adaptasyonla asla açıklanamaz. evrim iddiası canlılık suda başladıdır. aslında aminoasitler işi bozuyor şimdi uzaydan meteorlar gelmiş olabilir yalanı peşindeler. şimdi suda yaşayan bir canlıda nasıl oluyor da karada yaşama ile ilgili bir gen var. anlatın yavrum. öyle rasgele şansla dersen bilim değil açık açık inanç savunusu yapmış olursun. suda yaşayan solungaçlı hayvanda akciğerle soluma nasıl genlerde oluyor?
(bkz: #27033605) evrimi çok iyi anlamis arkadaslarin da inandiklari seylerdir. kendi iradeleriyle çikmadilar tabi, ortam sartlarinin zorlamasiyla olan seyler, yada cografik izolasyon, yada sularin çekilip karalarin yükselmesi. onlarin karaya çikmasina sebep oldu ve onlarin zaten genetik kodlarinda olan seyleri aktif hale getirdi. hiç bir seye isteyerek adaptasyon kazanilmaz. adaptasyon (biyolojide) zaten o manada kullanilmaz. adaptasyon dedigin, sende hali hazirda olan seylerin (genetik mutasyonlarla kazanilmis), ortam sartlari yüzünden aktif hale gelmesi, ve ortama ayak uydurabilmendir. yani zaten tersi olamazdi. eger gelmis gecmis butun canlilar sizin düsündügünüz gibi bir adaptasyon yetenegine sahip olsaydi, gelmis gecmis bütün canlilarin %98 inin hali hazirda soyu tükenmis olmazdi. bir de bu açidan düsünün. evrim bir istemin, bir iradenin degil tamamiyle bir rasgeleligin sonucudur.
miller urey deneyi bir yalandır. cold trap ile amino asitleri gelişemeyeceklerini bildikleri ortamdan kaçırmışlardır. yani akıllı bir müdahale olmazsa o iş yatar. misal ilk linkteki balığın aslında olmaması gerekiyor. eğer evrimleşip karaya çıktıysa hala neden soyu suda devam ediyor. çamur hopları ya da zıpzıpları amfibiktir. neden hala yarı yoldalar?
misal bazı amfibileri almışlar ve bir kısmını karada bir kısmını suda tutmuşlar. ve karada yaşayanların belli organları su da yaşayanlarında belli organları gelişmiş. soru? bu hayvanlar kendi iradeleri ile mi çıktılar karaya? hayır. sen dışarından müdahale ettin ve zaten var olan bir özelliklerini kullanmaya başladılar. kurbağayı sudan karaya çıkartıp sadece ıslak tutup hep karada tutunca aaa zıplayıp ayaklarını kullanıyor diye hayret mi edeceğiz.
hıçkırığın kanıt olarak sunulması ise komedi.
dindir.

şöyle ki;
neyse üşendim. insanlara bir şeyleri kanıtlamaya çabalamaktan yoruldum.
aminoasitlerin miller-urey deneyinde gösterilen erken dünya şartlardan oluştuğunu kabul etmeyenlerin inandığı şeylerdir.

http://tr.wikipedia.org/wiki/Miller-Urey_Deneyi

suda yaşayan canlıların akciğer solumasına yol açacak mutasyonların ve doğal seleksiyonun bir çok yolu olabilir. bir tanesi su birikintileri içindeki oksijenin azalmasıdır. bilindiği üzere kuraklıklar su birikintilerinin kurumasına veya içindeki oksijen seviyesinin düşmesine yol açar. su birikintisinin aniden kuruması buna hazırlıklı olmayan balıklar için öldürücüdür. fakat su birikintilerinde on binlerce, yüzbinlerce, milyonlarca yıl boyunca görülen oksijen seviyesindeki değişiklikler, atmosferdeki atmosferdeki havayı soluma konusundaki yetenekleri mutasyonla oluşmuş balıklar üzerinde selektif etki yapar. söz konusu mutasyonlar, birden akciğer gibi kompleks bir organın ortaya çıkmasını sağlayan mutasyonlar değildir. balıkların havadaki oksijenden kısıtlı da olsa yararlanması için tam takım akciğer sahibi olmaları gerekmez.

