bugün

insanı putlaştırma yolunda atılan adım kafiyeli olursa daha bi etkili olduğu islam aleminde açıkça görünmektedir. http://www.youtube.com/watch?v=s7eXpDI-jR0
baki olan allah fani, aciz olan kulda tecessüm etmesi tartışmaya açık bir konudur.
ap açık bir şirk sözcüğüdür. tasavvuf felsefesinin ne kadar yozlaştığının göstergesidir. daha niceleri var.

(bkz: celaleddin rumi)
(bkz: yunus emre)
(bkz: beyazıdı bestami)
(bkz: hallacı mansur)
(bkz: ibn l arabi)
ben yere göğe sigamadim mumin kulumun göğsüne sigdim sözü kutsi hadis olsa gerek. bu söz , başlığı destekler nitelikte bir örnektir. allah insana kendi ruhundan uflemiş olması ona ne kadar yakın olduğumuzun göstergesidir.
Çalıştığım şirkette 100 kişiden 50 tanesinin bağlı bulunduğu cemaatin liderinin söylemi. ne bir şey anlatabilirsin buna inanana nede aklı selim bir biçimde tartışa bilirsin. ve onların gözünde kaybeden sensindir. yazıklar olsun ki peşinde helak olmaya gidenlere.
şirkte maraton.

tabi ben bu işlerden mahmut efendiyi tenzih ederek söylüyorum.

hakikati cımbızlamak maksatlı teviline bile giresim gelmiyor.

biri çıkıp dese ki "ne gerek vardı" diye...

gazali diyor ya hani tasavuf ferdi tecrübe diye...

yaşayan bilir diye...

aynı şekilde yaşayan da bilemeyebilir...

kuran bu konularda çok sert ikazlarla dolu...

ve işi ehline bırakın artık; tasavvufu da...

hani ismini unuttum, allah 'a bir soru sorma hakkınız olsa ne sorardınız sorusuna "ne gerek vardı" cevabı gibi...

tasavvuf hakikatinden bihaberde cevaplar meçhul...

ama haberdarım diyende de tasavvuf meçhul...

bu maymunluklardan gına geldi.

mansur olacağını düşünen kendine diyet biçsin...
Adam stand up yapıyor resmen.
Kardeş yapma. Ahmetçiğim bunun sonu iyi değil bak. Demedi deme.
söz yunus emre'ye aittir.

--spoiler--
Mevlana dervişleriyle yaptığı sohbeti bitirdikten sonra,bir derviş telaşla odaya girdi ve heyecanla,uzaklardan gelen genç birisinin kendisini ısrarla görmek istediğini haber verdi.
Mevlana , '' Buyursun bakalım '' diye izin verdi.
içeriye orta boylu,cübbesiz,külahsız ve sakalsız,çok sade giyinimli bir delikanlı girdi.
Mevlana yerinden adeta bir ok gibi fırladı.Bu zatı mana aleminden tanıyordu.Bu,kendisi gibi çağlara damgasını vuracak yiğit bir HAKK aşığı olan Yunus Emre idi...
Heyecan ve hasretle kucaklaştılar.
Odadaki dervişler bu samimi karşılamaya bir anlam verememişti,ama ortamın manevi yükünün yoğunlaştığını anlamakta zorlanmadılar...

Daha sonra Mevlana ve Yunus Emre Karşılıklı Dini Şiirler Söylediler...Bir Mevlana Söylüyor...Bir Yunus Emre Söylüyor... Dervişlerde onları hayranlıkla izliyordu...

Yunus Emre ve Mevlana birbirini özleyen iki kardeş gibi yan yana oturdular...Mevlana sordu ;
- Pek güzel, Pek Sade giyinmişsiniz.Üzerinizde hırkanız bile yok ,üşümezmisiniz ?
Yunus Emre şiirle karşılık verdi ;
Dervişlik dedikleri hırka ile taç değil
Gönlün derviş eyleyen,hırkaya muhtaç değil

Mevlana beğendiğini belli eden bir hareket yaptı.Ve yine sordu ;
- Pek doğru söylersiniz.Nasılsınız iyimisiniz ? Nelerle meşgulsünüz ? Ne yapar ,ne eylersiniz ?
Yunus Emre yine şiirle karşılık verdi ;
Adımız miskindir bizim,düşmanımız kindir bizim
Biz kimseye kin tutmazuz,kamu alem birdir bize

Ben gelmedüm dava için,benim işum sevi içün
Dostun evi gönüllerdir,gönüller yapmağa geldüm !
Mevlana, Yunus Emre'ye Sordu;
-Biz dervişlerimize Tevhid'i öğretirken '' Bir elma iki ayna '' demiştik.Siz ne dersiniz ?
Yunus Emre cevap verdi;
Tevhid imiş cümle alem
Tevhidi bilendir adem
Bu tevhidi inkar eden
Öz canına düşman imiş.
Mevlana,Yunus Emre'nin bir süre dergahta kalmasını istiyordu.
-'' Evet,davetimizi kabul buyurursanız,çok memnun kalacağız.Hemde size yazdığımız 6 ciltlik Mesneviyi okurduk'' dedi.
Yunus Emre kalktı ,kapıya doğru yönelirken ilk kez şiirsiz konuştu;
-Ne kadar uzun yazmışsınız ! Çok emek ve gayret sarfetmişsiniz.Bize kalsaydı aynen şunu söylerdik ;
'' Ete Kemiğe Büründüm,Yunus Diye Göründüm ''
Yunus Emre Kapıdan hızla çıkıp gözden kayboldu...
--spoiler--

görüldüğü gibi mısralarda kişi kendini tanrı değil allah'n bir kulu ona ait bir ruh olarak tasvir etmiştir.