bugün

Kendisi her fırsatta boğaziçinde okuduğunu belirtmeye çalışır.
-Yemeği beğendiniz mi ?
-Güzel de bunu bizim boğaziçinin manzarasında yiyeceksin daha bi güzel olur.
Vb örnekler çoğaltılabilir.
Öğrenci numarası 2020 ile başlayanlar şuradan uzayabilir mi? Güney kampüs güzellemesi yapan eleman sabahın köründe lanet bi mass course için o yokuşu henüz tırmanmamıştır.
koyunun olmadığı yerde keçiye abdurrahman çelebi diyoruz, bazı keçiler kendini gerçekten farklı sanıyor. durum bundan ibaret, fazla üzerinde durmayınız.

edit: zoruna gidenler var ama kusura bakmayın, siz mutlu olun diye bu ülkede "iyi" diye nitelenen üniversitelerin * harvard, oxford, stanford ile yarıştığını söyleyecek halim yok. ülkece ne durumda olduğumuz belli eğitim konusunda.
Artık metro ile de okula gelip gidebilmektedir.
ülkenin en iyi üniversitelerinden birinde okumanın özgüveni vardır tabii.
diğer ülkelerle kıyaslamak saçma bence. sonuçta o kulvarda bir üniversite olsa o üniversiteyi de kazanabilecek zekalar var bu ülkede.
eğitiminin dünya standartlarında ilklere girememesi de mi öğrencinin suçu aq?
yani ilgiliyse bile direkt değildir. ehehe.
online registration döneminde hocalara consent yollarken görmeniz lazım bi de onları. O güney kampüsteki kedilere dönüyorlar.
eğer her fırsatta bunu dile getiriyorsa aslında akademik özgüveni çok düşük olduğundan dolayı elde ettiği başarıyı kendisi dahi hazmedemediği içindir. boğaziçi üniversitesi'nde okumak güzeldir, ülkemize göre büyük bir başarıdır lakin bu durum, öğrencinin boğaziçi üniversitesi'nde okuyor diye dünyayı kurtaran adam gibi gezmesine bir gerekçe olamaz. ben üniversitesinin amblemi basılmış çantayı kol çantası niyetine kullanan, arabasının arka camına x üniversitesi diye damga vurduranı da biliyorum. bir okula bu kadar çok mana yüklediğinizde aslında kendi akademik başarınızın değerini düşürürsünüz. bir başarı, kendinize ne kadar güvenirseniz o denli sıradanlaşır. eğer elde ettiğiniz başarıyı üç sene de geçse, beş sene de geçse yere göğe koyamıyorsanız o halde içinizde bir yetersizlik hissediyorsunuz demektir. çünkü bu iş "asla çocuğun olmaz, sen kısırsın." denilen bir insanın bir anda çocuk sahibi olmasına benzer. o kişi nasıl çocuğunu haddinden fazla üstüne titreyerek büyütüyorsa, siz de hayattaki tek bir başarınızı öve öve bitiremezsiniz. ikisinin altında da yetersizlik duygusundan sonra gelen doyum hissi vardır.

her üniversitenin daha iyi olduğu bölümler vardır. siz gidip sırf bana boğaziçi mezunu desinler diye eğitim fakültesi'nde okumak yerine boğaziçi fen-edebiyattan mezun olup formasyon almak için ekstradan sürünürseniz bu çok da mantıklı bir hareket olmaz. 19 yaşımdayken sırf bana odtü mezunu desinler diye o anki hayat şartlarım ve gelecek planlarım için mantıklı olmayan bir hareket yaparak ankara'ya gidebilirdim. üniversite adına göre tercih yapmak cehaletten ve gösteriş merakından ileri gelir. bazı keçiler sadece keçidir, bazı keçiler kendini abdurrahman çelebi sanan keçidir. kendini abdurrahman çelebi sananlar bu yazıyı üstüne alınabilir. diğer boğaziçi öğrencileriyle hiçbir derdim yok. bir abla olarak hepsinin gözlerinden öper, başarılarının devamını dilerim.

edit: önceki yazımı anlayamayanlar için tekrar söylüyorum, öğrencinin görgüsüzü çekilmezdir. sürekli "boğaziçi'de okuyorum." diyip duran insan kendisinin hazmedemediği başarıyı başkasına yutturmaya çalışıyor demektir. ayrıca buradaki üniversiteler her sene zaten yabancı üniversitelerle kıyaslanıyor ve belirli parametreler çerçevesinde kıyaslanıp rapor ediliyor. amerika'yı tekrardan keşfediyormuşuz gibi davranıp okullarımızı yabancı okullarla kıyaslamak saçmadır tarzı söylemlerle gelmeye gerek yok çünkü saçma olup olmadığına sizden önce karar veren birçok merci var halihazırda. saçma değil ki kıyaslıyorlar. bunlara ek olarak, harvard üniversitesi'ni kazanacak kadar yeterli bir insan, zaten "okulum da okulum." diye dırıldanmayacak kadar öz güven sahibidir. zira orayı kazanabilmek için ilkokul yıllarından itibaren farklı bir sistemin içinde, farklı faaliyetlerle meşgul olması elzemdir. *
çünkü; canım kampüs, canım manzara, canım orta kantin, canım kilyos, ve tabi ki canım güney.
boun bir ayrıcalık, bir aşk.
bunu bana diyen 2 iki kişiye bana mı okuyorsun it deyip fırçalamıştım zamanında.