mesela surekli "su otobus gecti mi? su otobus kacta geciyor? suraya nasil gidebilirim?" gibi sorulara muhattap olmak. insani deli ederler. ulan ben ne bilim senin otobusunun kacta gelecegini! otobus sirketinde mi calisiyorum ben! ha bir de sapiklari unutmamak lazim. pis pis bakip siritan tipler, muhabbet etmeye calisan tipler... offffff offfffff...
beklenen otobüsün gelmesi.
muhabbet etmeye çalışan tiplerin tecavüzüne uğramak.

(bkz: aman aman diyeyim ben sana)
annemim bir arkadaşı serseri bir kurşun yemişti. otobüs yerine ambülans geldi.
edit: bay seri eksileyen ipne arkadaş. bu neden? gelmesemiydi ambülans. hayret bişey yaa. ben mi sıktım kurşunu?.
duragin uzeri aciksa kus boku gelebilir. yagmur yagabilir, hatta yildirim da duser.
(bkz: agac olmak)
maganda herifin tekinin son sürat geçerken yerdeki bütün suyu sizin üzerinize sıçratması.
belki de sıradan bir yolcudur
sorar sana dakikaları saniyeleri
aynı çizgilere basarsınız mecburiyetten
size doğru döner kız aniden,
gözleriniz saate dalar yelkovanın salınımları kaybolur bir anda
saati tekrar soracağı fikrini aciz kahkahalara boğdurursunuz
bilirisiniz, orda sizden başka kimse yoktur.
aylar, yıllar, bir ömür yaşarsınız sıkıştırılmış saniyelerinizde
sesi bir yabancının ki değil sanki
sevişirken inleyen bir fahişenin sahte çığlıkları mıydı bu tanrım?
aşkın tanımını okumuştunuz defalarca biliyordunuz,
ama 'durak aşkları' diye bir kitap yazmamıştı yazar henüz.
çelişkiler komedyasında gülememek ne acı tanrım?
seviyorum mu demeli?
yoksa 2 dakikalık zamanda aşık oldum mu demeli şuursuzca,
gözlerinizi kaçırırsınız yollarından
ve kız arkasını döner aniden,
yok olmuşluğunuzun kahpe gülümseyişleri içinizi titretir
gömleğinize sarılırsınız, rüzgar yok olur, renkler asi ve haindir.
onca bekleyişe lanet edip aşkı yalanlarsınız
kaçamadığınızı bildiğiniz halde
ve arkanızı dönüp gidersiniz ardından,
aynı adımları atmaya çalıştığınız adını bile bilmedğiniz kızın...* *

belki de yaşadığınız bir aşktır, sıkıştırılmış saniyelerinizde.
bir fil tarafindan traş edilmek.
bazen tam sigarayı yakmışsınız keyifli keyifli içiyorken gelir otobüs. biraz daha içsem mi, sonra dolmuşla giderim nasılsa, yok canım derse de geç kalmam hem sorun olmaz kalsam da dersiniz. sizin kafanızdan bu düşünceler geçerken durakta bekleyen o güzel kız önünüzden geçer, otobüse yönelir. az önceki bütün o beyin fırtınası ve ikilemler bir anda kaybolur ve sigarayı atıp kızın peşine takılırsınız. birşey olacağından değil de işte can sıkıntısı.
saati soran bir adam

hangi otobüsü beklediğini merak eden olası bir teyze

ateş istedi isteyecek gibi bakan bir delikanlı

bebek arabasını otobüse tıkmaya çalışan bir bayanın yardım bekleyen hali

minibüs hattıysa duran minibüsten kafayı cıkartıp anlaşılmayan mevki isimlerini çığıran bir muavin

yağmurlu bir günse densiz bir herifin kullandığı aracın tekerleklerinden en sevdiğiniz pantolona sıçrayabilecek çamurlu su

hatta bu ülke tarihinde durakta bekleyenlere çarpan kamyon ve otobüslerde vardır hazırlıklı olmak gerek

vs. vs..
su damlasi. zira duragin ustundeki kapali alandan sip sip su damlar yagmurlu havalarda.
16 numaralı entry nin sonunda belirtildiği gibi herhangi bir aracın (kamyon,otomobil,ya da beklenen otobüs) çarparak kişiyi 10 metre ileriye fırlatması ya da ezmesi..
yolda spin atan bir araba ve malum sonuç; eşşek cenneti.
(bkz: nah ile orta parmak arasinda ki farklar)
eğer bayansanız önünüzde bir araç durabilir içindeki kıro gel güzelim ben götüreyim tarzında salakça bir laf edebilir.