bugün

futbolu gönülden seven, bir tutku olarak gören her insanın duygusudur.

çünkü futbol aslında bazen sadece bir çocuğu gözündeki umuttur, bir avuç taraftarın 5-0 gerideyken yaptığı tezahürattır veya bir barış gösterisidir.

futbol maçı locadan izlerken içtiğiniz viski değil, o soğukta bağırmaktan iflahı kesilmiş boğazınıza maçtan sonra köfte ekmek ve ayranla yaptırdığınız bayramdır.

bizim bildiğimiz, öğrendiğimiz futbol; fakir aile çocuklarının ailelerini rahat ettirmek için kurdukları bir düştü, o düşün içine kıyıdan köşeden ekledikleri mahalle aşkları ve mutlu yuvalar, çocuklarını da biraz rahat okutabilmekti.

fakat euro milyoneri olmak, kitlelere kendini tanrı ilan etmek, sinema kapatmak veya ferrari'ye binmek değildi.

bir oyuncu için gözünü kırpmadan 100 milyon euro ödemek değil, takımın eşofmanları için güç bela para bulmaktı, formaları tamir etmek ve yamalamak ama bir sezon çıkartmamaktı.

fakat kapitalizm her şey gibi onu da kendine benzetti.

herkesin hakkını bulduğu, her kişiliğin hakettiği gibi cezalandırdığı veya ödüllendirildiği, terin, gözyaşının hatta kanın sizi saygın yaptığı arenalarda, yani stadyumlarda şimdi saçları jöleli, dövme/kas gösterisi yapmak isteyen part time futbolcular ve clubberlar var.

artık mücadele ve insanlar o toptan daha yuvarlak.

ve bu futbol toprak sahalarda dizlerini parçalayan, prim olarak bir kilo portakal alan gladyatörlerin mücadelesine hiç benzemiyor.

profesyonellik diye bir yalanın peşinden giden binlercesi futboldan soğutuyor bizi.

yani en yüksek transfer bedelinin taş çatlasa bir milyon lira ve bir daire/araba olduğu zamanları hatırlayanları.

renklere aşık futbolcular özleniyor. o mücadeleler, taraftar için savaşanlar, isteyenler, alanlar veya alamayınca gülüp geçen değil utanmadan ağlayanlar özleniyor,

işte o renkler özleniyor.

ama futbolcular, yöneticiler ve başkanlar... sadece doların yeşilini görüyorlar.
görsel
(#10118105)
(bkz: futbol asla sadece futbol değildir)
endüstriyel futbola karşı tribün kültürünü savunan insanların sonuna kadar haklı olduğu eylemdir.
paranın köpeği olmuş futbolculardan oluşmuş takımların sergilediği futboldan nefret etmektir.

parayı veren düdüğü çalıyor arkadaş. eskisi gibi forma için oynayan yok artık iyiden iyiye.

nerede oğuz çetin'i, nerede can bartu'su, nerede cemil turan'ı, nerede Lefter Küçükandonyadis'i?
nerede tanju çolak'ı, nerede cevad prekazi'si, nerede metin oktay'ı?
nerede Metin Tekin'i, nerede feyyaz uçar'ı nerede ali gültiken'i?

e arkadaş bu adamlar oynarken önceliği formaya vermediler mi herzaman? şimdikiler niye böyle anlamıyorum. alıyorsunuz yabancıları, dolduruyorsunuz kadroları. gelen, gelecek paranın köpeği olup çıkıyorsunuz sonra.