya da hiç bir şey yapmazsınız ama gerçekten hiç bir şey yapmamayı becerebilmek zaten farkındalığı kenara itmek olmaz mı? peki bu durumda siz farkında değil kabullenmiş olmaz mısınız? hiç bir şey yapmamak kabullenmişlik ise kabullenmişlik farkındalıkla aynı kefede nasıl tartılır? bu çıkmaz olarak nitelendirilebilecek bir durum ama hiç birisini göz önünde tutmayıp salt eyleme geçebilirsiniz misal bu yazıyı bile siktiredip gidip okey atarsınız ya da geyik işte hiç bir şey yapmamak bu yazıyı bile yazmamaktır bir nevi.

yukarıda yazdığım bir kısım vardı "anlamsızlıkların farkına varmak" peki anlamsız nedir? her şey anlamsızdır derken bile bir anlam yüklemiş oluruz peki bunun çıkışı nasıl olacaktır? gerçekten hiç bir şey yapmamak mümkün gözükmüyor bu durumda. hiç bir şey yapmamak anlamsızlıkla paralel bir yaklaşım olur ama bu anlamı yüklemek size bir anlamlandırma ya da tam tersi "anlamsızlaştırma" çabası gerektirecektir yine de tıkanacaktır sorular bir yerde.

biraz sadeleştirmek gerekirse anlamsızı yaratmak bile ya da onu tanımlamak bile bir çaba olacağından ve çabaların da aynı şekilde aynı sarmalda kendini saracağından dolayı onlar da anlamsız olacaktır şimdi bu entiriyi okumak ya da kalkıp intihar etmek ne kadar anlamlıdır ne kadar anlamsızdır? işte bu ikisinin cevabı "anlamsız" ise gerçekten hiç bir şey yapılmamalı ama her ikisine de farklı dereceler yüklersek durum-anlam kargaşası oluşacaktır bunu çözmek ise tamamiyle sürece intikal eder.
süreçle birlikte değerlendirirsek anlam-süreç ilişkisi zamana karşı kazanılan anlam ve tersine azalan anlam ya da kaybedilen anlam olarak karşımıza çıkar. bir şeyin anlamı anlamsızlığı değişen zaman içerisinde aynı şekilde değişiyorsa zaten pek inceleme konusu olamaz ama bu durumda yine de inceleme konusu olacaktır. daha çok salt anlamlı ya da anlamsızın üzerinde durmalıyız. bir birimin değeri ya 0 dır ya da 1 bunun dışındaki durumlar (varsa) daha yüzeysel açıklamalarla tanımlanabilecektir.
ufak bir test,
http://www.picvi.com/2011...our-awareness--whodunnit/
en karanlık kuyudur. çok acıdır çook.
Siyonistlerin farkındalığı keşfettiği için dünyaya Yahudilerin hükmettiği söylenir.
ülkemizdeki belki de en büyük eksikliktir. bazen bir sözde aydın çıkar cahillik mutluluktur der üzer insanı cahillik işte budur türkiye'dir ve artık değiştirmek lazımdır bir şeyleri.
Dikkatimizi şimdiki zamana çevirerek gördüğümüz, işittiğimiz ve hissettiğimiz şeylere odaklanmaktır.
anı yakalamak suretiyle bir tür uyanıştır.
bir şeye odaklanıp gözümüzün önündeki diğer şeyleri algılayamamızdır. palyacolu, ayılı bir çok testi vs vardır. beynimizin sınırları olduğunu ver her gördüğünü işleyemediğinin bir kanıtıdır ayrıca.
içinde çok anlam barındıran çok güzel bir söz olmasına rağmen günümüz türkçesinde farkındayım olarak kullanıp trip , sitem sözcüğü olarak kullanılarak anlamından uzaklaştırdığımız kelime .
farkındalık farkında olan bireyin devrim sürecidir..
içinde bulunduğu cümleye entellektüel bir hava, bir ezicilik katan yegane kelime.
genelde farkındalık mutlu eder, farkına varmak ise üzer.
rüyada yaşandığı durumlara lucid dreaming denir.
ingilizce karşılığı be aware olan hede.
Farkındalıklardı aramızda olan Sen masumca yüzüme baktığında
Yüzünü bir gösterir bir saklardı güneş
Hep yaşamak istenilen aslında
Sanki hiç olmazmış gibi tehditkar.
Anlam veremediğim zamanlarda
Sözlerinden kafama takılanlar.
kimi zaman insanın hayatına birçok şey katsada, kimi zamanda birçok şeyi alıp götüren ruhsal durum. kendini korumak veya kim olduğunu bilmek ve göstermek adına son derece işe yararken, çevrende gelişen birçok olayda, akışın nasıl gitmesi gerektiğini bile bile acı çekmek.
ağır yük bindirir omuzlarına. farkında olduğun an her şey daha karanlık görünür. dipsiz bir kuyudan aşağı bakmak gibidir.
olan bitenin farkına varmaktır, duyarlı olmaktır. ağır bir yük olduundan taşınması zordur zamanla acı verebilir taşıyamayanlara.
"Hayatlarımızdaki en büyük acı, kabul etmediğimiz hatalarımızdan gelendir -bizim asıl kimliğimizle uyuşmayan hatalardır. Bize öyle zıtlardır ki, onlara bakmaya katlanamayız. Bir vücutta iki insan oluruz, birbirine katlanamayan iki insan. Yalancı ve yalancılardan nefret eden. Hırsız ve hırsızlardan nefret eden. Bu savaşın verdiği acıya benzer başka bir acı yoktur. Bu acı, bilinç seviyemizin üzerine çıkar. Ondan kaçarız ama bizimle koşar. Nereye kaçarsak kaçalım, savaşı beraberimizde götürürüz."
platon'a göre felsefe farkındalık ile vuku bulur.
Yaradana teslim olmaktır.
(bkz: araf ehli)