bugün

Yazılarını beğenerek okuduğum ama Çok fazla duygusal içerikte yazı yazan yazarlardır. Sanki, hayatın tüm renkleri arasından sadece siyahı seçip almışlar gibi. Bazen okudukça içim daralıyor. Ama yine de saygı duyuyorum.
eleştiriyi ve maksadı aşan bir yorumla taçlanan başlık. bu arada kafan güzelmiş güle güle kullan. arkadaşın kendince yaptığı tespitlere tek tek cevap vereceğim. kendisini tanımam. tek kelime konuşmuşluğum ve terk etmişliğim de yoktur. ama o bizi tanıdığını, silme okuyup hatmettiğini, inandırıcılığımızı, samimiyetimizi, doğallığımızı, uslubumuzu üç beş cümlede çözmüş sözümona! amacı dikkat çekmek büyük ihtimalle. eleştiriden ziyade ''pireyi dinozor yapma eğilimi'' görüyorum kendisinde. kişi kendinden bilirmiş işi. aslında bir bakıma böyle bir başlık açtığı iyi olmuş. çünkü farklı zamanlarda yine bu yönde başlıklar gördüm, yazacaklarımı vakit bulup yazamadım. neyse sadete geliyorum.

--spoiler--
bu iki yazar bey, sözlüğün duygusal demirbaşı gibidir. sözlüğe ilk geldiğim zamanlardan bu yana ellerini cebinden çıkarmayan veya her dakika terk edilen; türlü türlü olay ve olgulardan romantizm çıkaran ya da her pireyi dinozor yapan bu baylar katiyen değişmez bir üslupla en başta masum her bireye samimi gelen fakat sonraları kendilerinden yapmacıklık aktığını fark ettiğimiz yazarlardır.

--spoiler--

cevap(1)

her olaydan romantizm çıkarmak bir kere herkesin harcı değil, o çok ayrı bir meziyet. bizim yaptığımız şey tam olarak romantizm değil. içinde birçok şey var. biz duygularımızla ciddi yazılar üretebilen ya da onlarla hayata tutunan insanlarız. yani ben gerçek hayattaki ortalama karakterime uygun bir yazarım burada. hayatım bu. hayal kırıklıklarımı, acılarımı, umutsuzluklarımı ya da aksi yöndeki duygularımı içinde bulunduğum psikoloji içerisinde yazarım. diyorsun ki önce masum gelmiş, sonra yapmacık gelmiş. her zaman aynı duygu yoğunluğuyla yazılmaz, bazen hissiz yazarsın, aynı cümleleri tekrar edersin, hatta aynı başlıklara sığınırsın. bunlar çok normal. sen buradaki yazarlık serüveninde charles bukowski felan mı olacağını sanıyorsun insanların? insan kendini tekrar eder bazen yenilenmek için. kaldı ki bu tekrar etme konusunu burada çok nadir yapanlardan biriyimdir.

--spoiler--
sözleri tükenmiş rap şarkıcıları gibi bazı entryleri önceki entrylerinden sürekli alıntı yapar. divan şairleri gibi bir kalıp belirleyip, hatta bir taslak belirleyip kelimeleri uygun düşen yerlere yazarlar. konuştukları türkçe birkaç kelimeden ibaret olduğu gibi onlar içerisinden somut şeylere işaret edenleri de seçmezler.
--spoiler--

cevap(2)

sagopa severim bir kere ama benim yuzlerce farkli kitaptan oluşan tika basa dolu bir kütüphanem var, görselleri atıyorum görmedin mi hiç? sence o sözlere ihtiyacım var mı? nasıl bir kafayla yaşıyorsun? tükenmiş, üretmeyen, skalASI YAZAR ALIMINDAN ibaret bir sözlüğün yazarının söylediği şeylere bak çay demle. rapçılar gibi aynı sözleri tekrar ediyor muşuz, kelimelere uygun yerlere yazıyormuşuz. bak senin toplam entryin kadar benim burada dolu dolu, en samimi duygularla, çokça emek verilmiş biçimde yazılmış başlıklarim mevcut. aç oku bak, ezbere tespitlere karnımız tok. senin toplam entryin kadar benim başlığım var ve birer cümleden ibaret, yazarcık entrysi değiller. ben 8 yıldır yazarım burada. sözlüğün başlık serüvenlerine yöne veren yazarlardan biriyim. daha dün gelmiş 11. nesil bir yazar kalkıp da beni 3 5 cümleyle ve maksadını aşan biçimde ne anlatabilir ne de yazabilir. bir kere orada duracaksın, teyibin sesini kisacaksin. mahalle balkona cikmasin sonra.

