bugün

bir türlü berbere gidememeye yol açan durumdur. saçlar uzar uzar uzar...yarın giderim denir gidilmez. öbür gün öbür hafta. etrafınızdakiler siz ve kilise çalışanları arasında benzerlikler kurmaya başlar. sonunda gidilir. kırt kırt kırt. ama rahatlanır.
angutluk sadece bende değilmiş lan. orada kaybedeceğim zamanı, feci sıkılacağımı, gazete bile okunamayacak şekilde rahatsız oturma pozisyonunu, 10. dakikada "abi ne iş yapıyorsun" geyiğinin "hocam bana bir bilgisayar toplasak kaça patlar dolar olarak" ile alevleneceğini, "ya rica ediyorum yapma şunu" dememe rağmen o mor ispirtoya batırdığı tele dolandırılmış pamukla suratımı dağlayacağını, saçı yıkarken o sıcak suyun ayarını bir türlü tutturamayıp kafamı yakmasını, parmaklarıma yapılacak masajı, bayram çocuğu gibi saçlarımı jöleleyip geriye taramasını, saçı yıkarken kulak deliklerime parmaklarını sokmasını düşündükçe ertelenir durur.

saç artık robinson crusoe'a dönüşür. bir alkol akşamı jiletle saça dalınır. ertesi günkü toplantıya ampul gibi gidilir.

hayır bir berber bile değdirmedi daha, ne bu fobi anlamıyorum.
sıra beklemek yorulmanın yanına bir de istediğin gibi olmaması eklenince kabusa dönmesi durumsalıdır.zamanla insan bu durumdan kurtulmak için kendi kısaltır saçını.daha sonra daha da ileri götürüp kendi kesmeye başlar ve bu kabustan kurtulur.belli bir süre sonra berberin değerini anlar.çünkü çok sıkıcı bir durumsaldır insan yorulur.ve bereberde ki kabus dakikalara geri dönülür.
mecidiyeköy'de bi saç tıraşı 20 tl olmuş. zor gelir tabi anuna koyim.
Çorluda her yerde 5 tl yıkatırsan şekil falanda verdirirsen 10 tl.
hele birde berber macarsa, kafana tas koyup saçını evde kendin kesmek daha makuldür.
bayanlarda daha sık rastlanan durum. bayansındır, erkek berberine gitmek saçmadır. zor gelir hani.