bugün
- türkiye işçi partisi8
- chp'li o tekin'in öcalan'ın fotosu ile pozu35
- ali erbaş12
- çin halk cumhuriyeti8
- ellerim bos gonlum hos9
- arda güler13
- avrupanın yarrağı yemesi yakındır10
- karınıza range rover alır mısınız21
- anın görüntüsü15
- kalbin sadece bir kişiyi seveceği saçmalığı18
- icardi190516
- ruh okuzu9
- 31 mart 2024 cumhuriyet halk partisinin zaferi8
- sözlük kızlarının don renkleri14
- aynı dizileri tekrar tekrar izlemek8
- icardi1905 silik olsun kampanyası16
- karımın çok mutlu olacağı gerçeği14
- xdearm9
- balayını italyada yapmak isteyen nişanlı8
- boşuna yaşıyorum hissi16
- patiswiss24
- evlilik9
- kadınların boşanmış erkeğe bakışı9
- merfulu8
- sözlük kızlarının ayakkabıları18
- 23 nisan ulusal egemenlik ve çocuk bayramı15
- bir kadında ilk baktığınız yer neresi28
- ups boobss nerelerde ramazan da bitti8
- akrep burcu8
- siklememenin getirdiği huzur12
- yakışıklı erkeği çirkin gösterecek şeyler16
- türk kızlarının beğenmediği erkek tipi20
- modern kadinin ucuz ve kolay ulasilabilir olmasi9
- futbolcu ismiyle nick almak11
- escort fiyatlarının güncellenmesi8
- eloande'ye koca buluyoruz kampanyası10
- evlenmezsek yaşlanınca ne yapacağız sorunsalı11
- her yaptığı yemeği paylaşan kızın amacı10
- murat kurum kurudu gitti8
- haçta iken sevgili ile sevişmek günah mıdır11
- yunanistan bizden çalsa rahatsız olmayacağınız şey11
- akp seçmeni16
- online olup entry girmeyen yazarlar9
- bebek kokusu10
- fenerbahçe'nin bu sene de şampiyon olamaması23
- susmayan durmayan israile gemi ticareti10
- bülent uygun15
- chp genel merkezi önündeki aşırı üks araçlar10
- çirkin erkeği yakışıklı gösterecek şeyler10
- belediyeler el değiştirince bütün foyalar döküldü23
günler boyunca görülen, birbiri ardına, birbirinin devamı niteliğinde olan kabuslardır.. şöyle de bir şey var elbet;
en uzun kabusun bilmem kaçıncı gecesinde bilmem kaçıncı kez koyuyorum kafamı yastığa, bu sefer uyuyabilmek ümidiyle. aklımda dolaşan onlarca sorunun cevabını bulamamış olmanın verdiği huzursuzlukla bir türlü gözümü dahi yumamıyorum ki karşıma aynı resmin çıkacağını bildiğim için, uyumak nasıl mümkün olsun ? kaç dakika olduğunu saymıyorum. kaç saniyeyi saymıştı odanın içindeki saat. hakkaten, o saat ne kadardır vardı orada. nasıl oluyordu da daha önce varlığından bihaber olduğum saat, son zamanlarda her gecemi mahvedebiliyordu, beynimi ele geçiren tik tak tik tak tik tak... sesleriyle. hayıflanıyorum önce saate, ona odaklanmama sebebiyet veren her şeye. sonra dikkatimi ona vermemekte karar kılıp aklımı meşgul etmemeye çalışıyorum onunla. hıh.. ne aptalım ama ! getirmiyorum saati aklıma, düşünmüyorum onu. ne aptalım ama ! odadaki sessizlik düşüyor önce aklıma.. sonra susuyorum.. ne aptalım ama ! aklımı zaten kurcalayan bir şey yok muydu sanki. sanki bu saat aslında bana bahşedilmemiş miydi o anda, günlerdir beynimi kemiren cevapsız sorulardan uzaklaşmam için. ne kadar da aptalım !
