bugün

aksini iddia etmek beyhude ve boş bir çabadan ibarettir. son seksen yıldırki durumumuza bakarsak bu gerçeği çok rahat görürüz. demokrası bu yüce millete huzu getirmemiştir. bin yıllardır hükümdarlık sistemiyle yönetilmeye alışmış bir milet başka hiçbir rejimle yönetilemez. yönetilmeye çalışılırsa sonuç bugünki halimiz gibi olur. biler osmanlı gibi bir devlet kurmuşuz ve en doğru yönetim biçii olan şeri hukula yönetilmişiz. yeniden aynı gücümüze kavuşmak istiyorsak en tecrübeli olduğumuz yönetim biçimiyle yani islamı monarşiyle yönetilmeliyiz. işte ozaman yeniden dünyanın tek hakimi oluruz ve bütün dünya yüce mülüman türk ırkına biat eder.
her gün gördüğümüz gerçek.

"500 tane aptal adam bir ülkeyi yöneteceğine 1 tane akıllı adam yönetsin." Hitler özünde buna benzer bir şey söylemiştir kavgamda.
siyasi partiler kanunu ile parlamentoda gurubu bulunan partilerin tüzüklerinden, il ve ilçe teşkilatları ile parti yönetiminin seçimi ile ilgili maddeleri okuduğunuzda dahi balığın nerden koktuğunu rahatlıkla anlayabilirsiniz.

(bkz: kooptasyon)
huzur isyanda.
doğrudur. ama saltanat sisteminin bozulması demokrasiye girişi vazgeçilmez yaptı. sistem bozulmasaydı, dogru zamanda dogru insanlar saltanatla başa geçseydi inanıyorum ki bugunkü halimizden çok daha iyi olacaktık.
demokrasinin hiçbiryere huzur getirmeyeceği gerçeğini anlamana az kaldığının göstergesidir.
(bkz: sözlükte monarşi arayışları)
(bkz: Henüz demokrasinin gelmemiş olması gerçeği)
insanları birbirine eşitleyen ya da denkleştiren sistemler işe yaramazdır. adalet farklı bir kavram, uygulayıştır. adalet sadece çoğunluğa değil, bütünlüğe hitap eder. meclisteki parmak sayısına göre sadece çoğunluğa hitap etmek, baştan adaleti terk etmektir.
demokrasi; içsel dinamiklerle geliştiği ve demokrasiyi benimsemiş kurumların sayısının arttığı ölçüde sürdürülebilir hale gelecektir.
(bkz: diyalojik demokrasi)
(bkz: müzakereci demokrasi)
(bkz: liberal demokrasi)
(bkz: temsili demokrasi)
demokrasi bu ülkede her zaman olmuştur. padişahlık zamanlarındada olmuştur ama olmayan halkın kendi kendini yönetmesi yani cumhuriyettir. demokrasinin bu zamanlarda başarılı olamayışının sebebi demokrasinin kötülüğünden ileri gelmez, demokrasinin düzgün yapılamamasından ileri gelir.
(bkz: ordu göreve)
(bkz: ibretlik kemalist hikayeleri)
(bkz: padişahım çok yaşa)
demokrasiyle yönetildiği söylene caanım ülkemizde aslında demokrasinin uygulama noktasında çok başarılı olamadığından kaynaklana serzeniştir.

olayın milletin yapısıyla uzaktan yakından alakası yoktur gerçek devletin en dip noktalarına kadar kökleşmeyi ve kadrolaşmayı görev bilen akepe ve benzeri hükümetlerin millet üzerinde oynadığı oyunların bileşkesidir.

hem laik hem müslüman olunamaz gibi çağın gerisinde bir düşünceyle bizi yöneten bir başbakan ve onun emir eri milletvekilerinde oluşan parlemento bu geriye gidişin en büyük sebebidir.
bence bunun demokrasinin iyi bir yönetim biçimi olmamasıyla yakından alakası var, demokrasi iyi bir yönetim biçimi değildir, sadece yönetim şekilleri arasında en iyisidir, özünde berbattır.

edit: imla
(bkz: ayıya gül uzatmışlar)
aslında getirilenin demokrasi ol(a)mamasıyla alakalıdır.
(bkz: şanlı geçmiş ütopyaları)
demokrasinin ortalıkta olmadığı çağlardaki eski yönetim şekillerini idealize etme çabasıdır. ne yani, mutlak monarşi veya parlamenter monarşi döneminde iş başardık diye 2010 yılında memlekete padişah mı arayacağız? demokrasi sonuçta halkın kendi kendini idare etmesi olduğundan tökezlemelere, yanılgıya açık bir rejimdir, ama sonuçta halka kendi tercihlerini yapma, akıl yürütme, doğruyu tartışarak arama şansı tanır. demokrasiyi kötüleyerek aranılan otoriter rejimler düşünerek, arayarak ülke için doğru olanı seçme şansını ortadan kaldırır ve baskı ile ayakta durur. uzun vadede de başarı veya mutluluk değil, daha çok savaş, baskı ve yıkım getirir.