bugün

bazı anlar hiç bitmesin, çay soğumasın ahmet kaya susmasın sen gitme!
Abim "bal goz, ne oldu da bukuldu bu dudaklar" dedigi an gozlerim doluyor. Iyi de ben guluyorum, o bunu nereden anliyor ki? bi de keske kucuklugumuzde kalsaymisiz diyorum. O oyle dediginde, aklima "mavi abinim senin ben her seyden korurum seni" deyisi geliyor aklima. Bunu dedikten sonra da denizde bogulma tehlikesi gecirince ben, aglamasi geliyor. O an ki cabalamasi... Buyuduk, elinden gelen sadece, niye bukuldu o dudaklar, diye sormak. Yanimdan eksik olmasin...
şöyle okkalı bi küfür edesim var ancak etmeyi bilmiyorum iyi mi...
Nasil uyku bastirdi böyle tatli tatli tam uyumalik..
çok güzel gülüyor allahsız.
Bilir kisi; bazen bir omrun toplami bir an'in derinligine esittir diyor. Bir an... Koca omur tek bir an'a denk...
şehir turunu memleketimde tamamlayalım...
rakının tadına bir de eski dostlarla bakalım...
acıyı bir de eski dostlara anlatalım...
sonra yine döneriz ankara'ya; ama ne eski ankara vardır yerinde ne de içimdeki angarya...
dar sokak kaldırımlarındaki sigara izmariti gibisin. kimin olduğun

belli değil. *
bazı anlar bitmesin,
anneme ömür biçilmesin,
çay soğumasın,
Ahmet kaya susmasın
ve sen gitme...
Doğumundan şimdiye kadar gelen, giden, mutluluğa boğan, üzen, ağlatan, kahkaha attıran, heyecanlandıran, nötr bırakan, yeri dolan, dolmayan, ölen, yaşayan, senin sen olmana, hareketlerini, tepkilerini oturtan insanlar..

Arkadaş dediğin, dost olduğun, kardeş saydığın, ihanet ettiğin, ihanete uğradığın, aşık olduğun, sevmediğin, bıktığın, bıktırdığın, özel saydığın, özel olduğunu sandığın insanlar..

En iyisiyle en kötüsü arasında uçurum olsa da, hepsinin tek ortak noktası var; yalan.

Seni çok seviyorum, asla bırakmayacağım.

Yalan.

Sana çok değer veriyorum, sen benim için özelsin.

Yalan.

Biz dostuz. Sana asla ihanet etmem.

Yalan.

Seni başkasına değişmem.

Yalan.

Güvenini kazanmak için ne istersen yapacağım.

Yalan.

Hayır sorun sende değil, sadece ben bu aralar böyleyim.

Yalan.

Yeniden deneyişler, geri dönüşler sadece daha fazla yalan ve ihanet getirir.
ben kimim ki zaten. ama bozucam bu oyunu değiştiricem bu kaderi. koyucam amına mutluluğun. hadi bakalım.
yazmak, yara kanatmak. kabuk tutmayan yaraları inatla kaşımak.

anlatacaklarım bitmedi hiç hele de konu sen olunca. uzun uzun yazdım, uzun uzun yaşamaktı seni isteğim sen gittin şimdi kaldı bana bu satırlar.

hani, bana hep derdin uzun uzun mektuplar yaz, cesaret edemiyorum artık uzun mektuplar yazmaya da. masamın üstü bir düzine mektup dolu yanı başımda aldığımız kitaplar, elime almaktan korkar olduğum kitapların rastgele yazılı ilk sayfalarına adlarımız ve birde tarihleri.

özlüyorum meleğimi, ve özlemekten ileri gidemiyorum hiç, çoğu zaman odamda senden geriye kalan hayaletinle konuşuyorum, silüetin gözlerimin önünde, tütün krizlerine giriyorum çoğu kez.

kül tablası bulamıyorum, temizlemek zor geliyor külleri tabladan, tıpkı seni kalbimden temizlemek gibi, sigara paketlerini küllük yapıyorum.

bu sözleri yazarken pakete baktım, için de tek dal sigaram, yine bitti paketim, bitti gri hayallerim.

o gri hayaller ki yaşamamı sağlayan, o gri hayaller ki seni bende var eden. o gri hayaller ki yaşamak istediğim hayat.

ve şimdi meleğim, özleminin doruk noktasındayım sarılacak birşeyim yok sigaram dahi terk etti beni. odamda tur atan hayaletinin sessizliği sağır etmekte kulağımı.

özledim seni, gel artık meleğim.