bilmem kaçıncı kez kalkıyorum yataktan, gene bir uyku teşebbüsünün başarısızlığının da ağırlığını omuzlarımda hissederek.. küçük adımlarla, belkide uykum gelir ümidiyle atılan, yavaşça ilerliyorum küçücük evin diğer ucuna. bilmem kaçıncı kez alıyorum kumandayı elime, bilmem kaçıncı kez kırmızı tuşa basıp açıyorum televizyonu ve bilmem kaçıncı kez başlıyorum aynı kanaldan, kısa süreceğinden emin olduğum dijital seyahate. bu olmaz, bunlar çok salak, işi gücü yok mu bu adamların, bu hala devam mı ediyor ? vs vs vs.. hiç bir kanal nedense hitap etmiyor o geceki bana. daha öncekilerde olduğu gibi. ve beklenen son, bilmem kaçıncı kez kapatıyorum televizyonu o gece. bilmem kaçıncı kadehi elime alıp gene bilmem kaçıncı kez dolaşmaya başlıyorum evin içinde, içimdeki biyerlere gitmek isteğinin tetiklemesiyle.. kaç adımda kanepeye varacağımı, kaç adım sonra halının diğer ucuna geleceğimi ezbere biliyorum artık. bir yudum aldıktan sonra, gözlerimi kapıyorum.. kısa süreceğine emin olduğum bir başka seyahat daha. her şeyin hep güzel olduğu tek yer hayallerdir diyorum gene önce, belkide milyon kere tekrarlandığını bilerek bu cümlenin tarihte. ardından başlıyorum ikinci bir özneye gerek kalmadan nesnelerimi belirtmeye. beni gösteriyor zarflar, yerimi belirtiyor, gitmek istediğim yeri olduğu gibi, kısacası beni tamamlıyor bu sefer tümleçler. ve ben getiriyorum bu sefer yüklemi. ikinci bir özneye gerek duymadan mutlulukla getiriyorum, sevinçle bitirmeyi planlıyorum seyahatimi. ne güzel ama ! gözlerimi kapatırken aklıma gelen ilk şey bu oluyor. zira, güzel oluyordu her şey, yalnızca hayallerde dahi olsa.
eskiden olsa ne güzel hayal kurardım. eskiden olsa ilk seferde uyurdum ben zaten, eskiden olsa hep hayal kurarken uyurdum ben.. en güzel yanı, tamamlayamamamdı belki. her seferinde aynı iştahla başlayıp, aynı şeyleri tekrarlamaktı bana bu kadar güzel gelen, aynı heyecanla. her seferinde başka bir ayrıntıyla güzelleştirerek. oysa şimdi ?
bilmem kaçıncı kez hayal kurmayı bırakıyorum gene. bilmem kaçıncı kez aynı eve çıkınca girdiğim sokaklar. kısa süreceğinden emin olduğumu söylemiştim halbuki. gene haklıyım, allah kahretsin! gene aynı gecedeyim, gene aynı sabah olacak. gene uykusuz, gene kahve desteğiyle, çekilmez olan gündüzün yerini bitmez geceye bırakması için çabalayacağım.. ve en sonunda, daha ne kadar süreceğini düşüneceğim, kim bilir belkide kaç gün boyunca, bu en uzun kabusun.
en uzun kabusun bilmem kaçıncı gecesinde bilmem kaçıncı kez koyuyorum kafamı yastığa, bu sefer uyuyabilmek ümidiyle. aklımda dolaşan onlarca sorunun cevabını bulamamış olmanın verdiği huzursuzlukla bir türlü gözümü dahi yumamıyorum ki karşıma aynı resmin çıkacağını bildiğim için, uyumak nasıl mümkün olsun ? kaç dakika olduğunu saymıyorum. kaç saniyeyi saymıştı odanın içindeki saat. hakkaten, o saat ne kadardır vardı orada. nasıl oluyordu da daha önce varlığından bihaber olduğum saat, son zamanlarda her gecemi mahvedebiliyordu, beynimi ele geçiren tik tak tik tak tik tak... sesleriyle. hayıflanıyorum önce saate, ona odaklanmama sebebiyet veren her şeye. sonra dikkatimi ona vermemekte karar kılıp aklımı meşgul etmemeye çalışıyorum onunla. hıh.. ne aptalım ama ! getirmiyorum saati aklıma, düşünmüyorum onu. ne aptalım ama ! odadaki sessizlik düşüyor önce aklıma.. sonra susuyorum.. ne aptalım ama ! aklımı zaten kurcalayan bir şey yok muydu sanki. sanki bu saat aslında bana bahşedilmemiş miydi o anda, günlerdir beynimi kemiren cevapsız sorulardan uzaklaşmam için. ne kadar da aptalım !
