bugün

2000 lerin başında amcamdan alıp bir daha da geri vermediğim bir strateji oyunu.
oyundan aldığım en büyük keyif üzüm bağlarının büyümesini izlemek, ticaret gemilerinin gidip gelmesini izlemek ve atlı süvarileri şehrin etrafında devriye geziyormuş gibi döndürüp durmaktı. oyundaki rahatlığım ve elimin bol oluşundan olsa gerek yüce sezar şehrimi kül edip beni de sinir krizlerine sürüklerdi. hayır bir izin verse o kolezyumu yapsam kendim çıkıp gideceğim oyundan.
her şey iyi, güzel, dengeli giderken sezar denen dallamanın "yav birader, durumun var mı?" diye sormadan, "şunu gönder bunu gönder" demesi oyunu bok ediyor. lan pezevenk! bir kez istedin, gönderemedim. ikinci kez istedin, göndermedim. be amın oğlu esteban daha niye istiyorsun da adamı dinden imandan çıkarıyorsun! yok lan işte yok! hayır, göt bir de roma lejyonlarını üstüme salıyor! siktir ibine! boşuna çizmediler kestaneni!
roma imparatorluğu'ndaki şehirleri tasarlayabileceğiniz bir similasyon. oyunda arz talep dengesi çok iyi kurulmuş. öncelikle bizden bahsedelim. biz sezar'ın görevlendirdiği şehir tasarımcısıyız oyunun ilk bölümlerinde şehrin sadece belli başlı ihtiyaçlarıyla ilgileniyoruz. sezarın kıstaslarını yakaladığımızda bize yönetmemiz için yeni şehirler ve yeni yetkiler veriliyor.

ekonomik uğraşları etkileyen neredeyse tüm faktörler oyunda mevcut. arz,talep,ulaşım,iş gücü gibi etkenler şehir devleti ekonomisinin gidişhatını belirleyen kriterler. mesela bir tarla kurdunuz bir tarlada 10 kişi çalışabiliyor. eğer şehirde işsiz olan insan yoksa bu tarla işlemiyor. aynı zamanda işsizlik varsa fakat iskan alanları bu bahsi geçen boş tarlaya çok uzaksa işçilerin o iş yerinde çalışması çok uzun zaman alabiliyor. burada yapılacak şey boş çalışma alanının yakınlarına yeni yerleşim birimleri açamaktır.

tarlamızı kurduk ve işçiler çalışıyor şimdi de o mahsulün toplanması için granary ya da warehouse lar kurmanız gerekecek. buralarda çalışacak elemanlar tarladan ürünü alıp bu depolara yükleyecekki armut dalda kalmasın. yeni tarım sezonuna geçilsin. granary ler ne kadar fazla ve tarım alanlarına ne kadar yakın ise tarlalardaki mahsul o kadar az bekler. halkın bu granarylerdeki yiyecekleri yemesi için marketler kuracağız marketçi ablalar bu ürünleri alıp halka dağıtacak. ne kadar marketçi varsa o kadar besin evlere dağılacak. evlere besin dağaldıkça evdekilerin ve evlerin kalitesi artacaktır. ilk başlarda çadır olan bu meskenler zamanlar çadırlar bütünü, baraka, taş ev, geniş taş ev ve en sonunda apartuman olacaklardır. meskenlerin gelişmesi için bahçe, plaza yapmak da etkili bir yoldur. bu şekilde de dikey büyümeyi sağlamış oluyoruz ve aynı birim alanda daha fazla kişiyi iskan ediyoruz.

şehri planlarken yolların ızgara şeklinde olması ulaşımın etkili olması dolayısı ile prefacture ve mühendis postalarının etkin bir biçimde şehri denetlemesini sağlaması demek. bu da birim alana daha az denetleyici iş gücü demek.2x2 ideal iskan planlamasına örnektir. bazı istisnalar da olabilir. ilk bölümlerde well ile evleri suluyoruz bu yangın çıkma ihtimalini düşürüyor. f tuşuna bastığınızda binaların yangın riskini görebiliyorsunuz. w tuşu ile de suyun nerelere dağıldığnı görebiliyorsunuz. ileride ki bçlümlerde ise rezervuar sistemi gelişiyor. bu rezervuarlar su kenarlarına kurulunca içi su dolu olarak hizmet vermekteler. rezervuarı kurduğunuzda çevresindeki belli bir alanda su alt yapısı oluşuyor bu su alt yapısının bulunduğu alanlara çeşme(fountain) kurabiliyoruz. çeşme kurmanın avantajı kuyulardan daha geniş alana su dağıtabilmesi. dolu rezervuarı su kemerleriyle bo rezervuara taşıyıp bo rezervuarı da doldurabiliyoruz.

oyunda birçok detayı menüden ayarlıyoruz (hani şu üzümün de olduğu geniş menü.) isşizlik (unemployed) ne kadar fazla ise suç oranı o kadar artar bu yüzden bu orana dikkat etmemiz gerekir. %5 in üstünde olunca sıkıntı bir durum söz konusu.

