bugün

Ekşiden alıntıdır.
"
yaz tatili, 9-10 yaşlarındayım, benden 2 yaş büyük teyzemle yalvar yakar annemlerin köyüne gidiyorum. annemin babaannesi ve dedesinin ( yani dedemin annesi ve babası), tepesinde kocaman bir ceviz ağacı, avlusunda minik bir kuzine ( moderni şömine) olan evinde kalıyoruz.

her akşam üzeri, büyük nine o kuzinede simsiyah bir çaydanlıkta çay demler, büyük dedem de sarma sigaranın birini yakıp eşine verir, diğerini kendine alır ve çay doldurur. bu 2 buruş buruş ihtiyar mırıldanarak saatlerce sohbet ederdi. biz de küçük teyzemle; " konuşacak ne buluyor bu moruklar bu kadar zaman?" diye kendimizce merak ederdik.

bigün büyük ninem sigarayı yakmış otururken, her zamanki patavatsız ben, merakımızı gidermek için sordum;

- nine konuşacak bu kadar şeyi nereden buluyorsunuz?
- ben ona ne zor kavuştum, nefesim yettiğince konuşurum.
- niye zor kavuştun nine, anlatsana?
- eski zaman, ben dedenizden de 4 yaş büyüğüm, birbirimizi sevdik, aileler tamam dedi. o zaman böyle herşey bol değil, yüzük takıldı, düğün, dernek, eşya, çeyiz denkleşsin derken dedenizi askere aldılar. askerlik uzun, beni yakın köyden birine gelin verdiler. yalvardım yakardım adama, benden sana karı olmaz dedim dinlemedi. işkence gördüm; kızgın demirle göğüslerimi, bacaklarımı, edep yerlerimi dağladı ( açıp derin bir yanık izi olan sol memesini gösteriyor bu arada), yine de kadın olmadım ona.

sonra dede askerden gelip ilk iş nişanlısını sorar. "felana gelin verdiler" dediklerinde, atına binip ( mecazi değil) büyük ninenin evine gider. kocasına temiz bir dayak atıp, sevdiği kadını alıp gelir. geldiklerinde sorduğu soru şudur:

- o zaman akıl edemedim ama çocuğun oldu mu? varsa gidip alıp geleyim...
( "s.kti mi lan seni?" değil, ne ilginç dimi?)

bu güzel insanlar 100 yaşını aynı yastığa baş koyarak devirdi ve 2005 yılında 38 gün arayla cennete göçtüler. gerçekten sevmek diye bir şeyin olduğuna beni inandırarak...

bu başlıkta gavat vb. diye ahkam kesen tatlı beylerle, kadınlar kulübünde;"ucuza mı gittim ya ben?", "kızlık zarı nasıl diktirilir?" diye ağlayan tazelere, evlilik hayatlarında mutluluklar dilerim."

Gözlerim doldu gerçekten. Bazı insanlar nasıl böyle güzel sevebiliyor. Benim babam çok sevdiği kızı başkasıyla nişanlandığı için Zaman'ında kızın suçu olmamasına rağmen daha sonra nişan atınca istememiş. Annemin de bulunduğu bir ortamda "ne kadar sevgisiz bir insansın sen baba" diyebildiğim için kendimle gurur duyuyorum. Beni yetiştiren insanlara rağmen içimdeki Sevgiyle de gurur duyuyorum. Çünkü Gerçek gurur kesinlikle bu değil.
Sözlüğün %80 ergen olduğu için, sabah mastürbasyonunu yapıp burada soluğu alıyor. Sonrada ahlak, aile yapısı, insani bütün değerler konusunda sallamaya başlıyor.

(bkz: Sizin ben beyninizi sikeyim)
hz muhammed'in eşi hatice dul bir kadındı.

daha sonra evlendiği sevde de dul bir kadındı.

ve diğer evlilikleri;

zeynep huzeyme de dul bir kadındı.

ümmi seleme de dul bir kadındı.

ümmi habibe de peygamberin evlendiği bir diğer dul kadındı.

meymune hem duldu hem 4 çocuğu vardı.

sanırım bu kadar yeterli.
Atalarımız bir söz söylemiş !

