bugün

oturuyordum deniz kıyısında sahilde insanlar yürüyordu. omuzların arasından gözüktü bana
sanki daha önce görmüştüm sanki daha önce bende varolmuştu.
yanına gitmeye cesaret edemedim biliyordum hızı başımı döndürecekti.
yaklaştıkça sakinliğin arasından
bir hırçınlık fışkıracaktı
suratıma tokat tokat çarpacaktı bakışları
ve yıllardır ufalanmayan kayalar sahil yolu gibi bir bakışıyla dağılıverecekti
kah yeşile çalışıyordu gözleri kah maviye ve onun tonları arasındaki kayboluş
daha da huzursuz ediyordu gölgenirken onun aşkında
soğuktan donduran bir sıcaklığı vardı. hani karadeniz gibi koynuna girmedikçe seni kendisinden itekler gibiydi.
daha çok kendisine çekmek için önce seni dışarı vurup sonra daha derinliklerine çekiyordu.
huzursuzlanmıştım kıyıdaki balıkçı tekneleri gibi yerimde duramıyordum.
huzursuz bir güzelliğe daha önce nerede rastladığımı düşünürken gözlerindeki karmaşıklıkta kaybolurken buldum kendimi
daha önce böyl4e bir med ceziri yaşamamıştım bir yanım kalmak istiyordu diğer yanım gitmek
ve gözlerindeki dalgalanmalar bir önce karar vermem için gönlümün kıyılarını dövüyordu.
saçlarını rüzgar uslu bir çocuğun annesinin saçlarını okşaması gibi yukarıdan aşağıya okşuyordu.
ama o hoyratça seven poyraz rüzgarlarını bekliyordu
bütün başlangıçların bittiği şu nokta da başlamak için bir yer bulamıyordum onu sevmeye
kah derin geliyordu bir kıyısı kah kaldırmıyordu gönlümü diğer yarısı
anlamsızlaşıveriyordu her şey sütliman oluyordu sanki beni koynuna almak istercesine
ufak ufak titriyordu kolları bütün yaşanmamışlıklarını gösterircesine
yeniden bana doğru bir hamle yapıyordu tanımadığım bir tuz tadı alıyordum dudaklarımda
kendi tadıma karıştırmak için çekerken kokusunu içime genzimi yakan bir isyan başlatıyordu kurtulmak için
biraz önceki durgunluktan eser kalmayıp yeniden bir savaşın ortasına sürüklüyordu hiç bekletmeksizin
ve bütün yorgunluğuyla teselli ediyordu döktüğüm ağıtları
bir elin dokunmasıyla irkiliyorum ansızın
-"abi ne daldın yine karadeniz de gemilern mi battı
gözlerimle insanların içinde o güzeli arıyorum bulamıyorum.
o güzelin kaybolmasının suçınu ben karadeniz'e atıyorum.
fındığı sen toplarsın kırması başkasına düşer.
sürekli ıslak ve nemlidir.
ege'ye benzetilmesinden daha iyi olduğunu düşündüğüm hede.
(bkz: batuhan karadeniz e benzemesin de)*
gözlerindeki karadeniz de boğulmak istedim, olmadı. bize düşen gözlerinde değil yokluğunda kaybolmakmış.
yan yatmış bir kıza benzemesidir olsa olsa.

istanbul civarı boynu ki bir kızın en güzel yerlerinden biri boynuysa istanbul'a yaraşır.
zonguldak samsun arası göğsü oluyor şu durumda.
samsundan sınıra kadar da beli.
"gerisini" de gürcistan'a kaptırmışız. kaderin kısmetin böylesi.
hırçın ve azgın ise mümkündür.
boğulma oranı en yüksek olan denizimiz olmasından dolayı kıza yaklaşırken dikkat edilmesi gerekmektedir.
Sen yüzmek(!)istediğinde gürler, çağlar, kararır; durulup da senin yüzmeni(!)istediğinde ise artık senin hevesin kalmamıştır; ya da sen çoktan havuza(!)girmişindir.
karadeniz gibi hırçınlığından sebep yapılabilen benzetme.
akdenize benzemesi daha güzel olacaktır.
notakdeniz gibi fıkır fıkır.kıppır kıppır.
yıl: 1999 aylardan eylül. gün: cumartesi ama pazara çok az kalmış. saat : 23 lü bişey. birazdan bugün pazar diyebileceğim. dur hatta az bekleyeyim. ...........
evet saat 00.00 bugün pazar. yoğun sesli haftanın boş sessiz son günü. belki de ödülü. ne yapsak bugün. uyumasak sabaha kadar. sonra uyusak akşama kadar. yok o zaman pazarın ne anlamı kalır. elimde gazeteyle sabah kahvaltısı yapmazsam ne işe yarar ki pazar. hadi uyuyayım en iyisi. zzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzz.
günaydn güzel pazar. gazetemi alıp geliyorum bekle olduğun yerde. tak tok tak tok tak tok.

