bugün

eğer karşı taraf saygısız birisi ise büyük problemlerin yaşanabileceği durum.
kültürel farklılıklar elbette önemlidir ama farklılığın derecesi daha önemlidir. hiç yemediğiniz bir yemeği sevebilirsiniz belki ama her farklılık bu kadar şirin değildir.
liberalizmi iliklerine kadar özümsemiş bir insansa etkilemez.
Bence eğlencelidir. Farklı kültürler tanıyorsunuz. Çok harika.
Aşk olsun da aşılacak farklılıklardır.
Evlilikte eş seçiminde dikkat edilecek hususlardan biri de kültür benzerliğidir. Adaylar diğer önemli hususlarda birbirine ne kadar uygun olsalar da kültür farklılığı eşlerin geçimini etkilemektedir. Eşlerin ailesinin çiftçi ailesi, esnaf ailesi, memur ailesi, akademisyen ailesi vb olması, ailenin sosyo ekonomik durumu, ailenin yerleşim yeri ve şekli, yerleşim yerinin coğrafi özellikleri, tarihî özellikleri, yaşama şeklini hayata bakış açısını ve davranışları önemli ölçüde etkilemektedir. Bu niçin bu kadar önemlidir?

Evlilik çok yönlü olan bir beraberliktir. Evlilikte duygusallık, cinsellik, ekonomik paylaşım, ev içi sorumlulukların paylaşımı, fikrî beraberlik, anne-babalık farklı bakış açıları gerektirir. Bu bakış açılarının edinilmesinde içinde yaşanılan kültürün etkisi çoktur. Evlilikte kültür farklılığı en çok ailesinden ayrı yerde okumuş veya çalışmaya başlamış kişilerin evliliklerinde kendisini göstermektedir. Birbirine yakın yerlerde yaşayan kişiler ailelerinin kültür farkının bilincinde olarak evlenir. Fakat aileler birbirini iyi tanımadığında bazı sorunlar çıkmaktadır.
Kültürden kasıt mutfak kültürüyse problem değil lakin kültürden kasıt kendini geliştirmeve bilgi düzeyi * ise fena patlayacak farklılıktır. bile bile lades demeyin aşk her şeyi affetmiyor çünkü bi zamandan sonra aşk kalmıyor.

