bugün

yine kendisi gibi buyuk bir ustadla girmis oldugu iddaayi kaybetmesi sonucu soyadindaki ikinci y harfini de kaybeden sairimiz. ayrica Biliyorum sana giden yollar kapalı adli siiri tavsiye edilir.
orhan veli kadar popüler olamamış ve fakat en az onun kadar sağlam şiirler yazan baba adam.
sizin hiç babanız öldü mü diyor yahu...
Çok uzun emekler verir ilişkisini yürütmek için. Birinin kadını olmayı yüreği, beyni, ruhu o kadar zor kabul etmiştir ki, başka bir adama ait olmayı istemez. Erkek gibi, çorbanın tuzu eksik diye kavga çıkarmaz mesela, tam tersi, konuşmamız lazım der. Erkekler de en çok bu cümleye sinir olurlar. Ertelenir o konuşmalar, maç bitimine, yemek sonrasına ve daha birçok lüzumsuz şeyin ardına ötelenir.

Kadınlar inatçıdır, hayata tutundukları gibi, aşklarına da sahip çıkarlar. Bu yüzdendir, konuşup derdini anlatma isteği, karşı tarafı ikna edene kadar uğraşırlar. Sonunda pes eder adam, bir ışık görür kadın, tüm derdini paylaşır. Genellikle ne cevap alır? Abuk sabuk konuşma! Gereksiz ve saçma gelmiştir adama anlatılanlar, hiç de üstünde durmamıştır. Yine bir sıkıntı, tatmin edilemeden geçiştirilir ve adam gün gelip bunların kendisine ok gibi döneceğini bilemez.

Bir kadın şikayet ediyorsa, ya da erkeklerin deyimi ile vıdı vıdı ediyorsa; erkek bilmelidir ki, o ilişkiden hala ümidi vardır kadının. Yürütmek, birlikte yaşamak, sorunları çözerek mutlu olmak istiyordur. Daha önemlisi, o adamı hala seviyordur

Kadın susarak gider!

En önemli detaydır, erkeklerin hiç anlayamadığı durum işte bu kadar basittir. O gün gelene kadar konuşan, kavga eden, tartışan kadın, kendini sessizliğe vermiştir. Ne zaman ümidini o ilişkiden kestiyse, o zaman sevgisi de yara almış demektir. Yüreğindeki bavulları toplamıştır, kafasındaki biletleri almış ve aslında bedeni orada durarak, ilişkiden çıkıp gitmiştir. Kadın, gerçekten gitmişse, çok sessiz olmuştur ayrılışı, kimse hissetmeden, kapıları vurup kırmadan gitmiştir. Her akşam eve geldiğinde, kapının açıldığını gören adam anlamaz ama bir kadın sessizce gider. Ne mutfağında yemek pişiren, ne yan koltukta televizyon izleyen, ne gece ruhunu kenara koyarak yatakta sevişmeye çalışan kadın, artık o kadındır. Bir kadının çığlıklarından, kavgalarından korkmamak gerekir, çünkü kadının gidişi sessiz ve asildir.cemal süreya .
"ne varsa yarım kalmış, geleceğindir
bir kez girilmiş sokaklar
açılmamış kapılar"
KADINLAR SUSARAK GiDER

