bugün

mim cafe
"starbucks"
(bkz: gençlerin buluşma yerleri)
Bir de bu var (bkz: kafe)
doğrusu tartışılmalı
Kaynak için (bkz: Recep Yazıcıoğlu)
süper vali recep yazıcıoğlu'nun denizli'de yaptığı uygulamayla cafe kelimesi yerine kafe kelimesi kullandırtmasını hatırlatan kelime.
iyi yapmıştır türkçeyi katletmemek gerek.
ingilizcede tahmin edilmediği gibi "kafeyii" şeklinde telaffuz edilen isim.
aslında "cefé" şeklinde yazılan kelime. sonundaki "é" nedeniyle "kafêi" şeklinde okunur.
fr. kafe
(le)
falanjistlerin kurmaylarının 1936'daki olağan toplantılarında söyledikleri sözdür. açılımı "yoldaşlar, ispanyol falanjı geliyor."dur. fakat işin garibi yemeğin ortasında söylenen bu söze kimse anlam verememiştir. her şey bir kaç gün sonraki darbe girişimiyle anlaşılacaktır. ispanyol falanjları cumhuriyetçileri yıkmak için harekete geçmişlerdir.
café olarak yazılan, kefey, kafey gibi şekillerde* telaffuz edilen, kafe anlamına gelen kelime. ilginç.
erkek ve kadının buluşmak için sahip olduğu sayılı mekanlardan.
kahvehane kültürünün değişeme uğrayıp, incelerek aldığı son haldir.
hafta sonları bazen şaşkınbakkalda ağrılı bir simitçi dost var, göztepeden yürür gideriz; iki simit alır döneriz. yürüyüşte olur bu vesileyle.
yol boyu sıra sıra ismini zor telaffuz ettiğim; ama cafe olduğunu anladığım mekanlar var.
ikili üçlü bir masa etrafında oturmuşlar; oturmuşlar da hepsinin elinde "akıllı" telefonlar, parmaklar kıpır kıpır; bazılarının eli kulağında o kocaman eşya...
takılırım ara sıra, hey konuşsanıza.
kimi bazısı aniden döner şaşkın bakış; sonra döner masaya bakar, haklısınız der gibi bir tebessüm.
sonra bir gün düşündüm; ya dedim kendime sen hiç "cafe"ye gittin mi; şaşırdım bu kendime soruya; nasıl yani dedim? ama haklıydı ses; ben hiç "cafe"ye gitmemiş; oturup o bir tuhaf şeylerden içmemiştim. hay allah dedim; niye acaba? öyle amerikancı, italyanmış gibi takıntım da yok ama, gitmemiştim işte; niye gitmedin dedim kendime; hala düşünüyor arif bey; niye?
sonra hatırladım birden olur mu ya dedim; yıllar önce bir defa; bir "gün" The Marmarada oturmuştum, ha ha çok aristokratsın dedi bana kendim, biraz alaycı. utandım. ya ama dedim kırk yılın başı bir kere.
ama cafeye gitmemiştim; hala niyelerdeydim. bir arkadaş vardı küsmeseydi bana; çalıştığı bir cafeye ziyaretine gidecektim; hem görecek, hem de "niye"lerden kurtulacaktım. olmadı. nasip değilmiş dedim kendime.
hadi.
eski bir engelbert humperdinck parcasi. Gercekten cok guzel dinlendirici.
https://youtu.be/1-8H8tMwl3E
edit: arsiz bela hayrani eksilemis.
cafe denince aklıma benim severek takıldığım bir site geldi. itiraflar,başınızdan geçenler,tavsiye et,soru cevap var, hatta siz istediğiniz konuda yazı bile gönderebiliyorsunuz. aha burası bi bakın http://kizlarcafe.com/
herkesin açmayı planladığı mekan. başka sektörlerde var onlara da yönelin. neden hep cafe ? cafe ? cafe ?
Bazıları özenle çalışan , fakat genelinde bir lakaytlık olan mekanlar. üniversitedeyken en beğendiğim cafeler, deli kantin Ve hemen yanındaki doors idi. Hala da öyle, on yılı geçti fikrim aynı. Yolum düştükçe uğrarım hala. Deli kantin özgünlüğünde bir mekana denk gelmiyorum pek. Alayı kahve dünyası, kahve çekirdeği , kahve fincanı gibi saçma isimlere ve ayni içeriğe sahip.
Cafe açan arkadaşım olursa karikatürdeki gibi bir hediye götürmeyi planlıyorum.
görsel
gösterişi seven kişilerin kaliteli sigara, araba anahtarı ve iphone (yüz üstü) telefonlarını masaya koyduğu, yediği içtiği şeyleri sosyal mecralarda paylaştığı yer.

karı, kız, erkek düşürmek için kafeleri tercih ediyorsunuz. hepiniz iğrençsiniz. erkek halimle rahat edemiyorum kafelerde. kızlara yiyecek gibi bakıyorlar. kızlar da yarrak derdinde. yemin ediyorum iğrençsiniz hepiniz. ilgi budalaları.
fransizca kahve. bugun klas olabilmek icin biryerlerini yirtip, adina da cafe diyen yerler, bu ismin eskiden fransa'da bariz kiraathane olan yerlerden esinlenilerek geldigini bilseler.
türkiye de en sağlam kazık atan mekandır.