bugün

"ölenlerin adını unutma
türkülerin meydanların
ah bırakmasın onlar seni" *
(bkz: ergün teber)
türkiye'nin vicdanı olması gerekiyorken,* türkiye'nin ayıbı, utancı olmuş* devrimcidir.
kuddusi okkır'ın hastalıktan ölmesi hakkında bile "eceliyle öldü" yerine "öldürüldü" dememize karşılık,

engin ceber'in işkenceyle ölmesi üstüne "eceliyle öldü işte" cevabını alıyor olmamız, ceber'in öldürülmesinin bu insanların vicdanlarını zerre titretmemiş olması, ve bu insan(sı)ların yeri geldi mi yüksek ahlaktan falan dem vuran kişiler olması...

neyi gösteriyor..
21. yüzyılda insanlık onurunun işkenceye mağlup olduğunu bir daha gözlerimize sokan devrimci, mücadelesi yolunda canı ile bedel ödeyen insan.

sağlam girdiği bir hapishaneden, yoğun bakıma taşınan ve orada da son bulan bir yaşam. demokrasi nutukları, ab uyum yasaları ve tezkerenin gerekliliği safsataları arasında görmezlikten gelinen bir ölüm daha. yine yürüyüş dergisini sattığı için 17 yaşında polis kurşunu ile felç kalan ferhat gerçek, sağlam girdiği karakoldan cesedi çıkan festus okey, polis tekmesi ile ölen fethullah efe... güvenli bir şehirde, güvenle yaşıyoruz. münferit(!) bu olayların tümü.

hele ki işkence, 21. yüzyılda nasıl da münferit bir olay değil mi? nasıl bir gerekçe sunulabilir acaba buna, nasıl bir savunma getirilebilir bir insanın tutuklu olduğu ve sağlam girdiği hapishaneden yoğun bakıma taşınmasına? insanlık denen olgu bunun neresindedir?

korkmuyoruz mütemadiyen, korkutulmaya çalışılıyoruz mütemadiyen!! gerekçelerden de, olaylara münferit denilmesinden de, cezasız kalınmasından da sıkılmadınız mı siz artık!!

insanlık onuru işkenceyi yenecek elbet!! o yere göğe sığdırılmayan 21. yüzyılda, demokrasi nutukları ile, kendine demokratçılıkla değil bunun da farkındayız!!
devletçe işkenceyle öldürüldüğü resmen kabul edilmiş " insan " dır. devrimci , sağcı , solcu olmasından ziyade insandır. işkence insanlık suçudur. bu suçu yıllardır örten devletimizin artık bunu kabullenip özür dilemesi de ülkemiz adına enazından sevindiricidir. ilk defa hükümeti kutluyorum. hatta kutsuyorum.

http://haber.mynet.com/sa...tti/14Ekim2008/A1410043/0
(bkz: istinye karakolu)
(bkz: rüştü reçber)
işkencede öldürülmüş olduğunu devlet kabul etmiş, hatta özür dilemiş. bu noktada vurgulamak istediğim iki şey var.

bir, acaba nasıl sonuçlanacak. mesela manisa'da çocuklara işkence etmiş olan güvenlik elemanları da mahkeme sürecine tabii tutulmuşlardı ama mahkemelere bile gelmemişler, çoğu da terfi etmişti. ayrıca mahkemenin zamanaşımına uğrayıp düşmesi için çalışılıyordu ve galiba hala bi sonuca bağlanmadı. bu gidişle yakında manisa'daki çocuklar işkence görmüş olduklarıyla kalacak ve onlara işkence yapanlar da terfileriyle ödüllendirilmiş olacak.

engin ceber'in öldürülmesinin yargıya intikal etmiş olduğu haberi gelince acaba aynı oyun bi daha mı sahnelenecek diye şüpheye düşüyoruz. ama bu sefer bi fark var, açık açık devlet özür bile dilemiş. o yüzden yıllardır sahip olamadığım bi iyimserlikle "belki bu sefer farklı olabilir" diyorum.