http://evolution.berkeley...brary/article/fishtree_09

http://www.evrimagaci.org/video/7/185

http://www.evrimagaci.org/fotograf/54/6692

http://www.evrimagaci.org/fotograf/65/6020

tabi berkeley üniversitesinin, recep tayyip erdoğan üniversitesi ve sözlük alimleri yanında lafı mı olur? onların aklına gelen itirazlar mümkün değil ömrünü bu konuları araştırmaya adamış bilim insanlarının aklına gelmemiştir!.. sırf domuzluk olsun, din düşmanlığı olsun diye uğraşıyorlar!...
bazi cevaplari (bkz: cosmos) adli belgeselde bulabilirsiniz. ilk bolumden bir cumle cok etkiledi beni. "siz tanriyi kucucuk saniyorsunuz."
suda yaşayan bir canlının akciğerle solumasına yol açacak doğal seleksiyon nedir? ve doğal seleksiyon evrim değildir.
misal bugün için aslanlar 100 yıl öncesine göre daha küçüktür çünkü batılı avcılar en iri erkek aslanı vurma derdine düştükleri için kalan zayıf erkek aslanların nesli vardır. bu seleksiyondur. lakin evrim değildir. aslanlar vurulmamak için bir çaba harcamamıştır. sadece var olan özelliklerinden dolayı avcıların yaptıkları seçim onları bu noktaya getirmiştir.
evrim ve doğal seleksiyon aynı şey değildir.
bakın aminoasitler nasıl oluştu diye zorlamıyorum. baktılar dünya şartları uygun değil uzaydan geldi yalanına sarılmaya başladılar.
Evrimini tamamlayamamış yaratıkların, genel düşüncesi.
evrimi anlamamış insanları gösteren bir durum var ortada.

"arkadaşlar üç iki bir diyerekten evrimleşiyoruz haydi bakalım" diye gerçekleşmemiştir evrim süreci. birden de gerçekleşmemiştir. köpekbalığından kaçan balık karaya çıkıp dörtnala koşmamıştır. canı sıkılıp bir günde evrilen bir canlı yoktur dünyada. nesilden nesle gen aktarımı ve dişilerin seçimi şeklinde gerçekleşmiştir.

zürafa örneği verelim. ha gayret diye ağaçlara uzana uzana uzatmamıştır boyunu zürafalar. daha yükseğe erişmek daha çok besin, daha dinç bir vücut ve daha uzun ve kaliteli yaşam demektir bir zürafa için. dişiler de tercihini böyle bir erkekten yana yaparlar. kısa boylu zürafaya yüz veren olmaz. tarihten silinirler. bu süreç sonunda uzun boylular tercih edildiği için sonraki nesiller de gitgide daha uzun boylu kalmaya başlar. milyonlarca yıllık bir süreçtir.

(bkz: doğal seleksiyon)
kendi ergen zekasıyla 5 madde sıralayıp evrimi çürüttüğünü sanan sazanların inandıkları şeylerdir. içinde firavun falan geçen masallar mesela!

"evrimi kabul etmemek" ne demektir ayrıca? yer çekimini kabul etmemek benzeri bir durum herhalde. evrim kanunu yoktur ancak evrim teorisi bir "bilimsel teori"dir tamam mı canlar?

evrimin gerçekliğini kabul etmek için kanun olması gerekmez. bilimsel bir teoridir, evrimi doğrulayan onbinlerce bulgu ve çalışma vardır. evrim vardır, sadece tam olarak ne şekilde olduğuna dair farklı teoriler üzerinde çalışmalar devam etmektedir.