- bir gazete iki ekmek lütfen.
+ bulmacalı mı olsun abi.
- aynen koçum.

evet anahtarımla kapıyı açmak bile bir başka keyif su anda. fokur fokur fokur. off ne güzel koktu çay. şırrrrr. bir kaşık ta şeker. çilin şilin şıngır mıngır. hüüüppppp. off ne çay be.
afiyet olsun kendime.
günün başlıkları.
- kadın aldatıldığını öğrenince gece uyurken kocasının penisini kesti. haberi sayfa 3te.
+ adam aldatıldıgını öğrenince gece uyurken karısını komple kesti. bu haber sayfa 5te.
- öss ye giren ama barajı geçemeyip öysye girmeye hak kazanamayan 8 ergen toplanıp ayinle intihar etti. herhangi bi sayfada değil bi cümle yeter bu habere. (taraflı gazetecilik)
* soldan sağa 5 harf- bir ilimiz. aydın.
*yukardan aşağıya 8 harf- bir ilimiz. adıyaman.
benden sana 4 harf. almanyada bir kent- köln.
senden bana 7 harf. amerikada bir kent- new york.

(bkz: o dönem bulmacalarının coğrafya dersi olması)

saat 9 oldu zannımca. ya da 10. belki 11. kaçta kalktım ki ben bugün. siktir et. saatin bi önemi yok. sahile gideyim biraz. kocaeli sahili. pek te güzel. iyi oldu. çok ta iyi güzel oldu. sakin burası ama. marmara ne de olsa. yok sevmedim. kerpe yolu göründü bu pazar. ee şortumu almadım evden çıkarken. neyse ordan alırım yenisini. evet gittim. sahilde yürümeye başladım. hatta şimdi yürüyorum. ayakkabıyla gelmemişim çok şükür. kumlar hala kuru hiç mi yağmur yağmadı buraya be. iyi ki yağmamış. offff. denize bak be.

bu dalgalar bana hep güzel ama yanına yaklaşmaya korktuğum bir kızı anımsatır. hani böyle bir pastanede oturursun. yan masaya güzeller güzeli bir abla gelir. hiç ummadığın anda gelmiştir. çünkü senin amacın bir çikolatalı pasta ısmarlayıp kendine çikolataları dudagına yapışa yapışa pastanın keyfini cıkartmaktır. ama o güzelim abla gösteriverir kendini kapıda.
- şey bakar mısınız? çikolatalı pasta kalsın. onun yerine ımmm. bişey getirme en iyisi sen. kahve kafi.
bir gözünüz abladadır. öteki gözünüz onu izlediğimi gören var mı acaba diye pastanede. şükür ki sizi gören yok. yada izleyen. neden yok ya. ben çok mu çirkinim. neyse konumuz güzel abla. sandalyenizi hafiften o tarafa kaydırırsınız. maksat sevgilisi var mı onu öğrenmek. dinlersiniz çaktırmadan. arkadaşına anlattıklarını. neyse ki hiç erkek muhabbeti geçmedi. hatta bir ara sesi alçaldı duyamadım. umarım benden bahsetmiştir. neyse kahve gelir. başınızı hafiften o tarafa çevirir. kadeh kaldırır gibi yapar. başınızla küçük bir selam verirsiniz. güzel kızımız gayet hoş bir gülümsemeyle karşılar selamınızı. sevinirsiniz. kahvenizi içerken abla ani hareketlerle kalkmaya hazırlanır. sanki birşeyden panik olmuştur. anlam veremezsiniz. neyse siz de kalkmaya yeltenirsiniz. nitekim kalkarsınız da. kahvenizi öylece bırakır, masaya kahvenin ücretini koyar, hızlıca kalkarsınız. kız adeta koşmaktadır. yetiştim dersiniz tam. o sırada o da aniden durur. hafiften çarparsınız. şey çok afedersiniz. pastanede tanışma fırsatımız olmadı. ben noktanokta. kız yüzünüze bakar. önce şaşkındır. sonra gülümser. bende... ismini söylemez. siktir git lan. der. işte şimdi şaşırma sırası sizdedir. bu ne şimdi. o kadar yolu boşuna mı koştum. hani gülümsemiştin. hani benim olacaktın. hani verdiğin sözler. hani ellerin nerde. hani huzur bulduğum şimdi nerdesin nerde?

işte aynen böylesin karadeniz. yüzmeyi seviyorum. ama senden korkuyorum. sakinsin uzun süre. kendimi sana kaptırıyorum. dalıp gidiyorum uzaklara. seni izlerken bile huzur buluyorum. ama sen hic acımıyorsun sevenlerine. minicik bir rüzgarda asileşiyorsun. dalgalarınla alıp sürüklüyorsun beni bizi hepimizi kıyılara. başladığımız yere geri yolluyorsun. hey gidi karadeniz. ****
asi olmasıdır, asi.