ikincisi, ceber'i öldürenler gerçekten cezalandırılsa bile ceber'in geri gelmeyecek olmasından dolayı bu sürece burun kıvıranlara bi iki şey söylemek istiyorum. evet engin artık öldü ve ne yaparsak yapalım onu geri getiremeyiz ama başka engin'lerin ölmesinin önüne geçilebilir eğer engin'in katilleri ceza alırlarsa. bugüne kadar her işkencecinin ödüllendirildiği geçmişe sahipken yeni birine işkence yapmakta hiç de ellerini korkak alıştırmıyordu bunlar. hatta öyle ki artık bizimle dalga bile geçmeye başladılar. eskiden birini öldürdüklerinde camdan aşağı atarlar ve intihar etti derlerdi, bugün biri gözaltında beyin kanaması geçiren çocuk için "bana kafa attı, o yüzden beyni kanamıştır" diye buyurmuş. artık gemi iyice azıya aldılar, alay ediyorlar bizimle.

işte bu yüzden bu dava bi dönüm noktası olabilir. engin'in katilleri ceza alırlarsa bi nevi gözdağı olabilir ve bugünden sonra eski rahatlıklarıyla adam öldüremeyebilirler. öldürmeyi geçtim, en azından bizimle dalgalarını geçemeyebilirler.

bu yüzden takip edilmesi elzem bi davadır ve peşi bırakılmamalıdır. engin öldü ama başka engin'ler işkencelerde ölmesin.
AKP'nin bokunda demokrasi incisi bulmaya çalışanlardan yanıtını beklediğim bir konudur. cici demokratların kendine müslüman, kendine demokrat, kendine insan hakları savunucusu olduklarını, gene bilmem kaçıncı kez görecez.
işkenceden öldüğü devlet bakanımız tarafından kabul edilmiş devrimcidir. pkklı değildir. hemen coşmayın.

http://www.kenthaber.com/...Ekim/14/Haber_485240.aspx
devlet, "bunlar aihm e gitmeden ben suçumu kabul edeyim bu sefer" demiştir.
ve ölümünde emeği geçen(!) 19 kişiyi geçici olarak görevden almıştır.
tıpkı pamukova'da devrilen trenin sorumlusu tcdd genel müdürü karaman'ı görevden geçici olarak alıp olayın üzerinden zaman geçtikten, aziz nesin'e selam olsun, bu çok akıllı halk unuttuktan sonra görevine tekrar getiren akp hükümeti, geçici olarak görevden aldığı, engin'in cellatlarını da en geç birkaç ay sonra göreve getirecektir.
sayısız işkence kurbanından biridir ve bu ülkede yaşıp olayı duyup da sessiz kalan hepimizin üstüne tüm işkence görenlerin kanı bulaşmıştır ve engin' in kanı da üzerimizdedir tek farkla devlet de bu durumu kabul etmiş ve temizleyeceğini söylemiştir.
adalet bakanı mehmet ali sahin'in, ölümüyle ilgili olarak birkac dakika önce basın acıklaması yaptıgı kisi.
http://www.renkhaber.com/...arsisina_Gecti_/8658.html
(bkz: my name is celalettin cerrah and i am a torturer)
geçmişte ne yaparsa yapsın, hangi örgüte üye olursa olsun işkenceden ölmesiyle bu ülkenin onurlu yurttaşlarını üzen insandır. işkence bir insanlık suçudur ve kimseye, her ne sebeple olursa olsun işkence yapılamaz.
bir anda herkesin eline koz vermiş, türlü demagojilere savaş alanı oluşturmuş, amma velakin, ne olursa olsun kanun dışı bir şekilde öldürülmüş kişi. bir taraf diyor ki "demokrasi ve eşitlik sevdamızda vs vs.". ulan hele bi bana diyiverin, sizin kafasında sandalye kırdığınız, "hain" diyip kendi aranızda kafasına sıkıp "idam ettiğiniz" vs. adamların canı yoktu da, sizden birine aynı muamele patladığında mı demokrasi fedaisi, sevgi kelebeği kesildiniz?