iki satır okusanız olacak aslında da, işte...
kimisi on milyonlarca yılda, kimisi yüz milyonlarca yılda, kimisi daha uzun sürede, teoride açıklanan mekanizmalarla gerçekleşen şeyleri, sanki şıp diye olmuş gibi sunarak, gerçekleşmesinin imkansız olduğunu söyleyenlerin, şıp diye olduğuna inandığı şeylerdir.
(bkz: evren bir anomalidir)
bir hayvanın insan gibi düşünüp konuşması arkadaşlara mantıksız geliyor lakin suda yaşayan bir canlının nedense orada evrilip birden karaya çıkması mantıklı geliyor ya da bir köpek türünün karada rekabetten kaçıp suya geçişini mantıklı buluyorlar.
Sıkıldım artık bu evrim muhabbetlerinden sözlükte canı sıkılan evrim başlığı açıyor. Trollüğümü trollüyorsunuz anlamış değilim.
Heh geldi sözlüğün müslümanları.
allahtır.
ayın ikiye bölünmesi gibi şeylerdir.
Evrimden daha mantıksızdır.
aralarında inananların inandıkları halde pek değinmek istemedikleri, hüdhüd kuşunun insan gibi düşünmesi ve konuşması, karıncanın insan gibi düşünmesi ve konuşması da olan şeylerdir.
evrimi kabul edenlerden daha mantıklıdır.
1- 14,5 milyar yıl önce ortada hiç bir şey yokken bir enerji patlaması oldu ve evren genişlemeye başladı.
2- bu zaman içinde çarpışmalar oldu patlamalar oldu ve 4,5 milyar yıl önce gezegenimiz güneşten koptu sonra bir meteor çarptı ve uydumuz ay gezegenimizden ayrıldı. bu sırada her ikisi hızla döne döne soğumaya başladı.
3- bir kaç milyar yıl önce gezegende önce su meydana geldi (?) ardından amino asitler meydana geldi lakin bir problem vardı. bu meretler aşırı sıcak ortamda da aşırı ıslak ortamda da parçalanır. nasıl bir araya gelip proteinleri oluşturdular. (şimdi de uzaydan göktaşı ile geldi iddiasındalar.)
4-neyse ilk canlılar oluştu bunlar nedense bir araya gelip canlıları oluşturdu hem de tür tür çeşit çeşit. ardından suda başlayan hayat karaya geçmeye başladı. lakin suda yaşayan bir hayvanda neden ve nasıl akciğer oluştu? takdir edersiniz ki suda çözülmüş oksijen vardır ve bunun solunumu için solungaç'a ihtiyaç vardır.
neyse kahramanımız sudaki rekabetten kaçıp karaya çıktı. bu yüzlerce milyon yıl için çeşitlileşti ve milyonlarca çeşit kara canlısı meydana geldi.
5- lakin bu canlılardan bir bölümü karadan denize kaçtı (?) ve bugünkü deniz memelilerini meydana getirdiler. (balina ve yunus türleri)

evet çok mantıklı.
evrimi kabul edenlerin aptal olduğuna inanıyorum...
sanatlı bir eser sanatkarı icab eder, sırrınca.

bir kalem bile milyon yıl dursa kendi kendine olamayacakken,

senin bu müthiş bedenin, kendi kendini, deneme yanılmayla geliştirmiş haa,

bunu o evrimciler bile kabul etmez.
söylediklerimizle ters düşmediğimiz halde ters düşmekle itham ediliyoruz.
1- sana 14 milyar o'na 6 gün. bu senin o'nun için yaratmanın kolaylığını anlaman için verilmiş bir mesaj. yoksa aynı kitapta ol dememle her şey olur da diyor.
2- sinek meselesi şudur. sinek yemeğe düşerse toksinli tarafımı yoksa antibiyotik barındıran kısmı mı yemekle temas etti bilemezsin. bu sebepten sen sineği bir kez yemeğe batır deniyor.

zaten verdiğimiz linkte deney yapılmış.

ve tekrar söyleyelim dağlık bölge (plato dağlık bölgedeki düzlüktür. yani kırılmalar tam olmamıştır ve bu sebepten bu bölgelere yapılan binalar depremlerde kolayca yıkılır) deprem için uygundur lakin (gariptir alplerde neredeyse hiç deprem olmuyor) dağlar daha güvenlidir.
şili depremi and dağlarında olmuştur ve büyüklüğüne göre (9,5) can kaybı çok az olmuştur.
tersi düşünüldüğünde mantığın gölgesinin bile görülemediği varsayım.

sen nasıl olduğu belli oolmayan bir şekilde suda tek hücreli olarak var olacaksın sonra zamanla birleşip bir canlı oluşturacaksın sonra karaya çıkacaksın sonra türleşeceksin sonra primatları oluşturacaksın onun bir kolu maymun cinsi olacak ki epey fazla bir cinsten bahsediyoruz.

bir diğer kolu insan olacak ama primat türü içinde sadece insanın benzer türleri olmayacak
ki bir şempanze türü kendi içinde birden fazla tür oluşturur. ve aralarından sadece insan akıl etme konuşma gibi özelliklere sahip olacak.

hatta bu karadan çıkan varlık her nasılsa şu an milyon tane farklı canlının dnasını da taşıyacak.

hı hı... bu varsayım daha mantıklıymış.
bilimsel kanıtı olan şeylerdir.

kaburga kemiği
72 huri
şarap ve bal akan nehirler
melek, şeytan, cin, deccal