bugün

Bir işi, bir davranışı yapmama kararı alma.
Bir kimse, bir topluluk veya bir ülkeyle amaca ulaşmak için her türlü ilişkiyi kesme.
turkiye'de sivil toplum orgutlerinin önce örgütlenip sonra el atması gereken eyleme verilen ad
zira sayı ne kadar cok olursa boykot o kadar etkili olur ve ses getirir böylece istenilen amaca daha rahat ulasılır
fransa mallarını protesto etmek isteyen kitlenin, bu durumu anlatmak için kullandığı fransızca kelime. türkçesi "direniş"'tir. bazı durumlarda anlamı karşılaması sebebiyle italyanca "protesto etmek" kullanılabilir.
yabancı dilden alınmış bir kelimenin, kökü değil, alındığı dil önemli olduğundan fransız menşeli olarak belirtilebilecek sözcük.
kelimeyi ırkı ile değil de düşündürdükleri ile kabul edince, 7 den 77 e ülkemizde kabul görmüş ve artık türkçe olmuş diğer şekillerde direnme gibi anlamlara da gelebilen kelime...
boykot
isim Fransızca boycott

1 . Bir işi, bir davranışı yapmama kararı alma.
2 . Bir kimse, bir topluluk veya bir ülkeyle amaca ulaşmak için her türlü ilişkiyi kesme.

türk dil kurumu sözlüğünden alıntıdır.
bursa'da bir eğlence mekanı.

çeşmeli otelin ordan çiçekçiler çarşısına çıkan yolda, kızılayın karşısında ; eski sazende.

fiyatlar uygun , ortam güzel.
leman'a rakip olduğu söylenen bizzat teftiş edilmemiş şimdiden ünlü mekan.
Boykot kapitalizmin şu boyutunda oldukça anlamsız bir şey... Kapitalizmi pek anlamamak bu, göreceli küçük burjuva duyarlılığı hatta...

Acayım biraz; Genel olarak iki durumda sözkonusu oluyor boykot;

1. Kapitalist oluşum kendi kuralsızlığını genişletmek istediğinde, kafasına göre aldığı bazı kararlar piyasa ile açıktan celişir hale, son tüketicinin gözüne batar hale geldiğinde... Mesela Coca Cola fiyatlarında "durduk yere" bir artış yaparsa zart diye yiyor boykotu "halkımızdan"... Hatırlayan hatırlayacaktır "şanlı cola boykotu"nu, kafadan yaptıkları zammı geri almalarına sebep olmuştu, o kadar...

2. Sektördeki işçilerin calışma koşulları artık en dibe vurduğunda, "vicdan"ları yaralar hale geldiğinde... Kot taşlama işçileri buna en bariz örnek... Velhasıl, bu durumun bile başka koşulları var boykotcu yaklaşım açısından; illa ki temas edebileceği bir sektör olacak "artık iyice barbarlaşıp kendisini rahatsız eden" sektör... Hemen verelim örneğini; asbest içeren gemileri söken işçiler ilk koşulu sağlıyor; göz göre göre, kısa sürede sağlıklarından oluyorlar, yavaş yavaş öldükleri ortalama zekalı birisine malum, vicdan yaralıyor durumları... Ama ikinci koşula gelinince; tsss... "Asbest içeren gemilerin sökümünü boykot edelim" şeklinde bir kampanya önerisi duymanız olanaksız... çöp toplayanları düşünün, günde 8 saat soludukları havayı, elektrik hatlarını döşeyenlerin maruz kaldıkları şartları, asfalt dökenleri, araba tamircilerini... Bir yerden sonra marangoz çırağının soluduğu tertemiz, doğal odun talaşı bile ölümcül...

Hadi bunları geçelim bir kalem, kapitalizme ne etkisi olduğuna bakalım biraz da boykotun...

öncelikle bu firmaların artık öyle dar, ulusal, "iç pazar"cı falan olmadıklarına aymak lazım... Mesela Mavi Jeans dediğin adamlar bu malları, atıyorum isveç'te, ABD'de de satıyorlar, farklı farklı fiyatlarla hem de... Senin buradaki boykotla ona verdiğin görece zarar başka bir yerden kar olarak bile dönebiliyor... Hadi onu geçtim moda diye bir silahı var kapitalistin, pazar kendisi belirlemiyor tüketeceği malı, üretici bizzat sokuşturuyor ona satacağını... Yarın öbür gün "taşlanmış kot" diye bir şey olmadığında, sıkıldıklarında yeni naneyi bulmak için tüketicinin fikrini almıyor üretici denen kişi... Reklamcısı var bunun daha, tasarımcısı var...