bilmem kaçıncı kez kalkıyorum yataktan, gene bir uyku teşebbüsünün başarısızlığının da ağırlığını omuzlarımda hissederek.. küçük adımlarla, belkide uykum gelir ümidiyle atılan, yavaşça ilerliyorum küçücük evin diğer ucuna. bilmem kaçıncı kez alıyorum kumandayı elime, bilmem kaçıncı kez kırmızı tuşa basıp açıyorum televizyonu ve bilmem kaçıncı kez başlıyorum aynı kanaldan, kısa süreceğinden emin olduğum dijital seyahate. bu olmaz, bunlar çok salak, işi gücü yok mu bu adamların, bu hala devam mı ediyor ? vs vs vs.. hiç bir kanal nedense hitap etmiyor o geceki bana. daha öncekilerde olduğu gibi. ve beklenen son, bilmem kaçıncı kez kapatıyorum televizyonu o gece. bilmem kaçıncı kadehi elime alıp gene bilmem kaçıncı kez dolaşmaya başlıyorum evin içinde, içimdeki biyerlere gitmek isteğinin tetiklemesiyle.. kaç adımda kanepeye varacağımı, kaç adım sonra halının diğer ucuna geleceğimi ezbere biliyorum artık. bir yudum aldıktan sonra, gözlerimi kapıyorum.. kısa süreceğine emin olduğum bir başka seyahat daha. her şeyin hep güzel olduğu tek yer hayallerdir diyorum gene önce, belkide milyon kere tekrarlandığını bilerek bu cümlenin tarihte. ardından başlıyorum ikinci bir özneye gerek kalmadan nesnelerimi belirtmeye. beni gösteriyor zarflar, yerimi belirtiyor, gitmek istediğim yeri olduğu gibi, kısacası beni tamamlıyor bu sefer tümleçler. ve ben getiriyorum bu sefer yüklemi. ikinci bir özneye gerek duymadan mutlulukla getiriyorum, sevinçle bitirmeyi planlıyorum seyahatimi. ne güzel ama ! gözlerimi kapatırken aklıma gelen ilk şey bu oluyor. zira, güzel oluyordu her şey, yalnızca hayallerde dahi olsa.
eskiden olsa ne güzel hayal kurardım. eskiden olsa ilk seferde uyurdum ben zaten, eskiden olsa hep hayal kurarken uyurdum ben.. en güzel yanı, tamamlayamamamdı belki. her seferinde aynı iştahla başlayıp, aynı şeyleri tekrarlamaktı bana bu kadar güzel gelen, aynı heyecanla. her seferinde başka bir ayrıntıyla güzelleştirerek. oysa şimdi ?
bilmem kaçıncı kez hayal kurmayı bırakıyorum gene. bilmem kaçıncı kez aynı eve çıkınca girdiğim sokaklar. kısa süreceğinden emin olduğumu söylemiştim halbuki. gene haklıyım, allah kahretsin! gene aynı gecedeyim, gene aynı sabah olacak. gene uykusuz, gene kahve desteğiyle, çekilmez olan gündüzün yerini bitmez geceye bırakması için çabalayacağım.. ve en sonunda, daha ne kadar süreceğini düşüneceğim, kim bilir belkide kaç gün boyunca, bu en uzun kabusun.
güzel ülkemin başındaki kâbustur.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar