bu saatten sonra gelsen ne fayda. ne sen o eski sensin, ne de ben o eski benim. sen evlendin, ben vadiye indim. sen gece-gündüz hayatın sefasını sürüyorsun. bense gündüzleri kurtlarla-çakallarla, geceleri ise şeytanlarımla cebelleşiyorum.

o yüzden olmadık yerlerde olmadık zamanlarda aklıma girme.
O piç sana yalandan dümenden arkadaşlık ederken(onu elde etmek için) ben hâlâ seni düşünüyordum...
abi valla ben yazmadım, kafede oturuyordum tuvalete gittim telefon masanın üzerinde duruyordu ne olmuşsa o zaman olmuş. benim ne işim var abi tem de.
bari sen bir ses olsaydın şu ıssız hayatımda.
Doğum günün kutlu olsun...
Ne güzelsin ya resulallah...
gözlerinden öpüyorum,haberin yok ölüyorum...
önce hangimiz adım atacağız bakalım...
Buraya yazdığımı okuyup duygulanacaksan bekleme ara ya da mesaj at ama hiçbirşey ifade etmiyorsa buraya birşey yazmanın ne anlamı var, hayatta mutlu ol.
Okumayacağını ikimiz de biliyoruz. Ne diye sürekli okurmuş gibi yapıyorsun?
naber nasılsın?
Geç kaldın.
Bi takip etmediğin burası kalmıştı!
"Bir şarkın olsun. Senin olsun. Hayatına her giren insana “bu benim şarkım bak” diye dinlet. Bir gün o kişinin hayatından çıktığında bir radyoda denk gelirse, seni hatırlasın.

Tek bir parfümün olsun. Özdeşleşmek iyidir. Dünya bu illa ki bir tek sen kullanmayacaksın. Öyle bir sana ait olsun ki, bir yabancıda bile duysa “acaba burda mi” diye kokuyu duyanın gözü seni arasın.

Bir tane en yakın arkadaşın olsun. Sadece kötü günde değil, iyi günde de aradığın ilk kişi olsun. Birlikte düşün, birlikte kalkın. Birbirinizi toparlayın. Yaralarınızı sarın. Herkes gittiğinde “şanssızlığınıza” biraz gülün, biraz ağlayın.

Bir tane çok büyük aşkın olsun. Rakıya bahane olsun. Bir dönem çok sevmiş ol, bi dönem nefret etmiş. Her şey küllendikten sonra tebessümle hatırla. Biraz da bi yanin acıyarak. “O olsaydı nasıl olurdu acaba hayatım?” diye sorgulayarak. Artık bir şey hissetmesen de “başına bir şey gelse yine de ilk ben koşarım” diyecek kadar. Unutma, masallar mutlu sonla, efsaneler kavuşamamakla biter.

Bir evlat edin. Bir kedi olur, bir köpek de. Ama olsun. Kapılarını aç. Senden olmayan ama senin ilgine bakımına muhtaç bir kalbin atışlarını ellerinde hisset. Bir canlının hayatını değiştirmek acayip bir şey. Birinin kahramanı olmak istersen bundan büyük fırsat olamaz. Sevmek çok güzel. Hele bir de her koşulda sevilmek.

Bol bol kitap oku biri seni derinden etkileyene kadar oku. Onu bulduğunda kimseyle paylaşma. O hikaye senin. Beğenmediğin sayfayı yırt sevdiğin yerleri yıldızlarla donat. Başucunda dursun. Belki bir gün biri gizlice o sayfaları keşfeder. Seni daha iyi tanıma imkanı olur.

Salaş bir restaurant edin. Patronundan garsonuna kadar tanı. Kafan mı bozuk, mekan dolu mu, sana yer açacakları kadar müdavimi ol. Bir masan olsun hep oturduğun. Bir başına gitsen bile başına bir şey gelmeyeceğini bil. Bir gün belki kapanır ya da yıkılır. Ama sen önünden her geçtiğinde “burda eskiden hep bi yerim vardı” dersin.

Bir hobin olsun. Kaçmak için. Hiçbir şey düşünmediğin. Dünyadan uzaklaşabildiğin. Onunla övün. En iyi yaptığın şey olsun. Insanlar şaşırsın. Senin icin çocuk oyuncağı olsun.

Bir şey iste. imkansız olsun. Peşinden koş. Yorul. Defalarca vazgeç. Defalarca dene. Susmanın çaresizliğini de yaşa bağırmanın da. Uykuların kaçsın. Düşündükçe saç diplerin bile uyuşsun. Her ne ise bu istediğin, aşk da olur iş de. Bağrına taş bas gerekirse. Yeter ki gece yatağına yattığında “ben elimden geleni yaptım” de. Bazen kazanamamış olsan da, yapabileceklerinin ya da bir şeyi delice istemenin limitini görmek de zaferdir.

Vakit ayırdığın bir ailen olsun. Yarın kaybettiğinde keşke daha çok zaman ayırsaydım demeyeceğin. Pişmanlık kötüdür. Bir daha geri getirmeye gücünün yetmedikleri içinse, iskence. Kıymetini bil. Yarin ne olacağı belli degil. Kalp krizi dediğin bir kaç saniye. Kalp kırma.

Sınırların olsun aşılamayacak. Duvarların olsun yıkılamayacak. Herkes bilsin. Ona göre davransın.

Bir alanın olsun metre karesi dert değil. Kapısını kapattığında gercek sen olabildiğin. Dört duvardan birininin dibine çöküp ağlayabildiğin. Güçsüzlüğünü yaşayabildiğin. Sonra daha güçlü kalkabildiğin. Kaldığın yerden devam edebildiğin. insan en Çok kendini özlüyor çünkü.

Bir sevdiğin olsun tabi. Belki hayallerindeki gibi olmaz koşullar ama bir şeyleri birlikte var etmenin tadı bi başka. Para amaç değil araç olsun mutluluğuna. Olmadığı zaman da elindekini cömertçe paylaşabil. En çok onla gül. Saatlerce muhabbet edebil. Birbirinize ulaşamadığınızda, “başka biriyle mi acaba” diye değil “başına bir şey mi geldi” diye endişelen. ilişkini başkalarıyla kıyaslama. Biri sevdiğini çok söyler, biri daha çok gösterir. Sen de biri eksikse bu seni daha az seviyor demek değildir.Telefon karıştırmakla ömür geçmez. Bir insan bir şey yapmak isterse yapar. Kalbin temizse, sen araştırmadan da karşına çıkar korkma. Sonuna kadar güven. Bir gün kırılırsa kalp yenisini inşa eder.

VE

Kalbini temiz tut. Çevreni de. Unutma yaptığın her iyilik bir gün sana geri döner."
Yunus kardeşim seni çok özledik..
Laylaylom galiba sana göre sevmeler hopaşinanay galiba sana göre sevilmeler.
Sevdim seni bir kere başkasını sevemem.
seni çok özledim inan. duvarda, yolda, içtiğim suda, her yerde seni görüyorum. uykularımı, yarınlarımı, mutluluklarımı tekrar ver bana. seni çok seviyorum. ne olursa olsun seviyorum. gel artık koyun gözlüm.
Seni sevmiyor değilim ama sana karşı eskiden içimde bayram sabanındaki çocuk heyecanı vardı.Sen konuşunca zaman dursun isterdim ve durdururdum da zamanı.Gözlerin eskiden bir çok şeyin başlangıcıydı, en güzel cümleler konuşmadan kurduklarındı. Ama şimdi küçük yaşlarda hocasından dayak yiyen öğrenci gibiyim okulu seviyorum fakat hocam aklıma geldikçe gitmek istemiyorum.
yolun açık olsun.
borcunu öde.
Bugün ne giyeceğim diye düşünüyorsan şekerim, insanlığı giymeyi düşün bugün sana çok yakışır.
Ado ya selam söyle.

Ha bir de aç bi bak bakayım bir şeyler karalamış mıyım önceki yerlerde.

Okuduğuna dair bir işaret gönder lütfen.
Çocukluğum, ergenliğim ve biraz da gençliğim hep hüzünlü geçti. Sana anlattıklarım hikayemin eğlenceli kısımlarıydı sadece. Her gece başımı yastığa koyduğumda aklıma gelenleri anlatamazdım sana. Bu benim savaşımdı galip de geldim galiba. Tam oh bee diyecekken çıktın karşıma.
Hiç tatmadığım duyguyu tattım sayende. Sevginin bu versiyonunu hiç bilmiyordum. Hep kaçtım çünkü. Seninle paylaştığım her ana şükür. bana bir insanı sevebileceğimi gösterdin. Sevilmek nasıl bir şeydir sayende öğrendim.
Senin de anlatmadığın şeyler varmış malesef. Kendi iç meselen diyip geçebileceğim şeyler değildi bunlar. Asla kabul etmem diyeceğim şeylerdi ama ettim. Bu kendimden ilk vazgeçişimdi.
Normalde insanların çoğu takmaz kafasına belki ama benim için ne kadar önemli olduğunu biliyordun. Bile bile geldin bana. Her şey çok güzelken döktün eteğindeki taşları yavaş yavaş. Birkaçını kabullendim, birazını görmezden geldim, haddinden fazla sabrettim.
Beni kendine aşık edip sonra da gerçekleri gün yüzüne çıkarman... Evet, ilk defa sevdim, çok sevdim, çok değer verdim karşılığını da aldım misliyle ama önce kendim kusura bakma. Bunu da sen öğrettin bana. Hiç kimse hiç kimseye mecbur değil. Alışkanlıklar zaman geçtikçe başka alışkanlıklarla yer değiştiriyor. Anılar birer birer silikleşiyor, geriye gecenin üçünde buralara yazmak kalıyor.
Unuttum, bitti gitti gibi beylik laflar etmeyeceğim ama galiba senin yüzünden bir daha hiç kimseyi sevmeyeceğim.
Daha önce bu kadar sevilmediğine eminim, sevilecek biri değilsin pek zaten, değer vermiyorsun ki insanlara anı yaşıyorsun sadece. Hala nasıl yaşayabiliyorum seninle içimde bilemiyorum.