Hadi geç bunları bile, "out-sourcing"i napacaksın? istanbul'da Ahmet-Mehmet'in ciğerini çürütmekten vazgeçip ismini cismini bilmediğin Bangladeşlinin ciğerini çürütmeye başlarsa adama tepki verecek misin? Umurunda olacak mı?...

Boykot boykotcunun "müşteri" olmaya razı olmasıdır, kendini hapsetmesidir kapitalizme... Müşteri de kapitalizmin olmazsa olmazıdır hepimizin bildiği üzere, olumsuz da olsa tepki vermesi kapitalizmin genel anlamda yararınadır...

Sözün özü; Oyunun bütün kartları adamın elinde, bir de buna legal hile-hurda potansiyelini kat, görüyorsun o zaman bu masaya oturmanın bir anlamı olmadığını, en mantıklı şeyin o masaya tekme vurmak olduğunu... ve araman gereken koşulların bunlar olduğunu...
günümüz itibarıyle israil, amerika, ve diğer zülüm saçan ülkelere maddi destek vermemek adına yapılması gereken en mantıklı davranıştır!
gördüğüm kadarıyla tüm dünya tarafından yanlış bir şekilde uygulanmaya çalışılan eylemdir.

bu aralar herkes elinde koca bir a4 kağıda basılmış, israil-abd sermayesine hizmet eden onlarca markayla dolaşıyor. "bunları boykot ediyoruz" diyorlar.

vatandaş bu listeyi gördüğü zaman "ee, ben bunları almazsam ne alacağım peki?" diye haklı bir soru soruyor. yapılan boykotun yanlışlığı da işte tam bu noktada kendini gösteriyor. halbuki 3-4 tane marka önplana çıkartılsa ve denilse ki "biz bu 3 markayı boykot edeceğiz", işte o zaman bu boykot olayına katılım devasa düzeyde artacaktır.

bugün radyo dinlerken danone firmasının bir açıklamasına kulak misafiri oldum. "bazı çevreler tarafından markamızı karalama kampanyası yürütülüyor" falan diyorlardı. bu demektir ki doğru yoldayız! bu demektir ki boykot amacına ulaşıyor. ama önemli olan bu boykotu daha sistemli bir hale getirebilmektir.
bursa da bir cafe/bar.

yoğun ahşap kokusu, garip ışıklandırması ve bir turlu tarzı belirlenemeyen acayip muzikler çalması ile akılda kalmıştır. fiyatları türevlerine göre bir hayli yüksektir. plazma tvde günün yarısı akıllı tv yayını yapılmaktadır. canlı muzik olayına kasılmış, ancak bunun için yeterli sahne alani ayirilmamistir. dolayisiyla haftanin muhtelif gunlerinde eş, dost, akraba gruplar kendi tayfalarini getirip bir iki şarkı tıngırdatıp eglenirler. bu ortamda alkol satisi ile de para kazanilir.

bar tuvaletleri kıstas alındığında normal karşilanabilecek, ancak genellikle pek de temiz tutulmayan tuvaletlere sahiptir. girilmesi pek tavsiye edilmez.
bir saian şarkısı.

tanıdık, bizden sözler içeriyor. kısacası giydiriyor.

açlık fakirin kankası işssizlik can tarlası
özelleştiğimizden beri hastane kan bankası
uyum süreci dedikleri köleliğin ön tekeri
emekçiye yapıştır 4c'yi göm öylece tekeli
öğrencinin harcı sırtında olur bir ateş topu
panzerler ve pankartlar biber gazı polis copu
kaldırmaz ki kıçını kimisi dünya ona tatlı
üniversiteler sizin değil bilimin diyene gözaltı
kaçılın! bu da rap müzikle gelen açılım
15.madde kalksın dinsin acısı kaçılın
ülke benim dil benim fakat karnımda sancı
zira beni eğittiniz dil benim değil yabancı
fetva verir der ki faiz haram alma asla
birisi çıkıp cevap versin kimin lan bank asya
salya sümük ağla ormanındayız biz karlıkayın
yaşadığın çiftlik kimin baksan o da FBI'nin

