bugün
- bik bik için diktiğim şort20
- toplu taşımalardaki müzisyen sorunsalı8
- evlilik yaşı kaç olmalıdır15
- hayatınızda kaç kere reddedildiniz8
- zall beceremiyorsan bırak git15
- üstteki yazar gözünde nasıl canlanıyor14
- 13 yaşındaki kıza tecavüz eden 28 kişi17
- icardi190512
- erkekler seks yapamayacağı kadınla arkadaş olmaz14
- ayetullah hamaney'in mini etekli torunu16
- sözlük yazarlarının boy kilo ölçüleri9
- piknikçi grubun varoş olduğunu anlama yolları15
- anın görüntüsü19
- doğum gününde hatırlanmamak13
- kızların mesajlara geç cevap vermesi16
- icardi1905'in sözlüğü bozması13
- ismet gurbuz 202413
- 19 mayıs 2024 galatasaray fenerbahçe maçı10
- anneler günü16
- elinin değdiği anı unutamıyorum 5 posta attım16
- en dindar özelliğiniz25
- serdar ortaç renault megane benzerliği8
- ali koç9
- yorgun mermi10
- şizofreni11
- sözlükteki feyk hesap sahipleri tespit edilecek11
- bacağa kramp girmesi10
- 2024 eurovision şarkı yarışması13
- erkeklerin sadakatsiz olması20
- türkiye den soğuma sebepleri11
- erkekler götünüze değil yaptığınız pastaya bakar15
- arkadaşlar sizce bu yüzük nasıl15
- eloande ile evlenip sözlüğü huzura kavuşturmak8
- uludağ sözlükte yazmanın hiçbir anlamı olmaması23
- fazla mastürbasyon yapan erkek9
- kimsenin okumadığı sözlükte yazar olmak11
- uludağ sözlük kapatılacak11
- 45 yaş üstü kadınların muşmulaya dönmesi10
- cami tuvaletinin paralı olması10
Ayrıldıktan sonra dönüp dönüp bakılan , kapatılmaya çalışılan izlerdir. Lakin kapanmıyor sadece alışıldığı için normal gelmeye başlıyor .
Kokudur.
keşke'ler.
yapılan hatalar.
eski sevgiliye gönderilen mektup için duyulan suçluluk duygusudur. sen asla kendisine gösterdiğin ilgiyle yetinemeyen ve sürekli fazlasını isteyen o kişiye mektup yazarsın; oda ne yapar? ayrılınca mektubu okuyup okuyup ağlar *.
kişiliğinizi oluşturan, güvensizliğinizin, şüpheciliğinizin müsebbibi olan değerlerdir. sizi siz yapan biraz da o izlerdir.
kredi kartı faturaları.
yazılmış bir mektup. silinmiyor, yırtılmıyor, atılmıyor. elden bir şey gelmiyor. okuyup okuyup ağlanıyor.
off off dertliyim be sözlük.
off off dertliyim be sözlük.
nur topu gibi bir çocuk.
bedeninin farklı bölümlerindeki farklı boyutlarda ve çeşitlerde yara izleri. yara izi denmeli midir, orası tartışılır.
bebeğiniz/ çocuğunuz ve onun özlemi...
sol göğüsteki pençe izi.
ne silinir, ne iyileşir. ya ölürsün öyle, ya öldürürsün içinde bir yanını. çaresi yok...
ne silinir, ne iyileşir. ya ölürsün öyle, ya öldürürsün içinde bir yanını. çaresi yok...
herhangi birisine sarıldığınızda, ona sarılmalarınızın aklınıza gelmesi...
her aşk şarkısının o' nu hatırlatması. özellikle:
(bkz: screaming infidelities)
(bkz: screaming infidelities)
boşluk duygusudur. boşluğun doldurulması beklenir ümitle. gün gelir unutulur, üzüldüğüne üzülünür.
(bkz: sonra uzulsem uzuldugume uzulsem)
(bkz: sonra uzulsem uzuldugume uzulsem)
kale alınmaması gereken kalp ağrısı.
(bkz: kekremsi)
(bkz: kurumuş kahve lekesi)
acı sözlerdir. bu izler çok derindir. başka izlere hiç benzemez.
bazen silinmek istenmeyen bazen de istense bile silinmeyen izlerdir. hareketler, cümleler, kelimelerdir. üzerinden geçen onca zamana rağmen hala bazen onun gibi konuştuğunu fark ediyorsan, aynaya baktığında onu görebiliyor ya da hayata onun gözleri ile bakmaya devam ediyorsan, zamanında o kullandığında yanlış olduğunu düşündüğün kelimeleri şimdi sen kullanıyorsan ne kadar silmek istersen iste silinmez. o iz değil alışkanlık olmuştur artık. alışkanlıktan da öte yaşam biçimin olmuştur.
biten ilişki değil, irtibattır aslında. bir daha onun yüzünü bile görmek istemesen de ilişki içinde bir yerlerde devam eder. öyle izler vardır ki silinmeye çalışıldıkça canlanır, sen yok etmeye çalıştıkça o bir yolunu bulup ortaya çıkar.
