bugün

cağrı cihazı ile haberleşilirdi.
Buluşmaların saat adres verilerek gerçekleştiği zamanlardı. Her semtte buluşma noktaları olurdu. Ankara'da YKM önü, Taksim'de Burger önü vb.
ev telefonu'nun olduğu zamanlardır .
tüm cefayı annelerimiz çekti.. akşam eve biraz geç kalan bebelerinin, kocalarının yolunu endişe içinde az gözlemediler pencere önlerinde.

ilkokul beşe gidiyorum. el kadarım ciddi anlamda.. hafta sonları kızılay'daki bilim dersanesine gidiyorum, anadolu lisesi sınavına hazırlık babında.

evimiz y.mahalle'de..sabah troleybüse biniyor, akşam dönüşü de yine troleybüs ile yapıyorum.. bir gün eve dönüş yolunda troleybüsün üstündeki direk elektrik tellerinden kurtulup çıktı. 1 saat yapılmasını bekledik. tabi mahrumiyet dönemi babanın bile karne ile alındığı yıllar başka vesait yok. neyse saat akşam sekiz felan oldu... anneciğim durakta beni bekliyordu.. annemin korkmuş halini hiç unutamam.
sevinç pastanesininin önünde buluşalım, saat 2'de.
Yaşlı turnusolü başlıktır.

Tanım: tanım falan yok, tanımlık bir durum yok, baya forum ortamı maşallah.
dumanla haberleşirdik. ara sıra kazayla çıkan orman yangınlarından bahsetmek istemiyorum.

şaka bir yana harika günlerdi. özlemin gerçek anlamıyla ve tadıyla yaşandığı günlerdi. özel günler kartpostallarla kutlanırdı.soğuk kış gecelerinde gaz lambasının altında sohbet edilirdi. daha içtendi insanlar. şimdi herkes en az bir maskeyle yaşıyor. kimse kimseye değer vermiyor.

tanım: içten içe özlenen zamanlardır.
o zamanlar şu mucizevi şifre vardı;

(bkz: dost un önüne gel)

her zaman işe yarardı. en fazla 5 dakika gecikmeli olurdu buluşmalar. ama o dostun önü hala kalbimde bir yaradır.
O zamanları yaşayanların o durumu anlattıklarında gençlerin onlara dinozor muamelesi yapma durumudur.
Arkadaşlarla buluşmak tam bir işkence olurdu. Üç beş kişi buluşacaksın, birisi geç kalır. Beklesen bir türlü gitsen başka türlü...
her şey daha güzeldi.
Babalarımızın ev telefonuyla konuşuyormuş gibi yapıp "sevgilimle konuşuyorum, haberim yokmuş gibi çek panpa" temalı fotoğrafını görebileceğimiz zamanlardır.
aynı zamanda cep telefonu olduğu halde kontörün çok pahalı olduğu için bir birimize çağrı atarak haberleştiğimiz dönemlere de eş değerdir.
(bkz: sosyallik)
(bkz: sosyallik içinde asosyallik)
(bkz: çağa ayak uyduramayan nesil)
(bkz: eski toprak)
(bkz: graham graham)
mektupların, ev telefonlarının kıymetli olduğu zamanlardı... o zamanların aşkları bile ayrı güzeldi... ergenler bilmez o günleri...
Kemal sunal'ın yakışıklı filmini aklına getiren başlık.
Bu konuyu eğer cep telefonu olmasaydı diye ele alırsak eğer;

Mektupla haberleşirdik ama mektubun yerine ulaşması en az 1 hafta sürerdi.
Evde acil hastamız varsa hastaneye haber verip ambulans getirtemezdik.
Yalnızca “bir şey” söylemek için söyleyeceğimiz kişinin evine giderdik.
Eve geç kaldığımızda ailemiz meraktan çatlardı.
Haberleşerek bir gezi,eğlence gibi organizasyonları yapamazdık.
Uzaktaki akrabalardan,eşlerden,dostlardan haberimiz olmazdı.
citation
işe yaramasa bile yarıyo hissi verir.
ev telefonu aranıp alo ben .... görüşebilir miyim iznini alınır.
insanların randevularına söz verdiği saatte gitme hassasiyeti olan güzel zamanlardı. sms ile son dk. fakeleri olmayan zamanlar.
askerde oldugun zamanlardir.
çocukluk dönemlerimdi , güzel dönemlerdi mahallede zaten arkadaşlarını görürdün olmadı mı , giderdin kapısının önüne ahmeeet mehmeeeet diye bağırırdın ya da ziline basardın o da balkona çıkardı zaten .
kimsenin geri getiremeyeceği zamanlardır.
Sevgililerin birbirini ev telefonundan aradığı zamanlardır.
Sevgiliyle ayrılınca da ev telefonlarının susmadığı zamanlardır.
Ev telefon sapıklarının bolca olduğu zamanlardır.
Ayrıca eve geç geldiğiniz zamanlarda gittiğiniz arkadaşın evinin
ailenizce arandığı zamanlardır.
Ya da biraz geç kalsanız ailenizin yollara düştüğü,karakola ve hastaneye gitmeyi düşündükleri zamanlardır.
O yüzden iyi ki cep telefonu diye birşey var.
kim bilir ne güzel zamanlardır onlar...
sonraki buluşmalar birlikteyken hesaplanır, ilişkiler daha kalıcıdır çünkü yüz yüzedir. teknolojiye hapsolmaktan biraz daha kurtulmuştur insan.