bugün

Dolmabahçe Sarayı, Avrupa sanatı üslûplarının bir karışımı olarak 1843-1856 yılları arasında inşa edilmiştir. Sultan Abdülmecit'in mimarı Karabet Balyan'ın eseridir. Osmanlı Sultanlarının her devirde birçok sarayı bulunurdu. Ancak esas saray Topkapı, Dolmabahçe Sarayının tamamlanmasından sonra terk edilmiştir. Dolmabahçe Sarayı 3 katlı, simetrik planlıdır. 285 odası ve 43 salonu vardır. Denizden 600 metrelik bir rıhtımı, kara tarafında ise birisi çok süslü 2 abidevi kapısı vardır. Bakımlı ve güzel bir bahçenin çevrelediği bu sahil sarayının ortasında, diğer bölümlerden daha yüksek olan tören ve balo salonu yer alır.

detaylı bilgi için;

http://www.istanbul.gov.tr/Default.aspx?pid=356
ulu önder atatürk'ün son gördüğü manzara. Eşsiz bir güneş battı dolmabahçe sarayı'nda battı ancak ışıkları hep gökyüzünde, üzerimizde kaldı, bizi hiçliğe bırakmadı. *
bu eski hali
http://www.azizistanbul.c...to06/dolmabahcesarayi.jpg

bu da kısmen yeni hali
http://www.azizistanbul.c...skifoto06/dolmabahce1.jpg
haremlik kısmı, yani padişahların hayatını sürdüğü ve sonradan ataturk'un de kaldığı ve kullandığı kısım mutlaka görülmelidir. icinde insanın hayata bakışını değiştirebilecek iki yatak vardır. bunlardan biri transatlantik boyutlarinda, 2 metreden uzun sultan abdulmecid'in yattigi (ve muhtemelen bir suikast sonucu oldugu) yatagi, digeri ise ataturk'un son gunlerini gecirdigi yataktir.

ataturk'ün istanbul'a geldigi zamanlarda kullandığı ve yattığı oda genis ve balkonlu bir odadir. kuleli öğrencilerini bu odada, diger odasina gecmeden once selamlamistir. bu odadaki duvar, banyoya gecisini kolaylastirmak icin yikilmis ve bir yapılmış. ziyaretçilerin gözlerinden bu duvarı saklamak içinse duvar bir elbise dolabı olarak saklanmış, yapıdaki simetriyi bozmamak için de gerçek elbise dolabı karşı duvara yerleştirilmiş.

atatürk'ün gözlerini son kez kapattığı oda, bıraktığı günkü haliyle ziyaretçilere açıktır.
burada, biçimde, ayrıntılarda ve süslemelerde gözlenen belirgin batı etkilerine karşılık, kuruluş ve mekan ilişkileri açısından geleneksel türk evi plan tipinin çok büyük boyutlarda uygulandığı görülür.