true story.
(bkz: anlayışı farklı kültürü farklı felsefesi farklı)
kültür farklılığının temel sebebi paradır. zengin kız/erkek bebekliğinden beri en iyi şartlarda büyümüş, çocukken her istediğine anında ulaşmış, ergenliğinde triplerini atmış, okuldan sonra dershanelere gitmiş, üniversiteyi kazanmış, azcık da çalışkan ve zekiyse üniversite şartlarını maksimum seviyede kullanmış, yurt dışlarına gitmiş, alanıyla ilgili kongrelere katılmış, sanatın tüm dallarında üç aşağı beş yukarı bilgi sahibi, sportif, aktif, çevresince sevilen, sayılan, saygın biri işte. aileden torpilli, aristokrat dediğimiz kesim işte. altında arabası, son moda kıyafetler. fakir kızın/ erkeğin hakkı ne olabilir ki bunun yanında. okula bile güçlükle gitmiş, sınıfta kalmış belki de zamanında bitirememiş, belki lise mezunu. neden mi o okumakla çalışmayı bir yapmıştır belki de. ailesine katkısı olsun diye çalışmış çabalamıştır o yaşlarında. elinde avcunda bir şeyi yoktur ama sadece aşkı vardır. fakir kız- zengin erkek, çok görmüşüzdür, kadın ilişkinin ortalarına doğru sonradan görme oluverir ama çok dikkat çeken ( olumsuz yönde) erkeği bazı durumlarda rezil eden görüntüler ortaya çıkabilir ama günümüzde diğer seçenekten ziyade daha fazla kabul görmüştür. zengin kız- fakir erkek, adamın elinde avcunda bir tek aşkı vardır, aşkı için her şeyi yapabileceğini sanır, kıza yetişmeye çalışır. bu kızlar da kimisi için konuşuyorum, çevresinde doğal kimse kalmadığı, herkesin mala mülke değer verdiği ortamdan uzaklaşmak istemesiyle bu adamlara gönüllerini kaptırır. soğan ekmek yeriz ama aşkımız bize yeter romantizmine kendini kaptırır. ne olur sonunda, olmaz hiçbir şey. birbirlerine kavuşmak ister de çift, kızın ailesi bırak o pisliği der, olmaz kültür farklılığı var der. o köylü sen bilmem kimin kızısın der. o nerde çalışacak ha sen alacaksın 3000 maaş o ne alacak işçi mi olacak, kasiyer mi olacak ne gelecek elinden, alıştığın hayatı sana verebilecek mi? sen idealleri yüksek olan kızdın şimdi ne yapacaksın, bu kadar mı düştün der. der de der anasını satayım. çocuk yapar mı bilinmez dediklerini, vaatlerini... zordur. ya kavuşmaz zaten böyleleri, kavuşsalar da evlenseler de yani aileleriyle bağları problemli olur, gelecek endişeleri olur, bir an gelir birbirlerinden soğurlar. Allah herkese layığını versin. Allah kimseye imkansızı sevdirmesin. Gönlündekini kaderine, kaderindekini gönlüne versin.
Çocukken ailece akşam misafirliğe gittiğimiz evin üst katında bir Polis balerin eşini vurarak öldürmüştu.ve ben de polisin tabancasıyla olay yerinden uzaklasmasini gördüm. Ve o anı, tabanca sesini, kadının çığlığıni asla unutmuyorum. Benim icin bu eşler arası kültür farkına net bir örnektir.
insanların evlilik kararı alırken gerçekten düşünmesi gerekir karşıdaki insanla gerçekten anlasabilir miyim, seviyor muyum, onu olduğu gibi kabul edebilir miyim diye...
Nasıl olsa evlendikten sonra değişir ya da ben onu degistiririm düşüncesi kesinlikle çoğunlukla başarısızlıkla sonuclanacaktir. Yukarıdaki örnekte ne yazık ki cinayetle sonuçlanmıştır.
Kendimizden başka kimseyi değiştiremeyiz, kimseyi değiştirmek gibi bir gaflete de dusmemeliyiz...
uyumlu kişilerce tolere edilebilen farklılıklardır. benim işim olmaz, o ayrı. uyum aşktan ve alayından önceliklidir.
Ayrılığa kadar götürebilecek alttan almalarla bi yere kadar idare edilebilecek durum. Bir çaresi bulunur elbet.
kültürden kasıta bağlıdır. ırk farklılığıysa ve olay evliliğe kadar taşınabildiyse sorun yoktur zaten. bilgi düzeyi ve ahlaki kavramların farklılığıysa sorun çok rahat yaratır efendim.ideallerinizden yani geleceğinizden, şimdiye kadar benimsediğiniz her hareket ve olgudan yani geçmişinizden vazgeçmeniz gerekebilir. burada bilgi düzeyi farkı kapatılabilinir bir unsur gibi görünsede kafa yapısı baz alınmalıdır.
belki de geç kalınmış bir durumdur zira bu farklılıkların evlilikten önce tartılıp değerlendirilmesi gerekirdi.
burada oturmuşlar bir ailenin dini bütün, diğer bir ailenin dinden kopuk yaşamasını kültürel farklılık olarak yorumluyorlar ya hani cahil ilişki profesörleri, ona gülüyorum.

aranızda erzincan'dan kalkıp helsinki'den gelin getiren yazar arkadaşlar da var gençler.

bi sikim bildiğiniz yok, anca hava civa konuşun işte.
Normal şartlarda zenginlik kaynağı olması gereken bir durum, fakat bizim ülkemizde bir ayrılık, gayrılık hatta huzursuzluk kaynağı.

Çünkü bizim ülkemizin insanı en basitinden mantıyı bile sadece kendi bildiği tarzda yemesini seven, ezberinin bozulmasından hoşlanmayan biri. Ne yeniliğe ne devinime açık bir bünyesi var. Sadece doğduğu gibi kalmaya, sığ ve sıradan olmaya odaklanmış bir hayatı var.

Amam oğlum aman kızım onların mezhebi, bizim geleneğimiz, şunların inanışı, bunların adetleri diye büyütülmüş evlenilecek yaş dediğimiz yaşa kadar. Zaten sınırlı olan zihnine bir de binbir türlü çeper çekilmiş.

Sözün sonu şudur ki; kültürel farklılığı bir zenginlik olarak görüp, sevmenin, sevilmenin ve de sevişmenin tadına varanlar. işte gerçekten mutlu olan, özgür zihinli insanlar onlar...
ilişkiye renk katabilir.
Mesela tarlada çalışan bir ırgat ile bankada çalışan bir hanımefendi evliliği bolca aksiyonlu geçer.
ikisi de birbirinden farklı şeyler alabilir.
Değişik kültürler tanımak güzeldir.
sıkıntıdır. Tek kelime ile sıkıntı. Tatlı gelen farklılıklar bir zaman sonra batmaya başlıyor. Hır gür kavga dövüş derken aile mahkemesinde doluk alınıyor. Tencere kapağı ile evlense daha mutlu ve huzurlu olur.
olmaz.
bu en önemli şeydir.

uyum.

ben müge anlı izleyerek ağzından tükürükler saçan bir kadın istemem.