Çok uzun emekler verir ilişkisini yürütmek için.
Birinin kadını olmayı yüreği, beyni, ruhu o kadar zor kabul etmiştir ki, başka bir adama ait olmayı istemez.
Erkek gibi, çorbanın tuzu eksik diye kavga çıkarmaz mesela, tam tersi, konuşmamız lazım der.
Erkekler de en çok bu cümleye sinir olurlar. Ertelenir o konuşmalar, maç bitimine, yemek sonrasına ve daha birçok lüzumsuz şeyin ardına ötelenir.
Kadınlar inatçıdır, hayata tutundukları gibi, aşklarına da sahip çıkarlar.
Bu yüzdendir, konuşup derdini anlatma isteği, karşı tarafı ikna edene kadar uğraşırlar.
Sonunda pes eder adam, bir ışık görür kadın, tüm derdini paylaşır.
Genellikle ne cevap alır? Abuk sabuk konuşma!
Gereksiz ve saçma gelmiştir adama anlatılanlar, hiç de üstünde durmamıştır.
Yine bir sıkıntı, tatmin edilemeden geçiştirilir ve adam gün gelip bunların kendisine ok gibi döneceğini bilemez.
Bir kadın şikayet ediyorsa, ya da erkeklerin deyimi ile vıdı vıdı ediyorsa; erkek bilmelidir ki, o ilişkiden hala ümidi vardır kadının.
Yürütmek, birlikte yaşamak, sorunları çözerek mutlu olmak istiyordur.
Daha önemlisi, o adamı hala seviyordur.
Kadın susarak gider!
En önemli detaydır, erkeklerin hiç anlayamadığı durum işte bu kadar basittir.
O gün gelene kadar konuşan, kavga eden, tartışan kadın, kendini sessizliğe vermiştir.
Ne zaman ümidini o ilişkiden kestiyse, o zaman sevgisi de yara almış demektir.
Yüreğindeki bavulları toplamıştır, kafasındaki biletleri almış ve aslında bedeni orada durarak, ilişkiden çıkıp gitmiştir.
Kadın, gerçekten gitmişse, çok sessiz olmuştur ayrılışı, kimse hissetmeden, kapıları vurup kırmadan gitmiştir.
Her akşam eve geldiğinde, kapının açıldığını gören adam anlamaz ama bir kadın sessizce gider.
Ne mutfağında yemek pişiren, ne yan koltukta televizyon izleyen, ne gece ruhunu kenara koyarak yatakta sevişmeye çalışan kadın, artık o kadındır.
Bir kadının çığlıklarından, kavgalarından korkmamak gerekir, çünkü kadının gidişi sessiz ve asildir.
o ne kral sigara içiştir, insanın onu gördükçe yaktıkça yakası gelir. nur içinde yat nfk.
"yemek yemek üstüne ne düşünürsünüz bilmem
ama kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı." demiş ve hoş bir tespitte bulunmuş, zarif şairimizdir.
Cemal Süreya Türkiye'nin en önemli şairlerinden biri.
HAYATI EN iYi ANLATAN ŞAiR SADECE ŞU iKi DiZEYLE OLAYI BiTiRMiŞTiR.
HAYAT KISA,
KUŞLAR UÇUYOR..
orijinal soyadı süreyya olmasına karşın 'y' harfinin birini iddia yüzünden kaybetmesi sonucu süreya olarak değiştirmiştir.
varoluşçu bir şairdir.
Bizi kamyona doldurdular,

Tüfekli iki erin nezaretinde,

Sonra o iki erle yük vagonuna doldurdular,

Günlerce yolculuktan sonra bir köye attılar,

Tarih öncesi köpekler havlıyordu.
gidilmemesi gereken bir içkievi
(dişçiler, sakatlar, kalbi çürükler gitsin)

gidilmemesi gereken bir ev dikmen’de
(üç kaatçılar, yalacılar, pijamalılar gitsin)

gidilmemesi gereken bir ev y. mahalle’de
(dönekler, uğrular, şerbetçiler gitsin)

yolcu bir bardak çay için benimçin
(aşıklar, şairler, işsizler içsin)

yaprak, mevsimin içi ve çin-i maçin
(devrimciler, namus erbabı, doğrucular içsin)

yolcu o şarkıyı bir kez daha dinle benimçin
(çıplaklar, mert kişiler, kuzular içsin)

bin dokuz yüz o yıllarda içtiğim sigara
(bin yıl koynumda beslediğim yılan içsin)

tam bir yıl can alacağım var birinden
(bir yılımı da işte falan filan içsin)

her şeyi öğrenir kişi ve bağışlar sonunda
(bir anamın sütü kaldı onu da bulan içsin)

sen son kokladığım gül: adın zambak
(sen başladın artık, her şey geçsin gitsin)

sen incelikler antolojisi, uyut beni
(sesin bir cibinlik gibi soluğumu kessin)

bir kez daha diyeyim: özenle katlanmış bir mendil gibisin
sil beni n’olur kırk yıllık kirim pasım gitsin.
Ayışığında oturduk.
Bileğinden öptüm seni.

Sonra ayakta öptüm.
Dudağından öptüm seni.

Kapı aralığında öptüm.
Soluğundan öptüm seni.

Bahçede çocuklar vardı.
Çocuğundan öptüm seni.

Evime götürdüm yatağımda.
Kasığından öptüm seni.

Başka evlerde karşılaştık.
iliğinden öptüm seni.

