bugün

Bir beceridir.

bu beceri benim dnamda yok. Vallahi billahi yok ve bu yüzden çok çektiM, çekiyorum.

O kırk beş dklık dersler bana bir ömür geliyor. Einsteincığımı izafiyet teorisi konusunda ben de destekliyorum.

Telefona bakıyorum, kafamı sıraya koyuyorum, etrafı izliyorum, hocayı inceliyorum, önümdeki kağıda bir şeyler karalıyorum derken günü zor akşam ediyorum. işyerimde bile bu kadar zorlanmıyorum. işe koşa koşa gidiyorum. Okula lanet olsun naraları atarak geliyorum.

Bu derslerde kendimi bıçaklama eşiğine gelme durumumu nasıl idare edicem bilmiyorum. Allahınıza kitabınıza bana bi yardım eli uzatın.

Ya bir de yeni sınıfımızda masa yok, sandalyelerin kol kısmındaki zımbırtıyla idare ediyoruz. Ne Adamakıllı uyuyabiliyorum, ne gövdemin yarısını sıraya atıp yayılabiliyorum. Göz kapaklarımda 500 kilo ağırlık, sıkıntıdan kendimi bıçaklamamaya çalışarak kaskatı oturuyorum şu lanet sandalyede bütün gün. Ne zaman kolumu atsam, ne zaman azıcık yayılsam zımbırtıdaki kalem defter yere düşüyor. Ne zaman gözlerim kapansa hoca sesleniyor. Çekilecek çile mi ulan bu?
en son 2.5 sene önce yaptığım eylem. kafa dinçken daha verimli dinlenilebilir fakat uykunuz varken dersten verim alınamaz ve işkence olur o ders sizin için. verimli olunduğunda dersin sınavına çalışmaya pek gerek kalmaz