--spoiler--
en nihayetinde bu tip yazarlık kazandırır. oy kazandırır. belki kadın kazandırır. kısacası birçok şey kazandırır.

elindeki sigaraların dumanları bittiğinde, son sokak lambası söndüğünde ve cepsiz bir pijama giydiklerinde brell ve gece kendi romantizmlerinin tükendiğini anlayacak.
--spoiler--

cevap(3)

bu tip yazarlığın çünkü bir çizgisi vardır. burada belli bir çizgide yazmak kolay değildir. troll olur çıkarsın 3 5 ayda. ilgi budalası olmadık hiçbir zaman. yazımızı yazdık, noktamızı koyduk. bu tip yazarlık kazandırır kaybettirir mevzusunu kimse bilemez. ama kazandığımız bir şey var ki ilerisi için önemli şeyler yazdık buraya. kadın kazandırır kısmına güldüm. çünkü ben bir kişiyi seviyorum ve onu da zaten entrylerimde anlatıyorum. arkadaşlarım var, bir sürü stalklayan da var, sevmeyen de, gizliden sevende. onların da çoğu yazdığım yazıyı tebrik etmek için mesaj atan insanlar. ben bir yazıyı beğenirsem ben de tebrik ederim. kaybettiğim kadına yazıyorum ben. onun da burayla ilgisi yok.

sokak lambası, pijama, sigaranın dumanı biter biz bitmeyiz merak etme. çok sağlam bir yerde yazılarımızı yine muazzam biçimde yazıyoruz. eline alır okursun yarın bir gün. biz o kadar sığ insanlar değiliz. gece de ben de bu sözlüğü seviyoruz. gece benim kardeşim sayılır. onunla dostluğumuz ve yazarlık serüvenimiz burada kesişti. o da büyük bir kazanç benim için.

yine de saol bak. en azından düşünmüşsün, bizim yazılarımız ve tarzımız hakkında kafa yormuşsun. bunu takdir ediyorum. bunu yapman bile bizim nerede olduğumuzu sözlükte nasıl bir etki bıraktığımızı bize daha net biçimde gösteriyor. biz şöyleyiz, böyleyiz demeyiz. insanlar bizi anlatsın eleştirsin ama maksadını aşmadan ve trolluk yapmadan. kaldı ki sözlüğün son yıllardaki durumu cidden vahim. buradaki esas mesele: kadın yazarların başlıklarını uplamak için yazar olmak ya da olmamak? tan öteye gidemiyor yıllardan beri. malesef. bu sözlükte herkes önce kendini düzeltsin. şunu da söyleyim, nice iyi yazarlar bile bu yüzden ve kaotik ortamdan dolayı eskisi gibi yazmıyorlar. cidden hayıflanıyor insan. ha iyi yazan ve okuyan birçok yazar da var. ben gündüzleri pek burada değilim. geceleri buranın nabzını tutabilirim, yorum yaparım.

merak etme ben de var ya öyle bir yazma hevesi ve alt yapısı var ki burada daha çok yazı okursun, daha çok fikrin değişir. önemli olan zaman, zaman bulabilmek ve şuraya oturabilmek. hatta bugün öyle bir yazı yazdım ki ben bile hayret ediyorum bazen yazdığım yazılara. ama buraya eklemiyorum. başka bir yere yazıyorum. ya da taslaklarda kalıyor. kendisine yazdığım insan bu yazılardan bihaber. biri bana böyle yazılar yazsa okusam, bana bunları yazan insanın kapısında yatarım. böyle kapılıyorum işte. neden biliyor musun? karşılıksız seviyorum, yazıyorum çünkü. bir karşılığı da olmak zorunda değil. ben kendi hikayemi yok sayamamam. sevdiğim insanı yaşatırım, onlar öldürürler o ayrı konu. ben o değilim, o da ben değil. o çok şanslı bakma sen. kimse bana hayatımda 3 5 cümle, sevdiğine dair yazılar yazmadı. ama ben işte farklı bir adamım. beni içinde bulunduğum mutsuz, hüzünlü, umutsuz ve karamsar dünyaya iten insanı yaza yaza bitiremedim. işte onun acısıyla, sevgisiyle, nefretiyle ve özlemiyle burada bu bahsettiğin yazarlık çizgisini kalınlaştırıyorum...

imla.
gece isimli yazarla kadıköyde muahbbet etmiş idik. kendisi melankolik lakin hoşsohbet biri.
ciddi meselelerin konuşulacağı bir başlığa benziyor. yerimi alayım.
Atm ye ürkek bir ceylana yaklaşır gibi yaklaştım. O da ne atm Beni sevmedi. Tam 348 gündür sevdiğim atm Beni görmüyor. Kartimla kalakaldım.

Karanlık ıssız her yer ve sokak lambalarının altından atmye doğru ilerledim. Ki bulamadım şöyle naif huzur veren sessiz hızlı gözlerimin içine bakıp bana aniden para verecek bir atm. Bu hayat olmaz olsun.

Dünya yıkılmış insanlık bitmiş bitkisel hayatta yaşıyoruz yav.