çok özlettin meleğim, bak deli ettin deli.
Coğrafya, insanlar ve yer (mekân) ile bunlar arasındaki ilişkiyi inceleyen bir bilim dalıdır. Yer ve insanlar arasındaki ilişkiler coğrafyanın konusunu oluşturur. Coğrafya sözcüğü Yunanca gaia (yer) ve gráphein (yazmak, betimlemek) sözcüklerinden türemiştir. Türkçesi Yerçizim sözcüğüdür. Gress ve Leinhart (1994), coğrafyayı 4 özellikle karakterize edilen bir disiplin olarak tanımlamaktadırlar.
Birincisi bir yere eşsiz bir karakter kazandıran, yeryüzü üzerindeki özelliklerin dağılımıdır (örneğin dağlar, ırmaklar, denizler vb.).
ikincisi, bazı şeylerin oldukları yerlerde ve zamanda neden ve nasıl meydana geldiğini anlamaktır (örneğin yanardağlar gibi).
Üçüncüsü, meydana gelen olayların, diğer olaylarla ilgisi ve bağlantısıdır (örneğin yağmur ormanlarının tahribi).
Sonuncusu, coğrafyanın haritalar ile bilgilerin ve düşüncelerin iletişimini sağlamasıdır.
Bu dört özellik birbiri ile çok çeşitli yollardan etkileşim içindedir. Bunlardan ilk üçü coğrafyanın dayanak ilkeleridir. Sonuncusu ise coğrafî araştırmalar sonucu elde edilen bilgilerin söylenişidir.
Coğrafyanın bu değişik yönleri arasındaki etkileşim, onu tanımlama amaçlı olarak kesin çizgilerle bölünmesini zorlaştırır. Coğrafi beceriler, yerler , fizikî, beşerî ve çevre coğrafyası biçiminde bir bölümleme, bunlardan bir veya iki alanın coğrafya eğitiminin çeşitli basamaklarında yer alması; öğrencinin çeşitli alanlar arasındaki ilişkiyi anlamasının engellenmesi şeklinde bir sonuç doğurabilir.
Coğrafya, bazı yeteneklerin gelişimini ve kavramların anlaşılmasını içerir. Bu kavram ve yetenekler ise fizikî çevre (ortam), beşerî çevre ve bunlar arasındaki ilişki ile ilgilidir.
(bkz: yazmış olmak için yazmak)
ben buraya yazı yazmak isterdim fakat öylesine dğeil ölesiye düşündüğüm için vazgeçiyorum.
konuşmaya ihtiyacım var. ama ne hakkında bilmiyorum. ne hissettiğimi bilmiyorum. o kadar karmaşık ki duygularım, kelimelere nasıl dökeceğimi bilmiyorum. hiçbirşeye, hiçbir yere ait hissedemiyorum kendimi. öylesine var oluyorum... yaşamak değil benimkisi sadece var oluş. elimdekilerin değerine varamıyorum. garip bir noktadayım kısacası. minnettar olmam lazım sahip olduklarım için, bunun bilincindeyim. ne yazık ki bu beni daha da suçlu hissettiriyor içimde kopan fırtına için. kayboldum galiba. hayatta kayboldum. yolumu nasıl bulacağım hakkında en ufak bir fikrim yok. korkuyorum. birine ait hissettmek istiyorum kendimi ama korkuyorum. onda kendimi bulmak istiyorum ama daha da kaybolmaktan korkuyorum.
ömür zor geçiyorsa, ölüm kolay olmalı.
beni ne zamana kadar seveceksin aşkım? -polat alemdar ölene kadar...
giderken demişti oysa bir daha benimle konuşma arama sorma, bense dedim ona ölüler konuşamaz ki zaten.
bok var hepimizin hayatinda, ne adam gibi sevmesini biliyorsunuz ne de mutlu olmasini. bir secim yapip mutsuzlugunuza sariliyorsunuz onu bile elinize yuzunuze bulastiriyorsunuz.
surekli hayatin icinde olmaya calismaktan hayati gozlemleyemiyorsunuz. hep bir kacis noktasi arama zorunlulugu duyuyorsunuz. cogu zaman buluyorsunuzda. kiminin insanlardan kaciyor. kiminiz rol yapiyor. kimimizde . bazen mutsuzlugunuzu bile paylasmaya gonullu biri cikar onuda kabul etmesiniz. mutsuzlugu bile paylasmayi beceremeyen insanlarsiniz. mustahak size. beter olun.

biz yanmisiz zaten cok mu?
Herkesin bir orospuyla bağı vardır; kimi çocuğudur, kimi aşığı.
http://mbsadam.tumblr.com...ununde-gorusmek-dilegiyle

uzun olduğu için buraya yazdım bende.
Okulum amk.
şimdi ne mi olacak?
siktirip gideceksiniz hayatımdan. nasıl girdiyseniz, aynı şekilde. yorulma konuşmak için. ihtiyacım yok açıklamalarınıza. hepiniz aynısınız ulan. sadece gidiniz...
Tanımadan hayatlarına girdiğiniz insanların, size ne vereceğini ya da ne kaybettireceğini bilemiyorsunuz.

Ben her şeyin oyun olduğunu en başından beri biliyorum ama kimse yeteneklerine göre oynamıyor.

Roller değişsin.