(bkz: büyük lokma ye büyük laf konuşma)
Ve birşey daha söylemiş.
Elindekinin kıymetini bil çünkü!

(bkz: yağmurdan kaçan doluya tutulurmuş)
Bekar bir kadınla evlenmekten hiçbir farkı yoktur. Kaderin size ne yazdığını hiç bilemezsiniz.
ne cins adamlarsiniz yarin basiniza ne gelecegi mechulken burda kalkip insanlara' 2. el 'gibi alcakca tabirler kullaniyorsunuz insana bir esya gibi bakan birisi kendine hayvan gibi bakmalidir.
Öncelikle, Boşanmış kadınla evlenmeyi bir lütuf ya da sevap görüp üstten üste yazan herkese hayatta başarılar. 30 yaşına gelip hala donunu anasına yıkatan Türk erkeği diye genellenecek adamlar iş laf yetiştirmeye gelince bunda da birinci. Maşallah.

Konuya dönersem, bir defa köy yerinde filan değilseniz, boşanmış kadın sizin düşündüğünüz gibi bir şey değil. Hemen bir daha evleneyim, aman koca bulayım vs derdi yok çevremdeki bir boşanmış kadının dahi. Daha ziyade evlilik rahatına alışmış boşanmış adamlar, "daha önce evlenmemiş olsun" kriterine uygun kadın arayışında. Kadın kısmı, hele ki çocuk sahibi ise, bir daha da çocuk işine girmemek için boşanmış, çocuklu adamları hayatlarına sokmayı tercih ediyor daha ziyade. Yani atıp tuttuğunuz kadınların aday havuzunda dahi değilsiniz. Neyse size iyi büyük konuşmalar, iyi sallamalar.

Dipnot, ya şu son kelimeyi otomatik klavye 3 kez dallamalar diye çevirdi. Bu bir işaret mi? Kdkdkdkd
Tr de sosyal baskıdan ve zar beyinlilerden dolayı gerçekleştirilmesi sancılı olan eylem.
En azından evlenmiş, boşanmış. Evlenmeden yediği nanenin haddi hesabı olmayanlar evleniyor, helal dairede yaşayanının yeniden evlenmesinin nesi garip.
Sakın evlenmeyin ondan ne köy olur ne kasaba. Hele ki hiç evlenmemiş biriyse adam, oh oh. Hiç evlenmemiş ama her haltı yemiş bi kızla evlenmeleri daha makul bi davranış. Sanki bütün boşanmış kadınlar da tekrar evlenmek için can atıyordu. Tekrar aynı korkular aynı endişeler çocuğuma iyi davranır mı vs. Kendiniz evlenmeye ikna etmeye uğraşıyorsunuz kadınlar naapsin. Sonra ds geli9 buralarda bik bik. Büyük konuşmayın bak hayat bu, gun gelir Körkütük aşık olur kapısında yatarsin öyle bi kadının. Bu arada asla ama assla ikinci kez evlenmeyi düşünmüyorum. Evliligi becerebilen hatta doğru şekilde ilişki yürütebilen biri değilim, çünkü ozguvensiz adamlari pohpohlayacak türden bi kukla değilim. Evlilik yapmış kadınların çoğu da böyledir.
şU başlıkta büyük büyük konuşan, evlenmiş boşanmışları ezikleyen herkese ilerde başarılar diliyorum, kınadığın başına gelir ilkesine dayanarak.
oooo müthiş ön yargılı, dayatılmış ahlak kuralları ile beslenen neslimiz asmış kesmiş.

tercihtir. denemiştir olmamıştır, fikirler uymamıştır ayrılmıştır. şansını ikinci kez denemek istiyordur.
Mensubu olduğumuz dinin (islam) peygamberinin ilk eşi daha önce evlilik yapmış bir kadındı.
olağan bir durumdur. insan geçmişi ile yargılanamaz. Ama geçmışten ders çıkarabilmiş olması onu tecrübeye sabit kılar. Ne kadar tecrübe o kadar az sorun. Ne kadar az sorun o kadar çok mutluluk.
Sünnettir.

Gariptir ki peygamberlerinin sünneti olan bu evlilik pek çok müslümanın tabusudur, kınadığıdır, layık görmediğidir. Hayret.