babama sordum dedim ki sen nasıl babasın be more
ne gemim var benim ne de çürük raporum be more
bizim burada askerden kaçana hain derler
nedense mayın tarlasında hep gariban terler
memurdaki kazık kalır ingiliz'e yalı
asker etine saplanan mermiler amerika'nın malı
işsiz kalmazdım belki ben de olsaydım mürit
üç buçuk milyon işsiz çöz bunu al bol münit(minute)
sanatçı demeye dilin varmaz hepsi dalkavuk
grev hakkı bizim ağır yaramız üstü kan kabuk
cici çocuklara gelir tavrım biraz arogan
siz caddede tur atın biz tandoğan'da slogan,
yozlaşmanın nedeni cinsel toplumsal baskı
cinsi ayrımcılık bizim alnımızda yazgı
hepsi bizim kavgamız ana bacı soy sop
ben saian sakulta yani türkçe sözlü boykot.
dtp'nin akp'ye "gizli destek verme" taktiği.
yemiyoruz bunları demirtaş ve demir kafa ekibi.
tam tembel eylemi. hiçbir şey yapmıyorsun. oohh kebap. sorsalar tepkilerini gösteriyorlar.
12 haziran 2011 genel seçimi'nde yapılması gerekendir.

artık yeter! yalanlardan yılmadınız mı? bdp meclise girmek için kırk takla atıyor. emep onu alkışlıyor. tkp zaten kerameti kendinden menkul. ödp bile tam kadro seçime girmeye çalışıyor. bazısı seçim ittifakı diye bağırıyor. her nasıl oluyorsa ellerinden geldiği kadar seçimlere meşruiyet kazandırmaya çalışıyorlar. diğer partilere alıştık da sosyalist solun bu denli seçim odaklı siyaset yapması beni çıldırtıyor. ulan memleket yangın yeri sosyalistler seçim propagandası yapıyor. meclise girip sesini duyuruyorsun da ne oluyor? giren diğerine benziyor. 20 kişi meclise girip grup kurunca neyi değiştirebiliyor? egemenlerin "alın size de bir parça demokrasi, öyle çekingen durmayın, gelin siz de aramıza, eğleşin kenarda." demesinden başka bir şey değildir. seçim sisteminin çarpıklığından ziyade, seçimlerin demokrasinin ana unsuru olduğuna bu denli büyük bir inanış ve soluksuz seçim süreci takibi beni yıldırıyor. demokrasiyi 4-5 senede bir kullanılan oy ile tesis etmeye çalışan bir sistemden medet umuluyor. demokrasiyi seçimlerde değil alanlarda aramalıyız. bu seçim süreçleri bana hep kollektif'in o meşhur sloganını hatırlatıyor.

(bkz: dünya yerinden oynar meclisten adam çıksa)
fransızca'dan dilimize geçmiş bir kelime. fr: boycott
http://ulu.so/u3l8ps

ironik değil mi? fransayı boykot ederken bile onlara muhtacız.
dilimize fransızca'dan aldığımız bu eylemi
gerçekleştirmemek, boykota fransız kalmak
manasına gelir ki; aman aman, sakın ha!
"şşşt, ne yapmıyorsun bakiim sen, boykot
mu etmiyorsun yoksa? bir daha görmiiym.
nıc nıc nıc!"
türkiye cumhuriyetinde sık sık rastlanan eylem.

la coca cola nın ambleminde allah yok yazıyormuş. vay şerefsizler hemen boykot edelim.
vay anasını ülker bile yahudilerinmiş. hemen boykot edelim.
artık kimse sevgilisine fransız öpücüğü vermesin. işte boykot...
kelimenin atası charles boycott tur.
gerektiğinde yapılması çok önemli olan bir şeydir. ama yapılmıyor. insanlarda bir benle ne olur düşüncesi var. olmamalı.
fetva verir der ki faiz haram alma asla
birisi çıkıp cevap versin kimin lan bank asya.
Türkiye'de birçok üniversitede olan durum.
unutulmaya yüz tutan, kişisel ve toplumsal bir olaydır.