kitaplarda gördüğün birkaç harf bir araya geldiğinde onun ismini oluşturur mesela. pazardan aldığın balık, onun akvaryumunda hala yaşayıp yaşamadığını bile bilmediğin balıkları anımsatır. son izlediğin filmdeki aktör, onunla izlediğiniz bir filmde de oynamıştır.
bir de sildiğini sandığın izler vardır, ki onlara hatıra da diyebiliriz, içini en çok acıtandır. bütün fotoğrafları yırtıp atmışsındır ya da gözlerini kapatıp shift+dele basmışsındır hızlıca. ama fotoğrafların çekildiği an olanları, hangi fotoğrafta ne kadar güldüğünü aklından çıkaramazsın. daha da kötüsü her gün o fotoğrafların çekildiği yollardan geçersin, bir fotoğrafınızı çekmiş olan arkadaşını görürsün ya da. onun aldığı bütün hediyeleri acımadan çöpe atmışsındır ama bu bir mağazada aynısını görmene engel değildir.
bir de hayatın sana hatırlattıkları vardır. çalıştığın yerde gün boyu sizin şarkınız çalıyordur mesela. tam bitti diye sevinirsin, döner dolaşır yine aynı şarkı çalar. iş çıkışı bir şeyler almak için girdiğin markette promosyon ürünlerden biri onun en sevdiği çikolatadır. akşam eve geldiğinde onun izlediği ve yanında olsa senin de izleyeceğin dizi başlamıştır. ona aldığın, vermeye fırsat bulamadığın son bir hediye vardır; bir kılıftır mesela. içine koyacak bir şey bulamazsın ama atmaya da kıyamazsın...
onun düşüncelerinin senin için zerre kadar önemi yoktur artık ama gazetede bir haber okuduğunda onun bu konu hakkında ne düşüneceğini bilirsin. yaşadığın yerde onu hatırlatacak hiçbir şey bırakmamışsındır hatta onunla birlikte yaşadığın evden bile taşınmışsındır. ama yeni apartmanında onunla aynı isme sahip bir komşun vardır. bir süredir onu düşünmüyor olmanın verdiği huzurla derin bir nefes almak istersin, evin önünde kırmızı ışıkta durmuş olan bir arabadan o şarkı duyulur: goodbye my lover...
sen silmeye çalıştıkça hayat altını çizer. hem de fosforlu kalemle...
(bkz: iz bırakanlar unutulmaz)
biten ilişki değil, irtibattır aslında. bir daha onun yüzünü bile görmek istemesen de ilişki içinde bir yerlerde devam eder. öyle izler vardır ki silinmeye çalışıldıkça canlanır, sen yok etmeye çalıştıkça o bir yolunu bulup ortaya çıkar.
kitaplarda gördüğün birkaç harf bir araya geldiğinde onun ismini oluşturur mesela. pazardan aldığın balık, onun akvaryumunda hala yaşayıp yaşamadığını bile bilmediğin balıkları anımsatır. son izlediğin filmdeki aktör, onunla izlediğiniz bir filmde de oynamıştır.
bir de sildiğini sandığın izler vardır, ki onlara hatıra da diyebiliriz, içini en çok acıtandır. bütün fotoğrafları yırtıp atmışsındır ya da gözlerini kapatıp shift+dele basmışsındır hızlıca. ama fotoğrafların çekildiği an olanları, hangi fotoğrafta ne kadar güldüğünü aklından çıkaramazsın. daha da kötüsü her gün o fotoğrafların çekildiği yollardan geçersin, bir fotoğrafınızı çekmiş olan arkadaşını görürsün ya da. onun aldığı bütün hediyeleri acımadan çöpe atmışsındır ama bu bir mağazada aynısını görmene engel değildir.
bir de hayatın sana hatırlattıkları vardır. çalıştığın yerde gün boyu sizin şarkınız çalıyordur mesela. tam bitti diye sevinirsin, döner dolaşır yine aynı şarkı çalar. iş çıkışı bir şeyler almak için girdiğin markette promosyon ürünlerden biri onun en sevdiği çikolatadır. akşam eve geldiğinde onun izlediği ve yanında olsa senin de izleyeceğin dizi başlamıştır. ona aldığın, vermeye fırsat bulamadığın son bir hediye vardır; bir kılıftır mesela. içine koyacak bir şey bulamazsın ama atmaya da kıyamazsın...
onun düşüncelerinin senin için zerre kadar önemi yoktur artık ama gazetede bir haber okuduğunda onun bu konu hakkında ne düşüneceğini bilirsin. yaşadığın yerde onu hatırlatacak hiçbir şey bırakmamışsındır hatta onunla birlikte yaşadığın evden bile taşınmışsındır. ama yeni apartmanında onunla aynı isme sahip bir komşun vardır. bir süredir onu düşünmüyor olmanın verdiği huzurla derin bir nefes almak istersin, evin önünde kırmızı ışıkta durmuş olan bir arabadan o şarkı duyulur: goodbye my lover...
sen silmeye çalıştıkça hayat altını çizer. hem de fosforlu kalemle...
(bkz: iz bırakanlar unutulmaz)
(bkz: elde var hüzün)
(bkz: ruyalar)
güncel Önemli Başlıklar