bugün

bütün dinlerin özü aynıdır. içinde bulunan ibadet şekillerinin, kurallarının mutlak bir anlamı yoktur. toplumun ihtiyaçlarına göre ortaya çıkmıştır. zaten bir din ortaya çıktığı coğrafyanın ve toplumun şartlarını üzerinde taşır.
gerçekte din korkudan doğar. içersine sıkıştırılmış şeyler, uyduruk geleneklerdir.

- insanın yaşamını,varoluşunu anlamlandırmak
- ölümsüzlük ( ahiret inancı ile yeniden dirilme vaadi
- sığınmak ( korkular ve çaresizlikler karşısında)
- adalet ( günah, sevap, cezalandırma, cennet cehennem)
- göğüs germe,dayanma gücü ( kader, alın yazısı)
yaratanı sevmek .
insanların bilgisizliklerinden faydalanmaktır.
butun kaliplarin yerine, mutlak bir 'canli' sevgisidir. cehenneme gitmeyeyim diye iyilik yapma zorunlulugu degil, iyilik yaptiginda karsi taraftaki mutlulugun hazzidir.
ortak bir paydadır( metafizik)

yani din karanlığa bakıp orada görmek istediğini hayal etmektir diyebiliriz.
Korkudur. En büyük ve olması gereken korku.
sorumluluktur. ve tabi sonucunda doğan huzur.
insana yaradan tarafından konulan olan iç güdü ve tanrı'yı arama ya da bir tanrı'ya ihtiyaç duyma neticesinde ilk insanlar önce yağmur, güneş, dağ tanrıları v.s çeşitli mitolojik tanrılar türetmiştir. fakat bu insanlar peygamberler görevlendirilmeden önce yaradan olan allah'ı bilmekteydi ancak inanmamaktaydı. daha sonra peygamberlerin gönderilmesinin ardından elbette cahilane insanlar putlara tapmaya, çok tanrılı inançlara bağlı kalmaya devam etmişti.

dinin özüne geldiğimizde ise tanrının; kendisine ihtiyaç duyan, onu bilen ancak inanmayan insanlara gönderdiği peygamberler aracılığıyla kendisine inanılması gerektiğini ve yine tanrı'dan başka ilah ve yaratıcı olmadığını göstermekti... dinin özü yaradan allah'ın kullarına gönderdiği kitaplar sayesinde kendisinden başka hiç bir ilaha inanılmaması ve iman edilmemesi gerektiğidir... ikinci husus ise sapkınlığa, hırsızlığa, kötülüğe düşen kullarının kötü davranışlarından vazgeçmesi derhal temizlenmesini sağlamaktır. fakat dinlerin ilan edilmesiyle kötülük yine bitmemiştir bitmeyecektir buda dinin özünde imtihanın olduğuna kanıttır...
bütün dinlerin ortak noktası Bakara Suresi 177.Ayette mevcuttur:

iyilik, yüzlerinizi doğu ve batı tarafına çevirmeniz değildir. Asıl iyilik, o kimsenin yaptığıdır ki, Allah´a, ahiret gününe, meleklere, kitaplara, peygamberlere inanır. (Allah´ın rızasını gözeterek) yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, dilenenlere ve kölelere sevdiği maldan harcar, namaz kılar, zekât verir. Antlaşma yaptığı zaman sözlerini yerine getirir. Sıkıntı, hastalık ve savaş zamanlarında sabreder. işte doğru olanlar, bu vasıfları taşıyanlardır. Müttakîler ancak onlardır!
Akide olarak tevhiddir.
Yalan dolan...
. . . hukuktur. Her ne kadar allah, peygamber, kutsal kitaplar da olsa ilkel dönem insan topluluklarının sosyal yaşam rehberleri, ilkel hukuk sistemleridir.
zırvadır.

inananlara hayretle bakıyorum. gerçekten çok ilginç psikolojik vakalar mevcut.

tek boynuzlu ata inanıyorum diyenlere dayıyorlar ilacı, bunlar serbest dolanıyor. *
kitlesel yönetim aracı.
insanın inanma ihtiyacıdır. Ate takılanlar da inanmadığını inanır.
bireyselliktir.

o sebeple ki bireysellik önem kazandıkça dinleri unuttuk. binlerce sene beni dinlerde arayıp, en sonunda kendi kendine buldu insan. tüm dinler bireyselliğin keşfini talep eder. tanrısal erdemlerle insanı kutsar ve keşfedilememiş benlikler için de en sonunda yine benlik vaadeder.
Sorgulama. Itaat et!
insan ve insanlık.
Yaratıcının esas alındığı.
sümer mitolojisi doğru bir önerme olmakla birlikte;

bütün dinlerin ve/veya dini öğretilerin özü toplumsal yaşamı denetlemek ve düzenlemektir.
bu sebeple 20. yüzyılın sonlarına doğru yükselişe geçen ve 21. yüzyılda şahlanan bireyselleşme, bilginin ve materyalizmin yükselişiyle doğru orantılıdır.
namaz, kurban ve oruçtur. lakin bir kısmınınki daha sonradan tahrif edilmiştir.
Tüm dinlerin özü tapınma ve korunma içgüdüsüdür.
Günahtan uzak durmak.

Hak yememek, eşit davranmak, dürüst olmak, vs...
insanların; biraz daha düşünen insanların öğütlerini tanrı sözü olarak görmesi.
Adalet.