(bkz: garabet amira balyan)
(bkz: nkogos balyan)
atelyeler kısmı bok götüren saray. Ata'nın ölümünden sonra sadece gezilen ve girilen bölümleri bakım görmüştür. Tarihi yaşatmak değil rantı korumak amaçlı kafaların yönetiminde bir gün faili meçhul bir yangında diğer tarihi eserlere olduğu gibi ellerimizden uçup gidebilecek anıları yüreklerde saklı bir eser. Kuleli askeri lisesi binası ile birlikte boğazdan geçerken istanbul'un imzası gibi heybetli duran yapı.
çok yanlış bilinen bir bilgiyi de paylaşmak istiyorum. dolmabahçe sarayı'nın yapımı öncesi borç para alındığı ve bu paraların, çil çil altınların, saraylara yatırıldığı söylenir. halbuki bu yanlıştır. ilk dış borcu osmalı 1856'da kırım savaşı öncesi, "savaşa hazırlık" için alındı.
buradan şu sonuç çıkabilir: zaten var olan para saraya harcandığı için devlet zayıfladı ve savaşa hazırlık için devlet fakirdi. bu yüzden borçlanıldı. yani, yine dolmabahçe sarayı çok masum değil.*
ilk gittiğimde 8 yaşındaydım ve çok etkilenmiştim; çok güzel bir yapı. keşke daha iyi koruyabilsek.
osmanlı'nın bütün ihtişamını ve sanatını bütünüyle gösteren saraydır.
büyük ana girişten * girildiğinde sizi muhteşem bir havuz ve kocaman bir ön bahçe karşılar. hayran kalmamak elde değildir. simetrik yapısıyla başınızı döndürür. içerde tavanlardaki resimler sizi büyüler. bir an orada kendinizi padişah olarak hayal edersiniz ve müthiş bir doyum yaşarsınız.
her köşesi özenle yapılmış bir saraydır vesselam. ama bugun BlindGuardian'da bahsettiği gibi bazı bolumleri kötü durumdadır; devlet ve vatandaş uyumasındır.
(bkz: vatandaş uyuma tarihi değerlerine sahip çık)
istanbul'a gidip görülmemesi; gezilmemesi ayıptır, yazıktır...
taht salonuna 6 katlı çift daireli bir apartman rahatlıkla sığabilir.
kesinlikle gidilip görülmesi gereken , büyüleneceğiniz saray. yalnız adamına göre muamele yapılıyor. bazı odaları açarken durumu değiştirebiliyorlar. gerçi görülecek o kadar yer varken zaman kalmayabilir de...
geçtiğimiz yaz gezdiğim, nerdeyse sinir harbi geçirmeme sebep olacak saray.
bu kadar mı abartılır? sarayda sarı renk yerine altın kullanılması insanı çileden çıkarmaya yetiyor.
merak ediyorum, sevgili padişahlarımız bu kadar lüks içinde yaşarken halkın durumu nasıldı?
acaba kendi rahatlıklarını düşündükleri kadar, halkın rahatını da düşüüyorlar mıydı?
sanırım içinde başbakanlığa ait bir ofis ya da barınma yeri bulunan ve hemen hemen her hafta sonu biz beşiktaşlıların * sahilde çay içme zevkinin bile içine edebilen yerdir. aslında yer etmiyor aksine biz onun duvarına yaslanmaktan mutluluk duyuyoruz lakin kraldan çok kralcı olan biz türk milleti ve o bizim saygı değer polis kurumumuz insanı çileden çıkarmakta istanbulda yegane mutluluk kaynağı olan şeyleri almakla kalmayıp insanın cinlerinin tepelerine kadar çıkmasına sebebiyet veriyor.

bilen bilir, barbaros hayreddin paşa iskelesinin yanında iki adet çaycı bulunmakta ve çoğunluğu üniversite öğrencisi olan birçok kişi buralarda zaman geçirmektedir. bunların yaslandığı duvar dolmabahçe sarayının bahçe duvarıdır.

o malum ziyaret günlerinde biz o duvarlara yaslanamıyoruz. niye mi? çünkü sivil polis, özel koruma, polis, yunus erkanı çaycının yarısını kaplamış durumda. diyeceksiniz ne var onların da çay içme hakkı, duvara yaslanma hakkı yok mu diye.. ona bişey dediğimiz yok zaten fakat telsizlere düşen ufak bir hareketlenmede özel tim heraktı gibi herkesin hareketlenmesine, oradan o anda kalkmak isteyen halka "şimdi çıkamazsınız" muamelesinin yapılmasına, her seferinde yüreğimizin ağzımıza ağzımıza gelip tekrar geri inmesinden yorulduk artık.

yine bilen bilri efendim o duvar böyle boylu boyunca akaretler durağına kadar gider. duvarın karşı tarafında da eski bir bina vardır. mossat'a ait olduğu söylenir durur ne kadar doğrudur bilinmez. o binanın alt kısmında da bilimum uzun rotalı iett otobüs durakları olur. yani orası yayaların yürümesi için o kadar da mümkün bir yer değil. şimdi bu arada kalan yol zaten deniz müzesinin oradan kapalı. yani giriş yasak. oradan dönmesi gereken, 28, 28t, 30m gibi araçlar barbaros bulvarını tırmanmak durumunda zaten çekilmeyen istanbul trafiğini hele hele o barbaros bulvarı trafiğini hepten çekilmez hale getiriyorlar.

yine efendim o malum akaretlere çıkan yolda ise sıra sıra polisler o bahsettiğim duvarın tam karşı istikametinde yer alan duraklara daha yakın bir şekilde dizilirler taaa akaretler durağından iskeleye kadar. o malum çaycıya gidebilmek için bile bir kavis çizmeniz gerekmektedir. aradan girmeye çalışıp ben buradan gideceğim dediğiniz anda ya sözlü tacize ya da görsel tacize uğramanız işten bile değildir polisler için. hele hele elinizde poşet yüzünüzde sakal barındırıyorsanız. ne kadar alternatif giyinirseniz giyinin o sakal herşeyi bozuyor. coplanmanız an meselesidir, istim üstünde gidersiniz adeta.