olayda tek nötr bir taraf vardır. o da bu adam, sadece kanun sistemini oturtamamış beşinci dünya ülkelerinde yaşanabilecek bir şekilde, illegal bir şekilde gözaltındayken öldürülmüştür. bundan daha fazla veya daha eksik yorum yapmak boku elde patlamasın diye başkalarına paslamaktır. ha yok sizler birer gandhiydiniz de benim mi haberim yoktu? bırak allaasen...

not: aslen bu entry işbu kişiyle ilgili değildir, bu kişiyi savunduğunu söyleyen gruba ithafen yazılmıştır.
(bkz: metin göktepe)
yakın hapishane arkadaşlarının dayak yedik iddialarına rağmen sapasağlam olduğu dikkatimden kaçmayan merhum. taksiratı affolsun.
ölmeden önce tanınmayan merhum.

(bkz: allah rahmet eylesin)
kendisine işkence yapılmamıştır. tesadüfen ölmüştür.

--- alıntı ---

Müfettiş raporu: Engin Çeber'e işkence yok
içişleri Bakanlığı, Engin Çeber'in ölümünde polisin sorumluluğu bulunup bulunmadığıyla ilgili yürüttüğü ilk incelemeyi tamamladı. iki polis müfettişinin yürüttüğü incelemede, polisin Çeber'e şiddet uyguladığına dair bulguya rastlanmadı.

iSTANBUL - NTV'nin edindiği bilgiye göre; iki polis müfettişi, Engin Çeber'in ölümüyle ilgili ön inceleme raporunu Emniyet Genel Müdürlüğü'ne sundu. Raporda, Çeber'in istinye Karakolu'nda gözaltında bulunduğu sürede fiziksel şiddet gördüğüne dair bir izlenim elde edilmediği vurgulandı.

Çeber'le ilgili gözaltına alınırken, 24 saat geçtikten sonra ve teslim edilirken üç ayrı Adli Tıp raporu alındığı ve bu raporlarda da şiddet uygulandığına ilişkin bir tespit bulunmadığı ifade edildi.

http://www.ntvmsnbc.com/news/463225.asp

--- alıntı ---

Bir an, sadece bir an olsun ümitlenmiştim işkencecelerin bulunacağına ve yargılanacağına dair, bakanlıktan özür gelince...

Yüzbinlerce insanın hayatını mahveden, geleceğini karartan milli işkencecimizin Marmaris'teki villasında resim çizerek vakit öldürdüğünü ve yasalarımızın hâla onu koruduğunu unutmamalıydım halbuki.

Biraz ucuzluk olacak belki ama, imam osurursa cemaat sıçıyordu, değil mi?...
ölümüyle ilgili yapılan soruşturmada, göz altındayken şiddete dair bulgu bulunamadığı iddia edilmiş. aymazlığın bu kadar dedirten haber için:

http://haber.sol.org.tr/m...etler/mansetsag/5217.html
Şu sol frame'de akıp giden başlığına rağmen bizim sol yanımızdan hiç akmayacak acısını bırakmış insan. Bizler bayramlaşırken senin kafanı duvarlara mı vuruyorlardı? Yoksa birileri balyozlarını bizim yüreklerimize mi vuruyordu? (bkz: Mazlumun acısı hınca dönüşür)
...
bileklerim canım oğul
yeni yeni başladı sızlamaya
sen büyüdün de demek,düştünde demek
o damar damar kınalı topraklara
tüketmişim yirmi yılı,canım yiğit
bir salkım üzüm gibi
canım oğul,güzel yiğit
al gel kanlı gömleğini,sana nasıl kıydılar!
güncel Önemli Başlıklar