para kazanmak için ise ticaret yapmak şart. clay pit leri kıyılara demir madenlerini kayalıkların yanına kerestecileri de ağaç kenarlarına yapmak zorundayız. ürünü satacağınız yere en yakınına yapılmalı. bu hammeddeyi işleyecek birimleri de ne kadar yakın yol üstüne koyarsanız o kadar iyi. demir olmadan silah yapımı olmaz, ağaç olmadan mobilya, kil olmadan çanak çömlek olmaz tabiki.

bir ürünü ihrac etmek için ticaret menüsünden satabileceğiniz ürünlerin seçeneği export olarak değiştirip ürünleri ihrac edebiliyoruz. hemen orada zaten ürünlerin alış satış fiyatları görülür.

tanrıları memnun etmek ise çok kolay ne kadar nüfüs varsa o kadar tapınak yapın yeter. yani baktınız tanrılar kızıyor yap tapınağı festivale falan gerek yok.
iş gücünden 6 kişi sömüren prefecture'ların sorumlu oldukları mahallenin ucundaki yangını söndürmeye tenezzül etmedikleri oyundur.

illa yanan yerin bitişiğine dikecen prefecture'ı, 6 kişi daha harcayacan oraya. sonra vay efendim okulda öğretmen yok, vay efendim veba salgını oldu ölüryoruz doktor nerde... olmaz tabi amuğa koduklarım, herkes itfayici, polis olursa kim doktor olacak, kim öğretmen olacak!

bi gün inadına 10000'lik şehir yapıp duvarla çevirecem, kapayacam kapıları, aynı anda tüm hizmetleri kesicem sonra. yangın söndürmeye su ararken fareler siksin sizi içerde.

tamam sakinim.
Ortaokul yıllarında oynadığım, şahane strateji oyunu. Bir roma şehrini kurup, efsane müzikleri eşliğinde yönetirken kendinizi imparator gibi hissedersiniz. O döneme ait her tür ince detayı barındırarak tarihi öğretir ve sevdirir.
windows 7 de doğru düzgün çalışmayan oyun.
çok ama çok ilginç bir hayat kurtarıcı rolü olan oyundur. üniversitenin ilk yılları ilk defa çalışmadığınız bir vizeye girersiniz. sınavda tek soru cıkar;

helenistik dönemdeki planlama anlayışını tartışınız.(100 puan)

tabi herkes birbirine bakar mal gibi kimse birsey bilmez. -ders hocasının da ingilizce terim kullanarak yaptıgınız acıklamalara daha fazla not verdiğini bilirsiniz- işte o sırada bu oyun aklınıza gelir. başlarsınız tapınakları anlatmaya, su kanallarını, askeri birlikleri vs . resmen oyunda ne gördüyseniz yazarsınız ve sonra en yüksek notu alır bölümde birinci olursunuz. oysaki bu oyunu hiç bitirememişsinizdir.
mısır versiyonu için (bkz: pharaoh)
insanlar kurulan sehirden ayrılmaya basladıgında "durun lan nereye gidiyosunuz"* sorusunu sorduran
sehirde yangın cıktıgında "ulan ben size atesle oynamayın demedim mi"* diye kızdıran
oynaması son derece eglenceli ve basladıktan sonra bırakması zor oyunlardan biri
kısıtlı kaynakların etkin kullanımını iyi yansıtan güzel bir oyundur, ancak oyundaki askeri unitelerin yetersizliği ve savaş simulasyonun başarısız entegrasyonu oyunu age of serilerinin başarılı atmosferinden uzaklaştırırken, simcity'e doğru yaklaştırmıştır.
yıllarımı heba ettiğim,hayatta beni belkide en çok sinir eden şeylerden biri olmasına karşın bırakamadığım sinir harbi simulasyonu.durduk yerde sapıtmasıyla ünlüdür bu oyun.güzelim şehrinizin artık bir parçası olan ,evleri (çadırları) şehrin göbeğinde kalmış olan, misyonerlerle evcilleştirdiğiniz barbarlar durduk yerde özlerine dönmeye karar verir ve şehre dalarlar ,aquaduckları yıkarlar, tam o sırada farmdan çıkan yiyecekleri taşıyan adamlar yiyecekleri yakındaki varken olabilecek en uzak siloya taşımaya karar verirler,dibinde hem dolu depo hem dolu silo bulunan market yerindeki adamlar supply yok diye hizmet etmeyi bırakır ......ve ben tam ..ına koyiiiiim sizin uhuhuhuh ben kaç saat uğraştım bu şehir için diye ağlarken kartacılılar 20 fille şehri basar ve deeee tam bu sırada ben ekrana tekme tokat girmişken ekrana sezar çıkar ve bana 6 aya kadar 20 fıçı şarap yolla alem yapıyoz biz romada yoksa yakarım seni der ...
oyun silinir ve eski güzel shoot-em up oyunlarına geri dönülür amma bir kaç ay sonra tekrar sezar krizi tutar ve salak sunger fidanı oyunu gene yükler....