En sonunda caddelere çıkardım.
Kaynağından öptüm seni. bu güzel şiirin yazarı,sevda adamı.
şu senin bulutsu sesin var ya
uçtan uca tersyüz ediyor geceyi

yataklar var konuşmak için
öpüşmek için telefon kulübeleri

güneşler var, yıldızlar, samanyolları,
karpuzlar gümbür gümbür kapılarda.

tanrılar sofrası amma karanlık
yiyemem tek lokma yiyemem orda.

şu senin tutkulu sesin var ya:
ortak güzellik artı yara izi.

tutar ellerinden kaldırırsın
adı kötüye çıkmış tüm sözcükleri.

yeni törenler gerek bize
yeni törenler -kimi zaman en eski.

dert etme, bütün dilleri içerir
bitki konumu, küçükbaş hayvan sesi.

şu senin dolayık sesin var ya
dondurma yiyen gürbüz bir kız gibi müstehcen,

balkon demirine dayalı bir arka kadar şakacı,
ilk doyumdaki gibi yeşil elma tadında.

kimlik denetimi yaptıktan sonra
resimli roman okuyan bir er gibi giderici.

şu senin alçaktan sesin var ya
pencereler var burnumun kemiğinde sızı,

aşklar var unutulmamak için,
boğulmak için ilk sevgili

var / cemal süreya
121. gün'de şöyle der:

"Öyle yanlışlar vardır ki, doğrunun tersi olmaktan çıkmışlardır. Yanlış, artık bir başka yanlışın tersi haline gelmişse, onun da tersini söylemek neye yarar?"
durakta üç kişi
adam kadın ve çocuk

adamın elleri ceplerinde
kadın çocuğun elini tutmuş

adam hüzünlü
hüzünlü şarkılar gibi hüzünlü

kadın güzel
güzel anılar gibi güzel

çocuk
güzel anılar gibi hüzünlü
hüzünlü şarkılar gibi güzel.
--spoiler--
aynı şehirde sen varsın, ben varım, biz yokuz.
--spoiler--
kadın ruhundan anlayan şair.
aklım mı?
o yüzsüz bir misafir.
hep sende kalıyor.
özellikle biliyorum sana giden yollar kapalı diye başlayan şiirinin hastası olduğum şairdir kendileri. erotizm önemli bir yer tutar onun şiirlerinde.
edit: düşündüm düşündüm yine de bulamadım neresi eksilendi
şiir okumak hakkında ne düşünürsünüz bilmem, ama cemal süreya'nın mutlulukla bir ilgisi olmalı.
Uzaklara bir bakışın vardı kafeteryada
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
"düşünüyorum da aşk sözcüğünü de biraz eksik buluyorum şu senle ben arasındaki ilişkiye. daha büyük, daha sağlam bu bizimki. aşk onun içinde sadece bir kısım galiba. ötesinde aşkla birlikte, ama yer yer, zaman zaman onu aşan başka duygular, başka esriklikler, başka baş dönmeleri de var bizde. seni seviyorum ve senin için her şeyim. beni seviyorsun ve benim için her şeysin. bir insan için şu kısa hayatta daha önemli ne olabilir ki."

onüç günün mektupları
ROMAN OKUDUM
SENi DÜŞÜNDÜM

Bende tarçın sende ıhlamur kokusu
Yürürüz başkentin sokaklarında

Bir nehir şu tutuk konuşan cumartesi
Üstünde iki yonga: Çarşamba, bir de cuma

Ayrılık lafları etme sevgilim
Önümüz Temmuz önümüz Ağustos nasıl olsa

Kolkola yürüyoruz tek tük öpüşüyoruz
Sonra ayrılıyoruz korkuyoruz da

Kimi zaman neden kalabalığın içinde duruyoruz da
Kimi zaman bir köşe arıyoruz en sapa

işimiz mi yok, şu Akay´a sapalım istersen
istersen garson girelim ilkyazın gazinosuna

Börekçi! diye bağır istersen şurda
Kısmet çıkar -sanırım- Emek´te oturan kıza

Abiler! Abiler! diye bir şey satayım ben
Mendilim kalmamış kağıt peçete yok mu çantanda?

Üç peseta gibi bir paraya dondurma yemiştim
Madrid´te yemiştim, ve çatılardan kanguru akıyordu
Londra´da

Seversin mi beni, doğru söyle ama? - Sigara?
Ne eflatun etin var, yanarca mı yanarca

inan Selimiye´nin minareleri gibisin
Her seferinde başka yoldan çıkılır nirvanaya