öyleki bu polisler sevgiliyle el ele gezmeye de sıcak bakmazlar. ya da uğurlarken sarılıp öpmeye de. nedenini hala çözebilmiş değilim ama olsun.

evet sevgili arkadaşlar. bir gariptir dolmabahçe sarayı. duvarı bile rahatı kaçırmaya yetmekre zaman zaman. ha bunu yapan dolmabahçe sarayı mı? kendimizi o noktada dönüp bir sormak lazım..
ekonomisi batmakta olan bir ülkenin ne akla hizmet bilinmez ama yaptırdığı gösterişli, heybetli bir saraydır. şimdi biz taksim meydanına sırf gösteriş olsun diye 10 milyar dolarlık bir bina inşaa etsek deli mi sikti seni diye sorarlar....adama sorarlar...

sürekli savaş kaybeden, toprak sistemi bozulmuş, kimin kimi öldürdüğü belli olmayan bir ülkede sen kalk saray yap. yuuhh yani yuhh. topkapi sarayı'nın boku mu çıktı da dolmabahçe yapıldı, yıldız yapıldı. abdulhamid de elden ayrı bir adam zaten, gül gibi dolmabahçe sarayı yapılmış adam dolmabahçe'yi topa tutarlar diye yıldız sarayı'nı yaptırmış, bir de gemilerin haliç'ten çıkmasını yasaklamış. sonra osmanlı donanması zayıftı ondan denizlerde kaybediyorduk...adam göt korkusundan donanmayı haliçte paslanmaya terketmiş yaa... haliç'teki tinerciler gemileri yakarak ısınıyorlarmış kışları...

şimdi kırım savaşı...1854 sanırım....3.300.000 altın borç alınmıştı sanırım...devamında bizi duyun-u umumiye'ye götüren borçlanmalar bunlar. bu borçları kim ödedi biliyor musunuz? 1954 yılına kadar yurdumun çiftçisi, köylüsü ödedi. ve milli gelirinden büyük osmanlı borçlarını öderken aslanlar gibi de bütçe fazlası veren bir ekonomimiz vardı. tabi 1950 sonrasında menderes'le başlayan iktidarlarla bütçe fazlası verme olayı da tarihe karışmıştır ya bu başka mevzu...

daha yazayım mı?
saraya yatırılan milyonlarca liranın turistik getirisiyle kendini onlarca kere amorti etmesi gerekirdi. bunun gerçekleştiğinden şüphe ediyorum.
otuz birinci osmanli padişahı sultan abdulmecid'in emriyle 1843-1856 yılları arasında yapılmıştır. inşaat faaliyetlerini osmanlı hassa mimarlık ocağı'ndan garabet kalfa ile oğlu nikogos balyan yürütmüştür. genel olarak batılı mimari formlardan yararlanılmış; barok, rokoko, neo-klasik gibi batı kökenli mimari usluplar, osmanlı geleneksel sanat ve kültür öğeleriyle birleştirilerek yeni bir yoruma ulaşılmıştır. dolmabahçe sarayı'nda 1856'dan halifeliğin kaldırıldığı 1924'e kadar, 6 padişah ile son halife abdülmecid efendi yaşamıştır. saray, 3 mart 1924 tarihinde çıkartılan bir yasayla türk milletine intikal etmiştir.
gezerken;''medeniyetler en muhteşem eserlerini çöküş zamanlarında yaratırlar''; sözünü aklıma getiren büyük osmanlı medeniyetinin muhtesem eserlerinden sadece birisi. tamam belki yanlıstı memleket batarken bu lüksü yapmaya; sözüm insafsızca osmanlıyı elestirenlere; osmalı yıkıldıktan sonra dünya mirasına kazandırdıgımız hatırı sayılır sanat eseri var mı?
besiktas'tan kadikoye vapura bindiginizde gorebileceginiz mukemmel otesi bir yapit.
şaşaa dediğimiz hadise. devasa avizeler, odaların simetrik oluşu, baş döndürücü süslemeler...
ama içi boş geliyor o zamanlar ki milletin sefaletinden...
Karaköy'den Sarıyer'e uzanan sahil şeridinin Kabataş ile Beşiktaş arasında kalan bölümünde, Marmara Denizi'nden Boğaziçi'ne deniz yoluyla girişte sol sahilde, Üsküdar'ın karşısında yer alan saray.
avrupanın en büyük avizesine sahip olan, son 6 osmanlı padişahının yaşadığı saraydır.
bahsedilen avize de 4.5 tondur.
kesinlikle gidilmesi gereken Atatürk'ünde son dönemlerini geçirdiği harika mekan
ayrıca gidemeyecek durumda olanlar için (bkz: http://www.360tr.com)
70 sene önce bugün bir devrin kapandığı yerdir.
http://www.resimmotoru.co...25/dolmabahce-sarayi1.jpg
http://www.kenthaber.com/...r/2006/08/17/00065175.jpg
ilk telefon santralinin yapıldığı saray.